Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler



 Mehmet YAŞİN
 myasin@hurriyet.com.tr


 
 
İsot Diyarı’nda pişer, size de düşer

Şanlıurfa’nın bir adı olmasaydı ve bana buranın adı ne olmalı diye sorsalardı, ‘İsot Diyarı’ ya da ‘Ciğer Diyarı’ derdim.


Sabah ezanıyla birlikte sokakları buram buram isot ve ciğer kokan dünya üzerinde başka bir şehir duydunuz, gördünüz mü?

Bu şehrin caddelerinde, sokaklarında, çarşılarında dolaşırken her köşe başında karşınıza bir baharatçı çıkar. Bu baharatçıların önünde, arkasında, sağında, solunda çuvallar sıralanmıştır. Bu çuvalların içinde koyu kırmızı, açık kırmızı, mor, bayrak kırmızısı renklerde isotlar sergilenir. İsot Urfa’nın her şeyidir.
Her ev kendi isotunu üretir. Burada bu özel biber kullanılmadan yemek pişirilemez. Herkes kendi isotuyla övünür, toz kondurmaz. İsot her derde devadır. Ülseri iyileştirir, cinsel gücü arttırır, antibiyotik etkisi yapar, en önemlisi de yiyenleri bülbül sesli kılar. Onun için Urfalıların sesi yanıktır, en güzel türküler onların hançerelerinden dökülür. Tüm bu sevgiye bakıp, “buranın adı İsot Diyarı olsun” derseniz kimse size itiraz edemez.
Bu şehre yakışacak bir diğer isim de ‘Ciğer Diyarı’ olabilir. Çünkü sabah ezanıyla birlikte, sokakları buram buram ciğer kebabı kokan dünya üstünde başka kent yoktur. Urfa’da irili ufaklı yüzlerce ‘ciğerci’ var. Bunlar önlerine küçük tabureleri sıralarlar. Küçük masaların üstüne de maydanoz, taze nane, kıyılmış soğan, közlenmiş biber ve baharat dolu tasları yerleştirirler. Ocaklar günün ilk ışıklarıyla yanar. Kebapçı, kuyruk yağıyla birlikte sapladığı ciğer şişlerini ateşin üstüne dizer. Yelpazesini yelleye yelleye ateşi kıvamında tutmaya çalışır. İşte o an gökyüzünü muhteşem bir koku kaplar. Urfalılar bu kokunun peşine düşüp, ciğercinin yolunu bulurlar. Sonra içinde ciğer kebabı bulunan fırından yeni çıkmış lavaş dürümlerini iştahla yerler. Urfa’da ciğer kebapsız kahvaltı düşünülemez.
Urfa’da herkesin bellediği bir ciğerci var. Ama günün birinde kahvaltıda ciğer yemeye niyetlenirseniz size iki mekân öneririm: Bunlardan biri Şehitlik Mahallesi’ndeki Sevgi Ciğer Salonu. Mehmet Usta, kentte bu işi en iyi bilenlerin arasında yer alır. Ateşin kıvamını, ciğerin ocakta kalma süresini öyle iyi ayarlar ki ciğerler pamuk gibi olur. Bir diğer ünlü ciğerci de, Gümrük Han’a giden yolun üstünde bir köşeye mangalını yerleştirmiş olan Meşhur Ciğerci Aziz Usta’dır. İşi babasından öğrenen Aziz Usta’yı herkes bilir ve över. Aziz Usta, 06.00-09.00 arasında kahvaltı için ciğer kebabı yapar, 11.00-15.00 arasında da öğle servisi için yeni şişler saplar.

Halil İbrahim sofrası

Ciğer kebabıyla sözü yemeğe getirmişken, Urfa mutfağının hem çok lezzetli hem de çok çeşitli olduğunu belirtmek gerekir. Urfalılar bu yemeklerini sofrada eşleriyle, dostlarıyla bir arada yemekten hoşlanırlar. Bu misafir sevme özelliğinin, hiçbir öğün misafirsiz sofraya oturmayan Hz.İbrahim’den miras kaldığı söylenir. Nimetleri çok bol olan, herkese açık bereketli sofra anlamına gelen, ‘Halil İbrahim Sofrası’ deyimi de Urfa’dan çıkıp tüm Türkiye’ye mal olmuştur. Urfa’nın yemeklerinin adları bile insanın ağzının suyunun akmasına neden olabilir: Çağla aşı, soğan tavası, isot çömleği, sac kavurması, erik tavası, semsek, soğan tavası, ağzı açık, ağzı yumuk, masluka, lebeni, duvaklı pilav, firikli pilav, ciğerli bulgur pilavı, lıklıkı köfte, köfteli erik, tiritli köfte, yağlı köfte, çiğ köfte, kıyma kebabı, kemeli kebap, tike kebabı, tepsi kebabı, lahmacun, balcanlı kebap, ciğer kebabı... Tabii hepsi bu kadar değil, listeden cımbızlananlar bunlar. Bunları sayması kolaydır da bulup da yemesi zordur. Çünkü bu lezzetli yemekleri yapan lokanta sayısı, bir elin beş parmağını geçmez. Benim önerilerimi soracak olursanız: Müftülük Sitesi’ndeki Bayram Kebap Salonu, kentin damağına düşkün kişilerinin işaret ettiği bir mekândır. Lüks değil de lezzet arayanların bu ismi bir kenara yazmalarında fayda vardır. Emniyet Caddesi’ndeki Ev Sofrası’nda birçok yöre yemeğini bulmak mümkün. Buranın sadece dört küçük mermer masası var. Onun için kalabalık bir grupla giderseniz, bir süre beklemek zorunda kalırsınız. Bir de gitmeden önce telefon edip, yemeğinizi ısmarlarsanız servisi hızlandırmış olursunuz. Lezzetli geziler yapmak isteyenlere Urfa’yı hararetle öneririm. Urfa tüm duyuları mutlu edecek kadar zengin bir kentimizdir. Bir hafta sonunuzu buraya ayırırsanız, kendinizi ödüllendirmiş olursunuz.












http://www.hurriyet.com.tr

Ekleme Tarihi
29.04.2014
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: isot,Mehmet YAŞİN
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız
 
       
Loading...