‘Ayşe Teyzem’in enflasyonu % 13
Olayların içinden | Güngör Uras [email protected]
(Tencere 4 ay önceye göre % 9.02, 12 ay önceye göre % 13.15 pahalıya kaynıyor)
Ayşe Hanım Teyzem için enflasyon denilen şey, ocakta kaynayacak tencereye girecek yağın, etin, soğanın, patatesin fiyatının ne ölçüde arttığıdır. Ayşe Hanım Teyzem aynı tencereyi kaynatmak için, 12 ay öncenin nisan ayına göre bu nisan ayında yüzde 13.15 daha fazla para ödedi. Aralık ayından bu yana son 4 ayda tencereye giren gıda maddelerinin fiyatı (inanılacak gibi değil) yüzde 9.02 oranında arttı. Fakirlik edebiyatı yapmanın modası geçti. Evet... TOKİ binalar dikiyor. Evet... Boğaz’ın altına tüneller, üstüne köprüler yapılıyor. Evet... Duble yollar, hızlı trenler yapılıyor... Bunlara sevinelim de... Bu arada Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam gibi dar ve sabit gelirlilerin durumunu da unutmayalım. Onların eline geçen para, net gelirleri, eğer geçen nisandan bu nisana yüzde 13.15 oranında artmadı ise, onların evinde tencere sorunu var demektir.
Aç insan kalmamalı Geçen pazar günü Milliyet Ekonomi’de “Zeliha Berksoy’dan Bir Yaşlı Kadın Hikayesi” başlığı altında Ayşe Hanım Teyzem gibilerin durumunu sergileyen Brecht’in bir anlatımını aktarmıştım. Okuyamayanlar olmuştur. Tekrarlayayım: “ - Yaşlı kadın, her gün kasaba gider ve etin fiyatını sorarmış. Sonra çantasını açar, bakar, ‘Benim maaşım bir kilo et almaya yetmez’ der ve çıkar gidermiş... Her gün... Her gün!.. Kasap sormuş. ‘Maaşın et almaya yetmiyorsa her gün neden geliyorsun?..’ Kadın demiş ki, ‘Ben her gün gelip söylemezsem, birçok kimsenin parası olmadığını, bu nedenle et alamadığını kim bilecek? Kim duyacak?’ İşte o biçim... Ben bu yazıyı Ayşe Hanım Teyzem’in ve Ali Rıza Bey Amcam’ın durumunu Büyük Türk Büyüklerine arz etmek için yazıyorum. Bu köşede Ayşe Hanım Teyzem’den bolca söz ediyorum ama, İşçi Memed kardeşimin durumu farklı değil. İşçi Memed kardeşim asgari ücretle çalışıyor. Onun ve de sanayi ve hizmetler sektöründe çalışanların çoğunun aylık net geliri bin TL’nin altında veya civarında. Onlar için gıda enflasyonu ile dolmuş, otobüs fiyatlarındaki artış çok önemli. Sayın büyüklerim, sizin etkilileriniz ve de yetkilileriniz yıllardır, “Ha bugün, bugün olamadı yarın... Yarın olamaz ise en yakında...” diyerek enflasyonu indirecek yerde bindiriyorlar. Enflasyon varlıklının servetini artırır. Dar ve sabit gelirliyi ezer. Maaşlarını enflasyona endeksleyen Ankara kadrosu için enflasyon “Bir rakam oyunu”dur. İndi-bindi ile gün geçirirler. Ama dar ve sabit gelirli için enflasyon, her gün biraz daha kötü şartlara razı olmak anlamına gelir.
Tencereler kaynamalı Sayın büyüklerim, lütfen enflasyonu sadece “rakamlara ve oranlara” bakarak değerlendirmeyiniz. Bu rakam ve oranların kimleri nasıl etkileyeceğini düşününüz. Değerlendiremiyorsanız bilenlere sorunuz. Dar ve sabit gelirliler gıda maddeleri fiyatındaki artıştan sonra, dolmuş, otobüs fiyatlarındaki artış ile ilgilenirler. Ulaştırma harcamalarına geçen aralıktan bu yana 4 ayda yüzde 5.20 zam geldi. Ulaştırma harcamaları 12 ayda yüzde 13.84 arttı. Yetkili ve etkililer her zaman olduğu gibi, “Siz bu fiyat artışlarına kafayı takmayınız. Enflasyon yılsonuna kadar yüzde 5’in altına inecek” diyecekler. Diyorlar da... Ne var ki... Önemli olan bugün... Bugün artan fiyatlar karşısında çok evde tencere kaynayamıyor ise veya her gün yerine iki günde bir kaynatılabilir ise, bugünü de düşünmek gerekmez mi?
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ |