Düşük faiz, yatırım ikliminin olmazsa olmaz parametresidir…
Bu nedenle, Başbakan’ın ‘düşük faiz’ talebi, üretim ve ihracat için yerinde bir taleptir… *** Üretim alışkanlığına sahiplik ise yatırım ikliminin olmazsa olmaz diğer parametresidir… Başbakan’ın ‘düşük faiz’ talebinin yerindeliği, tüketim alışkanlığının üretim alışkanlığından çok çok üstün olduğu ülkemizde, daha fazla tüketime, enflasyona ve ithalata kapı aralayacağı için sorgulanmaktadır. *** İktisada giriş kitapları, artan üretimin fiyatları düşürebileceğini (arzın talebe göre yüksek olması), fiyatlardaki düşüşün ise faiz düşüşünü beraberinde getireceğini açıklamaya çalışır… *** Ne zaman ki alışkanlıklarımız değişir… Tüketim toplumundan üretim toplumuna doğru yol alınır… Sermaye birikimi sağlanır… Ve dış sermayeyle değil de, o öz sermaye ile yatırımlar finanse edilir… O zaman ‘düşük faiz’in yatırıma, üretime, ihracata neden olacağı (şüpheyle de olsa) söylenebilir… *** Tersi de düşünülebilir… Türkiye gibi ülkelerin adım atması için ‘vesile’ gerekiyor olabilir… (1999 depreminden sonra 15 yılda yapılamayan kentsel dönüşümün, son depremden sonra yoğun gündem oluşturması gibi…) Şöyle ki: Üreten, ürettiğinden fazlasını tüketmeyen bir Türkiye hayal edersin; yabancı sermayeye ‘ihtiyacım yok’ dersin; faizi düşürürsün; böylece bir ‘vesile’ yaratmış olursun!; savaşlardan/kıtlıklardan çıkıp yükselişe geçen Almanya, Güney Kore gibi 3-5 yıl kendi yağınla/imkanlarınla teknoloji geliştirirsin; yatırım yaparsın; çok çalışırsın; olası sosyal patlamalara, zorluklara göğüs gerersin; ve (yüzde 50 ihtimal ile) hayalini gerçekleştirirsin… *** Ama, öyle bir toplum olduk ki… Mesela, “Dut yaprağı…” İpeğin hammaddesi olarak biliniyor… Tırtıl yiyince, ipek oluyor. Süt verimliliğini arttırdığı biliniyor… Koyun yiyince, süt oluyor. Balın kalitesini artırdığı biliniyor… Arı yiyince, bal oluyor. Kokusunun şifa dağıttığı biliniyor… Geyik / ceylan / keçi yiyince, misk (koku) oluyor. *** Hafta sonu, bir ilimizde, dut ve incir ağaçlarının gölgelediği yolu takip ederek vardığımız, 100’e yakın dut ve incir ağacının bulunduğu bir bahçede, dut ikram ettiler… Sordum, “Bu kadar dut ağacı var, değerlendirebiliyor musunuz? Örneğin, arıcılık yapıyor musunuz? İpek böcekçiliği? Küçükbaş hayvancılık?” Yanıt, “Yazları 2-3 ay, haftada bir gelip dut / incir yiyoruz. Arıyla, böcekle uğraşmaya değer mi?” *** Bu kadar rahatız! *** Ülkemde, ‘dut ağacı’ gibi binlerce fırsat, 10 yıllardır görülemediği / görmezden gelindiği / desteklenmediği için bugün de, dün olduğu gibi faiz, döviz kuru kavgası yapıyoruz… Bu fırsatlar değerlendirilmediği sürece, faize / dövize / dış ülkelere bağımlılığımızın artacağını ve bu polemiklerle zaman harcamaya devam edeceğimizi inatla görmezden geliyoruz…