Başbakanın Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı hedef alan ‘Artırırken 5 puan artırıyorsunuz, indirirken yarım puan indiriyorsunuz’ sözleri Ankara bürokrasisini karıştırmışa benziyor. Anlaşılan Başçı’nın hiç beklemeden ve aynı gün Portekiz’den Başbakan’a cevap vermiş olmasını iktidar partili siyasetçiler içlerine sindiremediler. Devlet Bakanı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de tartışmaya katılıp, Merkez Bankası Başkanı’nı desteklemesi gözlerden kaçmadı. Öte yandan Ak Parti’nin ekonomiden sorumlu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un da Başbakan’ı destekleyici bir açıklama yapması, bu konuda taraflar arasında ciddi bir fikir ayrılığı olduğunu su yüzüne çıkardı. Tartışmanın kamuoyu önünde ve medyaya açık bir biçimde yapılmaması gerekirdi. Siyasetçilerle bürokratlar, bu tip sorunları karşılıklı görüşürler ve kamuoyunun gündemine taşımazlar. Öte yandan, Başçı’nın apar topar Başbakan’a cevap vermeye kalkması ise anlaşılır gibi değildi. Aradan birkaç gün geçmesinden sonra Başbakan’dan randevu isteyip, kendisine bilgi vermesi gerekirdi.
Yabancıya yüksek faiz garantisi Hem Merkez Bankası başkanının, hem de bakanların Londra’da yabancı bankacılarla görüşürken, ‘Yüksek faiz politikasından vazgeçmeyiz’ biçiminde görüş verdikleri anlaşılıyor. Bu durumda Merkez Bankası Kanunu’nun değiştirilmesi eğilimi, iktidar partisinin gündemine girmiş görünüyor. Ya Para Politikası Kurulu’nun yapısının değiştirilmesi ya da Merkez Bankası-Hükümet ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi düşünülüyor.
Yeni düzenleme neler olabilir? Merkez Bankası Kanunu’ndaki ‘Fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikasını destekler’ temel görevinde bir değişiklik yapılarak; ‘Hükümetin önceliklerini sağlamaya yönelik tedbirler alır’ biçiminde bir düzenleme yapılabileceği anlaşılıyor. Öte yandan, siyasilerin Merkez Bankası Başkanının şahsı ile ilgili bir sorunları olmadığını düşünüyorum. Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un birkaç gün önce medyaya da yansıyan ‘Merkez Bankası sadece para politikası araçlarını değil; amaçlarını da belirliyor’ şeklindeki açıklaması, sıkıntıyı bütün açıklığıyla anlatıyor. Hükümetin bu konudaki hassasiyetini anlıyor ve haklı buluyorum. Çünkü, ekonomiyi yöneten bakan ve bürokratlar ‘cari açık’ı azaltmak ve iç tasarrufları arttırmak amacı ile hareket ederek; büyümeden taviz veriyorlar. Oysa hükümet 2023 hedeflerine ulaşabilmek için ciddi ölçülerde büyüme oranlarına ulaşılmasını istiyor.
Ne yapılmalı? Medya karşısından çekilip ve karşılıklı görüşülerek; Merkez Bankası’nın politikalarını hükümetin önceliklerine uygun olarak belirleyeceğini umuyorum. Bu aşamada, Merkez Bankası Kanunu ile uğraşmanın gerekli olmadığını düşünüyorum.