Madem ki seyrek bıyıklı asabi şahsiyet böyle istiyor.. “Üçten aşağı bebeniz olursa iki elim yakanızdadır..” diyor, ahaliden günah gitti sayılır.. Bize de hükümet adamlarının yaptığı üreme çoğalma programına katkıda bulunmak düşer.. Vardır bir hikmeti..
Ben gazetenin hukuk servisinden Semra Hanım ile “Sorumluluk sahibi bir vatandaş alacaklılarından nasıl kurtulur?” başlıklı bir hukuki meseleyi tartışıyorum..
“Food and Beverage Menager” sıfatlı danışman çaycımız entelektüel Ahmet Bey yandan tavır yapıyor..
Söylediğimiz çayı önümüze koymuyor.. Üzerimize dökmek için ekstra gayret gösteriyor..
Sebep? Dünkü yazımızda resesyondan sorumlu ekonomi danışmanım Kemal Yıldırım’ın hizmetlerinden söz etmişiz.. Entelektüel çaycımızın katkılarını ihmâl etmişiz..
Pendik’teki MOL yağmasında en akılda kalıcı ve vurucu yorumu kendileri yapmış..
Tavırlar o yüzden..
***
Entelektüel çaycı Ahmet gibileri bizim hükümet adamlarının ölçüsüz, hesapsız “nüfus plânlamaları” sonucu zühur etmiştir..
Rahmetli Menderes’in devr-i iktidarından beri vatandaşın kafası böyle yıkandı..
“Üreyin.. Çoğalın.. Her tarafı sarın.. Ne iş olsa yapın.. Allah rızkınızı verir..”
Bu yellemeyle birlikte ahaliden çok çocuk doğuranlara bir de madalya vermediler mi?
İstiklâl Savaşı gazileri ile döşek savaşlarının galipleri, milli bayramlarda tören meydanlarına yan yana dikildiler..
Birinin göğsünde kırmızı şeritli gazilik madalyası var.. Öbürünün göğsünde üreme madalyası..
Biri Yunan’ı yıkıp üzerinden geçmiş.. Öbürü evdeki karıyı bel kündesi ile döşeğe devirmiş..
Sonuçta ikisinin de gözünü kan bürümüş ama niyetler başka başka..
HESAP ORTADA
O devirlerden bu yana elli seneden fazla geçti.. Kafa hâlâ değişmedi..
Şimdi de seyrek bıyıklı asabi adam ahaliye “En az üç çocuk isterim..” deyip gaz veriyor..
Lafını dinlesinler de başımıza Entelektüel Çaycı Ahmet serisinden birkaç yüz bin kişi daha sarsınlar.. Zihniyet bu.. Niyet bu..
İyi ama Adnan Menderes hükümetleri hiç değilse yatak gazilerine birer madalya takıyordu.. Maaşlı kısmındansa o gazi aylığına üç beş lira ekletiyordu..
Bu devrin üreme programında böyle bir özendirme de yok.. Hükümet adamlarının yellemesi kuru kuru..
Biz burada boş konuşmuyoruz.. Elimizde istatistiki veriler ve kıyaslanabilecek sosyal kararlar var..
Temsil.. Seyrek bıyıklı asabi şahsiyetin emrindeki hükümet adamlarının “hayvancılığa” verdiği teşvik..
Buyrun “En az üç çocuk yapma” hedefine kilitlenen vatandaşlara verilen teşvikle kıyaslayalım..
Çalışan bir anne, kocanın saldırısı sonucu gebe kalıp da doğurdu mu maaşına yetmiş lira süt parası ekleniyor.. O kadar..
Öte yandan sahibinin teşvikiyle gebe kalan bir ineğin doğurduğu buzağıya verilen teşvik, bunun en azından dört katı..
***
İnsanoğlunun yavrusuna yetmiş lira süt parasını “İyidir.. İyidir.. Çok bile..” deyip yasalaştıranlar, yerli ırktan melez bir buzağıya üç yüz lira süt parası ödüyorlar..
Eğer doğan buzağı ithalse, yani saf ırktansa süt yardımı üç yüz elli lira..
Bunun sonucunda oranlar şöyle gerçekleşiyor.. Bir buzağı eşittir beş bebek..
Dua edin ki ahali bu ayrımcılığın farkında değil.. (Yerli ırk ile ithal ırk buzağıları kastetmiyorum..)
Bir fark etseler, yeni doğan bebeklerini kaptıkları gibi nüfus idaresine gideceklerine Tarım Bakanlığı’nın kapısına koşarlar.. Bebelerini buzağı diye nüfusa geçirirler..
“Hanım bunun cinsiyeti ne?”
“Valla biz oğlan istiyorduk, buzağı oldu..”
“Hayırlısı olsun!”
ATIN ÖNÜNDE ET
Hükümet adamlarının bu politikası masaldaki gibi.. Hani kötü kalpli devin mağarasını bekleyen at ile it gibi..
Atın önünde et, itin önünde ot..
Biz de nüfusu bir yandan teşvik ediyoruz, öte yandan süt parasını inekten peydahlanana veriyoruz..
Ver bakalım sen o üç yüz elli lirayı bizim yiğitlere.. Gör o zaman nüfus patlamasını..
SSK’nın, Bağ Kur’un emeklisi bile “Tüp bebek ihtimali var mı?” deyip Aygaz bayilerinin önünde kuyruğa girer..
Entelektüel Çaycı Ahmet gibileriyle uğraşmak da benim gibilere düşer..
Aha! Şimdi çay getirdi, yine yazıya bulaştı..
Efendim, titrini tam yazmıyor üstelik bunu kasıtlı yapıyormuşuz.. Unuttuğumuz titri de şöyle..
Hürriyet’in paşası Ertuğrul Özkök kendi meclisini kendi kurmuştu da her vilayetten seçtiği adamları “Halk Meclisi Üyesi” ilân etmişti ya!
İşte o hengâmede bizim entelektüel çaycı Ahmet Bey de Hürriyet Halk Meclisi Diyarbakır üyesi olmuş..
Üye dedimse “Bülbül ötüşlü kanarya yetiştirenler derneği” üyeliği gibi eften püften bir şey anlamayın..
Kendine doğrudan “Diyarbakır Senatörü” havası veriyor..
Çalıştığı katta sadece Meclis’ten yayın yapan TRT3 açık..
Milletvekili orada bir şey tartışıyor..
Bizim Diyarbakır Senatörü entelektüel çaycı Ahmet Bey oturduğu yerden lafa karışıyor.. Allah ıslah etsin.. Orasını anladım.. Belki heyecanını yenemiyor..
Pekiii.. Konuşmalara karışmasını anladım anlamasına da sıra Meclis’teki oylamalara geldiğinde bizimki ne diye parmak kaldırıyor?
***
Hani hesapsız üremenin bir faydasını görsek bari..
Üredikçe başımıza “problema” çıkıyor.. Dünkü gazetelerde çıkan haberin daha mürekkebi kurumadı..
Hükümet adamları yedi milyon Yeşil Kartı iptâl etmiş.. Sebebi de kart sahiplerinin kartlarına güvenerek hazineyi soyması..
Altmış sekiz yaşındaki teyze kendine doğum kontrol hapı yazdırıp koli koli almış.. Öbürü erkek, o da kırk üç defa diş çektirmiş..
Sonuç bu..
Bunların hepsi de hortumculara karşı olan, temiz ellerden yana sıradan vatandaşlar.. Potansiyel ilaç dolandırıcısı oldularsa kötülüklerinden değil, girişimci ruh taşıdıklarından..
Buyurun artırın sayısını..
Selahattin Duman
gazetevatan.com |