Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler


Ömer Faruk ÇOLAK / EKONOMİ ATLASI


Enerji ve çevre


[email protected]

 
 
Bayramda sahilde olanın da, olmayanın da konuştuğu iki konu vardı, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sıcak hava. Seçimi bir kenara bırakıyorum. Çünkü seçim konusu havadan da sıcak.

Güneş tepemizde ancak Türkiye ondan çok az yararlanıyor. Şu ana değin güneş enerjisi için yaptığımız, sahil bölgelerinde çatılara koyduğumuz sıcak su sistemleri kurmaktan ibaret.

Sıcak hava ile birlikte susuzluktan kavruluyoruz, bunun nedenini de güneşe bağlıyoruz. Halbuki bu güneşin suçu değil. Türkiye doğanın bir nimeti olan güneşle, daha doğrusu çevre ile dost değil, tam aksine doğaya düşman gibi davranıyor.

Bu tavırda olanlar son yıllarda çevrecileri, doğa yanlılarını, ülkeye ihanetle suçlayacak noktaya kadar götürdüler. Allahtan HES’lere karşı verilen mücadele tabana yayıldı da, bu suçlama (en azında HES’in kurulacağı bölgelerde) geniş kitlelerce benimsenmedi.

Gösteriş amaçlı tüketimi, bundan 125 yıl önce Thorstein Veblen, The Theory of the Leisure Class (Aylak Sınıfın Teorisi, 1899) adlı kitabında ironik bir biçimde bize anlatmıştı, çoğumuz bu kavrama aşinayız. Ancak gösteriş amaçlı yatırım, özellikle de inşaat yatırımını çok bildikliğimiz yoktu. Onu da son yıllarda öğrendik. Bedeli de ağır oldu. İşte bir örnek:

15 Nisan 2013 tarihli Milliyet Gazetesinde İstanbul’un 3.Havalimanı için hazırlanan ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporunun özeti yayınlanmıştı, haberin kupürünü kesip, saklamışım. Yayınlanan rapora göre, havalimanının yapılması ile bölgede kirlilik artacak, canlı yaşamı yok olacak, 657 bin ağaç zorunlu olarak kesilecek kesildi).

Ayrıca bölgede heyelan riskine ve derelerin tahrip olma tehlikesi var. Proje alanı toplam 7 bin 650 hektar. Alanının 6 bin 172 hektarı orman. Alandaki 1 milyon 855 bin 391 ağaç ise taşınabilecek durumda (daha önceki uygulamaları bildiğimden, bu ağaçların taşınacağı hiç sanmam). Proje alanında 70 adet göl, gölet ve gölcük bulunuyor. Proje inşaat aşamasında göl ve gölet suları kullanma ve sulama suyu olarak kullanılacak, daha sonra hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacak. Yani bu bölge sulak alan vasfını yitirecek. Dolayısıyla İstanbul’un susuz ve daha fazla susuz kalacak olması sürpriz değil.

Tartışmalar sürecinde İstanbul 3.Havalimanının dünyanın en büyük havalimanı olacağı haberler yapılmıştı. Sıralamalar verilmişti. Ben de inceledim bu sıralamaları. Büyük havaalanlarına baktığımda yeşil alana kurulmuş, ya da yeşil alanlar kurutularak yapılmış olanı yok. Çölken, çöl havaalanı kimliği alanlar var, Dubai gibi.

Yazıyı bağlarken, yine bir haberle bitirelim. Türklerin en çok ilişkide olduğu ülke Almanya. Almanya’da doğalgaz yok, petrol yok. Almanya buna rağmen 2035 yılına kadar nükleer santrallerini kapatıyor. Çünkü Almanya 2014 yılının ilk çeyreğinde elektrik üretimin yüzde 27’sini yenilebilir enerjiden sağladı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
01.08.2014
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: enerji, çevre, Ömer Faruk ÇOLAK
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız