Baharın gelişi hepimizde “farkındalık” yaratır. Aynalarda göbeğimize, gıdımıza bakarız. Fazlalıkları kafamıza takarız. Spora ve diyete başlarız. Başlarız da gerisini getirir miyiz? İşte asıl mesele budur.
Dengeleri bozmayın
Partide bir dilim doğum günü pastası, mangal keyfinde iki parça sucuk, sinemada patlamış mısır derken terazinin kefesi doldu bile! Olsun! Bırakmak, pes etmek yok! “Battı balık yan gider” demek yok! Ertesi gün(ler) daha fazla hareket ve daha dikkatli gıda seçimi yaparak dengeyi yeniden sağlayabilirsiniz.
Bir parça tatmak mı? Tümünü yutmak mı?
Kalorisi de glisemik indeksi de yüksek, yağdan zengin bir atıştırmalığı yememek için kıyasıya mücadele vermek yerine bir parça tatmayı deneyin. Eğer burada durabilirseniz maçı siz kazandınız demektir. Uzun bir savaş verip iyice gerilmekten ve sonra tümünü bitirip vicdan azabı çekmektense biraz yemek, “nefsi köreltmek” daha iyidir.
Canım istedi!
Herkes canı neyi, ne zaman ve ne kadar isterse yiyip içebilmeyi ister. Eğer kendinize gün boyu ne kadar enerji harcadığınızı, gerçekten aç olup olmadığınızı, bedeninizin gereksinim duyduğu gıdanın tam olarak ne olabileceğini sorma alışkanlığını edinirseniz işiniz kolay demektir. Böylece mönüler sizi değil, siz mönüleri yönetirsiniz.
Tokluk hissinin peşindeyiz
Besin grupları içerisinde doyma hissini en çok yağlar ve proteinler etkiler. Ancak, bol lifli, su içeriği fazla olan gıdalar, bitki çayları da sağlıklı bir doygunluk yaratır. Öğünlerinizden önce su, başlangıç olarak çorba, garnitür olarak bol sebze ya da salata, aralarda bitki çayları ile bunu sağlayabilirsiniz.
Önce koklayın
Gıdaların kokusunu almak önemlidir. Altmışından sonra azalan bu değerli duyumuz sayesinde daha çabuk ve daha derin bir doygunluk hissi yaşayabiliyoruz. Tabağınızı süsleyin, yemeğinizi koklayın ve iyi çiğneyerek yavaş yavaş yiyin.
Ayda bir mola vermeyi planlayan hanımları uyarıyorum
Adet dönemlerinde iştah değişikliği, farklı gıda türlerini arzulama hormonların iniş ve çıkışlarının sonucudur. Yapılan araştırmalar, bu dönemde fazladan 300 kalori alındığını göstermiştir. Önlem olarak ara öğünleri çeşitlendirmeli, su ve tuz tutulumunu tetiklemeyen gıdalar seçmelidir.
Atıştırmak mı ara öğün yapmak mı?
İki öğün arasında bir şeyler yemek denilince neden aklımıza hemen çay-kurabiye, kahve-çikolata gibi seçenekler geliyor? Oysa meyve-yoğurt, kuruyemiş-süt gibi sağlıklı olasılıklar da var.
Gıdalar stressavar değildir
Nitelikli ve nicelik olarak size uygun bir beslenme ve aktivite programına başladınız. Her şey yolunda giderken sizi sarsan bir stres yaşadınız. Önünüze ilk gelen gıdayı ağzınıza tıkar mısınız? Ya da içinize kapanıp o akşam yapmayı planladığınız yürüyüşü iptal edip bir taksiye atlar mısınız?
Eskilerin “Öfkeyle kalkan zararla oturur.” dedikleri kadar var. Hem gereksiz kalori alır hem de fazlalıkları harcayamazsınız. Oysa yürüyüş yaparak, pilates dersine katılarak, bisiklete binerek ya da yogaya giderek hem stresinizi hem de birikmiş enerjinizi atabilirsiniz.