Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Ocak 2025 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Bu ara işler geldi iki noktaya takıldı. Ya yeni balon olasılıklarını ya da resesyon çıkışında politika sıkılaştırmasının zamanlaması konuşuluyor. 


Ben bunları daha önce hem de bir kaç kez tartıştım. Dolayısıyla bir daha bu tartışmalara dönmem için bir neden yok. Daha  farklı konular arasında dolaşabilirim diye düşünüyorum. Mesela, hafta içinde yoluma çıkan bir araştırma (NBER/WP-15321)  ilgimi çekti. Sizinle onu paylaşacağım.
Makroekonomik şokların insanların ekonomik sorunlara karşı algılarını, düşünce ve tavırlarını giderek inanışlarını nasıl etkilediği araştırılmış. Biz de son yıllarda sıkca makroekonomik şoklara maruz kaldık. Bizim için de bazı ipuçları bulabiliriz diye düşünüyorum 
***
Gözlemler zor zamanların insanların iktisadi yaşama dönük algılarını ve inanışlarını köklü biçimde etkilediği izlenimini veriyor. Ama daha kesin bir yargıya ulaşabilmek için konunun sistematik biçimde araştırılması gerekiyor. Sözünü ettiğim araştırma bu tür çabanın bir örneği
Araştırmanın teknik ayrıntılarına değinmeyeceğim. Gerek de yok zaten. Özü açısından önemli olan iki nokta var. Birisi insanların inanış (belief) ve değerlerinin (value) yaşamlarının hangi evresinde biçimlendiği noktası. Öteki nokta da bunların nasıl, hangi etkiler altında biçimlendiği sorusu.
Birinci nokta oldukca kolay çözümlenmiş. Daha önceki araştırmalara referans vererek insanların yaşamla ilgili (ekonomi de yaşamın bir parçası) temel değer ve inanışlarını yetişkin yaşlarının başında, 18-25 yaş aralığında, oluşturduğu kabul ediliyor.
İnanış ve değerlerin biçimlenmesi sorununda iki farklı görüş var. Birisi bunların kültürün içine işlenmiş olgular olduğunu ve kültür edinimi ile kuşaktan kuşağa aktarıldığını söylüyor. Bu tez inanış ve değerlerin daha kalıcı olduğunu ve görece yavaş değiştiğini düşünüyor. Öteki görüş ise inanış ve değerlerin mevcut koşullar tarafından belirlendiğini ileri sürüyor. Bu durumda ise yaşamın koşulları değiştiği zaman inanış ve değerlerin de değişeceği düşünülüyor.
Aslında değerlerin ve inanışların edinimine ilişkin bu iki tez araştırmanın ana eksenini oluşturuyor. Eğer insanların iktisadi hayatın işleyşine ve sonuçlarına ilişkin inanışları ve değer yargıları genel kültür dinamiği içinde belirleniyorsa, makroekonomik vb şokların bunların oluşumu üzerinde pek de bir etkisinin olmadığı söylenebilir. Yani, krizler gelir geçer insanların iktisadi yaşama bakışı aynı kalır diye düşünmek gerekir.
Yok eğer yaşamda değişen koşullar  inanışları ve değerleri yeniden biçimlendiriyorsa  o zaman yaşanan kayda değer makroekonomik şokların insanların ekonomik hayatın işleyişine ilişkin algılarını, temel değerlerini ve inanışlarını kökten değiştireceğini kabul etmemiz gerekir.
Araştırma ABD verilerine dayanarak 18-25 yaş aralığında insanların yaşadıkları büyük  makroekonomik  şoklardan nasıl etkilendiklerini sorgulamış. Etkilenmeyi de üç ana noktada irdelemiş. Birisi insanların devletin iktisadi hayata müdahale ederek gelir ve refahın yeniden dağıtımını sağlamasına ilişkin değer ve inanışları. Şok yaşamış olanlar devletin aynen böyle davranması gerektiğine inanıyor. İkinci olarak iktisadi yaşamda başarılı olmak için çalışmanın mı yoksa şanslı olmanın mı daha etkili olduğu sorgulanmış. Şok yaşamış olanlar şansın daha önemli olduğunu düşünüyor. Üçüncü nokta ise iktisadi işleyişte devlete ve kurumlarına ne kadar güvenildiği sorunu. Şok yaşamış olanlar, biraz da çelişik biçimde,  devlete güvenmiyorlar.
Kısacası, düşünce ve inanışlarının biçimlendiği yaş döneminde makroekonomik şok yaşamış insanların ekonomiye bakışları ve inanışları bu tür şokları yaşamamış olanlara kıyasla ciddi biçimde farklı oluyor.  Kabaca sonuç  bu.
***
Bu kıssadan kendimize bir hisse çıkartabilirmiyiz.?
Son onbeş yılda ekonomisini bayağı büyük üç iktisadi kriz ( 1994, 2001, 2008) yaşayacak şekilde yönetmeyi becermiş bir ülkenin insanlarıyız. Bunun mana ve ehemmiyeti şu. 1994 yılında 18 yaşını yeni aşmış olanlar yaşanan krizden toparlanmadan 2001 yılında bu yaşa gelmiş olanlar şok yaşıyor;  bunlar kendisine gelmeden bu kez 2008 yılında 18 yaşına gelmiş olanlar kriz koşulları tarafından etkilenmeye başlıyor.
Neredeyse son üç nesil insanımızın iktisadi hayata bakışı, değerleri ve inanışları  olağan koşullar tarafından biçimlendirilmiyor. Kıssadan bize çıkacak hisse bu. İyi mi?

 

TANER BERKSOY

http://www.radikal.com.tr/

Ekleme Tarihi
31.10.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız