ALAATTİN AKTAŞ / EKO ANALİZ Derdini anlatamamanın ıstırabı 24 Ekim 2013 Perşembe 01:00
Bu köşede dünkü yazımızda çok özet olarak şu görüşleri dile getirdik: “Türkiye’nin makro verilerinin sanki hiçbir önemi kalmadı, herkes dikkatini başta ABD olmak üzere Batı ülkelerine, başka bir ifadeyle diğer ülkelere çevirdi. Tamam, tüm dünyada oluşan ekonomik gidişat Türkiye’ye dönük yatırım kararlarını da tabii ki etkiler, ama Türkiye’nin verileri böylesine ikinci planda ele alınamaz, alınmamalı. Sonuçta yatırım yapılan (veya yapılmayan) yer burası…”
Bu görüşleri dile getirmekle adeta “Ne diye dışarıya bu kadar bakıyorsunuz, ne önemi var diğer ülkelerdeki gelişmelerin” demişiz gibi bir algı oluştuğunu gördük.
Böyle bir bağlantı kurulduğuna göre, derdimizi iyi anlatamamışız, ne demek istediğimizi iyi ifade edememişiz…
Mevlana’nın ünlü sözüdür: “Ne anlatırsan anlat, anlattığın karşındakinin algıladığıyla sınırlıdır.”
Algının böyle oluşması kuşkusuz bizim kusurumuz, söylemek istediklerimizi iyi ifade edebilme konusunda eksiğimiz olmuş belli ki.
Türkiye izole bir ülke değil!
Türkiye elbette dünyadan izole bir ülke değil. Böylesine yüklü miktarda portföy yatırımı çekmiş bir ülkenin zaten dünyadan izole olduğunu düşünmek mümkün değil. Dolayısıyla bu paranın Türkiye’ye niye geldiğini ve hangi koşullarda niye gitmek isteyeceğini iyi tartmak gerekiyor.
Bu para Türkiye’ye nasıl ki çok kazanç elde edeceğini düşünerek gelmişse ve uzun yıllar o kazancı da elde etmişse, kazancın biteceğini gördüğü anda da gitmenin yollarını arayacaktır. Nitekim geçtiğimiz aylarda bunu yaşadık zaten.
Türkiye’de konuşlanmış sıcak para, bir gün bizi terketmek isterse, demek ki artık Türkiye para kazandırma anlamında cazip bir ülke olma özelliğini yitirmiş demektir.
Bu cazibenin yitirilmesi de iki nedene dayanır. Ya dünyadaki gelişmeler, özellikle de dolarda ve ABD’de yaşanmakta olan gelişmeler Türkiye’de konuşlanmış paranın artık bizi terketmesini gerektirecek önemdedir; ya da Türkiye’nin kendine özgü sorunları, burada kalmayı çok riskli hale getirmektedir.
Bu iki temel etkenden biri olursa Türkiye’yi terketme vakti gelmiş demektir. Hele hele bu etkenler çakışırsa, yabancıyı tutabilene aşk olsun!
“Yağmur yağdı, borsa düştü” olmaz!
Bizim için ABD ekonomisinin durumu önemlidir. Yalnızca bizim için değil, tüm dünya için önemlidir. Bunu yadsımak elbette mümkün değil. Dün vurgulamaya çalıştığımız, ancak belli ki iyi ifade edemediğimiz ABD’de yaşanan rutin her gelişmenin bizi çok fazla etkileyeceği, piyasalarımızın tümüyle bu veriye, verilere odaklandığı görüşünün pek de doğru olmadığıdır.
Örneğin ABD’de işsizlik başvurularının düzeyi, bir anda tüm dünyayı da etkilemez, dolayısıyla bizi de. O veri, bir seri olarak anlam ifade edebilir ve elbette ABD ekonomisinin nasıl seyrettiğine, zaman içinde nasıl seyredeceğine ilişkin ipuçları taşıyabilir. Yoksa, sıradan rutin bir veriye bakarak değerlendirme yapmak, bizde zaman zaman dile getirilen “Yağmur yağdı, borsa düştü” türü yorumlardan pek de farklı görülemez.
Ama FED’in tahvil alımını azaltacağına dönük bir açıklama, sonrasında gelen bu azaltma kararının ertelendiği açıklaması, çok doğaldır ki tüm dünyayı da, bizi de anında etkiler, etkilemiştir de. FED’den gelecek benzeri açıklamalar bundan sonra da çok hızlı ve belirgin etkiler doğuracaktır.
Dolayısıyla yurtdışındaki gelişmeler derken gözü kapalı değerlendirme yapmamak, sıradanları ve önemlileri aynı kefeye koymamak gerekir.
http://www.dunya.com/ |