Bizi dışarıda tutarak olumsuz etkileyeceği bilinen ABD-AB arasında müzakereleri süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na Almanya’dan Amerika’da serbest olan “Klorlu tavuk” uygulaması nedeniyle önemli bir direnç koyuldu.
ABD-AB ticaretinde karşılıklı 100 milyar dolar büyüme sağlayacağı hesaplanan bu serbest ticaret anlaşmasının büyüme ve istihdam yaratacağı düşünülürken, mutlaka kamuoyu desteğini alması gerektiği belirtiliyordu. Bu konuda Alman Yeşiller Partisi’nin 32 yaşındaki genç üyesi Ska Keller, mayıs ayındaki seçim kampanyasında, “Böyle bir anlaşma istemiyoruz, müzakerelerden olumlu hiçbir şey çıkmasını beklemiyoruz” diyerek karşı çıktığını açıkladı. Yeşiller anlaşmaya özellikle gıda güvenliği açısından karşı çıkıyorlar. Amerika’da 1945 yılından bu yana üretimde olan “Klorlu tavuk”ların ülkelerine kesinlikle giremeyeceğini belirtiyorlar. Ayrıca, Amerika’da serbest olan GDO’lu tarımsal ürün üretimi söz konusuyken, AB’de GDO’lu ürün üretimi de ticareti de yasak. O nedenle uzmanlar müzakerede geri planda tutulan gıda ticaretinin en çetin sorun olacağının altını çiziyorlar.
Alman Yeşiller’in şimdiden karşı tavırlarının ortaya koydukları “Klorlu tavuk” özel tavukların 40 günde 2.5 kilo ağırlığa ulaştıkları bu nedenle uzmanların enfeksiyonlara açık olduğunu öne sürdükleri bir tavuk yetiştirme yöntemi. ABD-Türkiye ticari verilerinde Türkiye’de de Amerikalıların özel alanlarda “Klorlu tavuk” yetiştirdiklerini ortaya koyuyor. Ancak, bunların içeride tüketilmeyip Azerbaycan ve Irak’a reexport olarak satıldığı bilgisi de yine ticari istatistiklerde ortaya konuluyor. Transatlantik Anlaşması’nın ABD Kongresi’nde ve Avrupa Parlamentosu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceği biliniyor. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu’nda en yüksek oya sahip olan Almanya tarafından, anlaşmaya “gıda güvenliği” konusunda konulacak direnç çok önemli. Buna karşı, daha şimdiden, Amerikalı ve Avrupalı bazı yetkililer, anlaşmanın yaratacağı büyük ticaret hacminin faydalarını ve Batı’nın Çin karşısında dünya ticaretini şekillendirme gücünü artıracağını ortaya koyarak, bu direnci kırmayı ümit ediyorlar. Bu hafta Brüksel’de altıncı kez bir araya gelecek tarafl arın bu konuda ikna edici arayışlar içinde olacağını belirtiyorlar.
ABD-AB Transatlantik Anlaşması’nı engelleyemese de geciktirecek bu tür girişimlerden yararlanarak ülkemizin de anlaşma dışına itmesini önleyici fırsatları araması, kazanılan gecikme zamanından yararlanması gerekir.