OSMAN AROLAT / AROLAT'TAN Enflasyon ve tarım ürünleri 11 Kasım 2013 Pazartesi
Ekim ayı TÜFE enflasyon rakamının beklenenin üzerinde yüzde 1.80 çıkması, ekimden ekime yıllık enflasyonu yüzde 7.71 seviyesine, on aylığı yüzde 6.9 seviyesine çıkarmasının ardından benim de içinde bulunduğum bu rakamları yorumlayan yazar ve araştırmacılar, yılsonu için revize edilen 6.8’lik enflasyon rakamının tutturulamayacağı yorumlarını yaptık. Ekim ayı yüksek enflasyonunda enerji ve elektrik fiyatları artışı söz konusu değildi. Yüksek çıkmasında iki önemli alt kalem rol oynamıştı. Bunlardan biri yüzde 9.56 artış gösteren giyim ve ayakkabı, diğeri yüzde 3.91 artış gösteren gıda ve alkolsüz içeceklerdi. Basında yer alan “Yıl sonu revize enflasyon rakamı da tutmaz” yorumları üzerine İSO toplantısına katılan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, işlenmemiş gıda fiyatlarında son iki aydaki fiyat düşüşlerinin revize edilmiş yıl sonu enflasyon rakamını tuturmaya imkan verebileceğini ve yıl sonu TÜFE rakamının revize beklenti yüzde 6.8 olabileceğini, kasım ve aralık ayı işlenmemiş gıda fiyatlarını beklemek gerektiğini öne sürdü. Başçı, daha yüksek artış olan giyim ve ayakkabı fiyatlarındaki artıştan söz etmedi. Belki de bundan söz etmemesi okulların açılma döneminde her yıl giyim ve ayakkabıda benzer artışın mevsimsel olarak yaşanmasıyla ilgiliydi...
O nedenle ben de “Fasülyenin yüksek artışıyla nimet olduğu" bu gıda fiyat artışlarının nedenini ve son bulup bulmayacağını sektör temsilcilerine danışarak öğrenmeye çalıştım. Öğrendiğim şu oldu: “Ekim ayı fasülye ve pirinç gibi ürünlerin, mahsülünün çıktığı dönemdir. Fiyat artışı değil, düşüşü olması gerekir. Fasülye fiyatı geçen yıla göre yüzde 50 artmış durumda. Bu hem dünyada, hem ülkemizde arz eksikliği olmasından kaynaklanmış olabilir. Bu nedenle gelecek iki ayda hızlı fiyat düşüşü değil, çok küçük oranda da olsa fiyat artışı olabilir. Asıl sorun tarım ve hayvancılıkta sürüncemede olan sorunlardır.”
Bu sorunların neler olduğunu uzmanlarına sordum. Orada altı çizilenler ve gıda enflasyonuna fren olacak önlemler şöyle:
-Verimi düşüren mirasla arazi parçalanması, ölçek küçülmesi konusunda önlem uzun süredir gündemde olmasına karşın, bu konuda düzenlemeler tamamlanamadı, tarım arazilerinin bölünmesi önlenemiyor.
-GAP’ta kadastro sorunları nedeniyle topraktan verimli olarak yararlanılamıyor, yerli ve yabancı firmalara büyük ölçekli endüstriyel tarım için kiralama yapılamıyor.
-Modern ilişkileri geliştirecek Ürün İhtisas Borsası ve Lisanslı Depoculuk yasal düzenlemeye karşın hayata geçmiş durumda değil.
-Tarım havzaları projesi işlerlik kazanamadı.
-Üretim planlaması ve ihracata dayalı model sağlanamadı.
-Mera kanununun getirdiği engeller aşılamadı. Meralar ıslah edilip, mera hayvancılığı yapılması sağlanamadı. Kooperatifçilik geliştirilemedi. Bir litre sütle 1.5 kilo yem alınması formülü hayata geçirilemedi. Ziraat Bankası’ndan sıfır faizli kredi alan besicilerin pahalı yem fiyatlarıyla karkas kilo maliyetini 15-16 liraya sağlayabilirken, asıl görevi regülasyon olan Et Süt Kurumu'nun ithal ettiği karkas eti piyasaya 9-10 liraya sürerek tüccara rakip olması, kredi alıp hayvancılık yapanları batırdı.
Bu tablonun ortaya çıkardığı sonuç gıdanın enflasyonu olumsuz etkilemesine son vermek için tarım hayvancılık alanında daha bilinçli hareket için çok yönlü yeni adımlar atmamızı zorunlu kılıyor.
http://www.dunya.com/ |