Ramazan ayının ve oruç tutmanın ruhsal ve bedensel pek çok anlamı var ama bana göre en güzel ifade eden sözcüklerden biri “hafiflemek” olmalıdır. Oruç, bedenin ve ruhun ciddi biçimde temizlendiği, arındığı bir hafifleşme sürecidir. Bedene dinlenme ve doğal arınma sistemlerini harekete geçirme fırsatını verir. Bu mübarek ay ve oruç, beden ve ruh için adeta bir “manevi iyileştirici” ve mükemmel bir “iç doktor” dur.
Orucun verdiği sağlık desteği fiziksel olduğu kadar, ruhsal ve duygusaldır. Bu güzel bedensel oruçlarınızı mutlaka ama mutlaka ruhsal oruçla da zenginleştirmelisiniz. İşte bu nedenle ben ramazan denince yalnız teravih namazlarını, ezan seslerini, sahur muhabbetlerini, çörek otlu susamlı pideleri değil aynı zamanda huzuru anımsarım. Bu ayın bize verdiği en büyük ödülün huzur olduğunu düşünürüm. O huzur ki bize kendimizle baş başa kalma fırsatı verir. İç hesaplaşmalar yapmamızı, yanlışlarımızı doğrularımızı gözden geçirip, anlamsız fazlalıklarımızdan, gereksiz yüklerimizden arınmamızı sağlar. O huzurla ailemize, dostlarımıza, akrabalarımıza, içinde yaşadığımız topluma, ülkeye, dünyaya ve bizi insan yapan her türlü değere daha çok inanır ve bağlanırız.
RUHSAL ORUÇ Ramazan ayında, oruç tutarken beslenme planınızda bazı değişiklikler yapmanız, son yıllarda uzun gündüzlere denk gelen bu dönemde sahur ve iftarda daha özenli ve dikkatli yiyip içmeniz gerektiğinde tüm sağlık profesyonelleri hemfikirdir. Ben bu bedensel beslenme önerilerine bir de ruhsal oruç planı eklemek istiyorum. Ramazan boyunca aile büyüklerinizi, akrabalarınızı ziyaret edin. İmkânlarınızı ihtiyacı olanlarla paylaşın. Rahmete kavuşmuş büyüklerinizi, dost ve akrabalarınızı unutmayın. Onlara ışık yüklü dualar yollayın. Her akşam en az yarım saatinizi ruhsal zenginliğinizi güçlendirmeye ve iç hesaplaşmalara ayırın. İyimserlik, yardımseverlik, affedicilik, hoşgörü, iltifat, sevgi olumlu bakış gibi iyi ve güzel yanlarınızı çoğaltmaya, kıskançlık, korku endişe, düşmanlık, olumsuzluk, öfke gibi kötü yanlarınızı ise törpülemeye çalışın. Bu yıl, en azından bu ay daha çok affetmekte ve daha sık özür dilemekte kararlı olun.
BİR ÖNERİ Dışarıda iftar mönüsü nasıl olmalı Ev dışında iftar yapmak, özellikle de açık büfe bir mekân seçmek “iradenizi kontrol altında tutmak veya tutmamak” arasında sizi zorlayan bir durumun ortaya çıkmasına neden olabilir. Seçimin her zaman sizin elinizde olduğunu unutmayın! Sadece karbonhidrat içeren seçeneklerden (börek, pide, tatlı çeşitleri) uzak durun. Düşük bir kan şekeri ile sofraya oturmanız tabağınızı ve bardağınızı yönetmenizi zorlaştırır. Fakat yapacağınız seçimleri akıllı besinlerden yana kullanırsanız yavaş yavaş yükselen kan şekeri size doğru yolu gösterecektir. İşte size bir örnek:
AÇILIŞ TABAĞI; 2-3 adet hurma 1 kâse çorba (kremasız tercih edin) 1/8 adet pide (1 avuç içi kadar) 1 ince dilim peynir Bu tabakta yer alan ama uzak durmanız gerekenler; Bal/reçel, kaymak, sucuk/pastırma, börek (öğün sonrasında kontrolünüzü elinizden alacak seçimlere dikkat!)
ANA YEMEK Bol salata (az zeytinyağı) Hünkârbeğendi (etli bir ana yemek) 3 çorba kaşığı bulgur pilavı + 1/8 adet pide Ayran veya yoğurt veya cacık 3-4 çorba kaşığı en fazla 2 çeşit zeytinyağlı sebze yemeği (tabağınızı çeşitlendirirken 3-4 çeşit zeytinyağlı tüketmeniz kalori alımınızı arttırır, dikkat).
PEKİ, YA TATLI! 1 porsiyon sütlü tatlı (2-3 çeşit tatlıdan oluşan -az az da olsa- bir tabak hazırlamaktan uzak durun; hamur tatlılarını tüketmeyin).