Anadolu’da, “Düğüne yetişmeyen kınayı sen al da ayağına çal” derler. İşte o biçim. IMF ile neden anlaşma imzalamaya çabalıyoruz? Çünkü, böyle bir anlaşmayla, kriz rüzgârının tesirinden kurtulma arayışındayız. Kriz rüzgârı ortalığı altüst ettikten sonra yapılan IMF anlaşmasını ne yapacağız? IMF ile anlaşınca ekonomi güllük gülistanlık olmayacak, bütün sorunlarımız sona ermeyecek ama... IMF ile anlaşma masasına oturduktan sonra bir türlü anlaşamayan bir ülke görünümü sergilememiz, krizin tahribatının iki misline, üç misline çıkmasına yol açacak... Açıyor. Hükümet önce IMF’yi çağırıp çağırmama tereddüdüyle vakit harcadı. IMF’yi çağırdı. Ama bu defa da müzakereler uzadıkça uzadı. Başka ülkeler IMF’yle masaya oturduktan sonra kısa sürede anlaşmayı imzalayarak parayı aldıkları halde Türkiye neden bir türlü anlaşamaz? Neden anlaşmalar uzar?
Beceriksizlikten... - Ya Türkiye’nin durumu çok hem de pek çok kötü. IMF desteğiyle bile ayağa kalkması imkânsız. - Ya Türkiye’yi yönetenler, ekonomiyi düzeltecek politikaları uygulamayı kabul etmiyor. - Ya da IMF ile ilişkileri yürüten hükümet temsilcileri beceriksiz. Tekrarda yarar var... “IMF ile anlaşmaya gerek yok... Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” demek başka. Ama IMF’yi davet ettikten sonra bir türlü anlaşamamak başka. - Bu tür bir tablo yurtdışında Türkiye’nin kredibilitesini erozyona uğratıyor. Türk ekonomisi hakkında kötü değerlemelere yol açıyor. Türkiye’nin risk primini yükseltiyor. Döviz bulmak zorunda olanlar döviz bulmakta zorlanıyor veya dövize pahalı bir fiyat ödüyor. - Bu tür bir tablo, “moral”in çok önem taşıdığı içeride, halkın umutsuzluğunu artırıyor. Üretici, yatırımcı kuşkuya düştüğünden işçisini çıkarıyor, üretimi ve yatırımı erteliyor. Parası olan da parasını harcamıyor. Hükümet bir yanda IMF ile anlaşmayı uzatıyor/beceremiyor, öte yanda, tüm kriz tedbirlerini IMF anlaşmasına bağlamış/endekslemiş durumda.
Bundan sonra mecburuz Ocak ayı sona eriyor, 2009 yılının temel büyüklükleri açıklanmadı. TBMM’de yıl bitmeden kabul edilen 2009 yılı bütçesi bile açıklanmadı. Bakanlar her gün bir tedbirden söz ediyor, bugüne kadar hiçbir tedbir açıklanmadı. Kriz sonrası kamuoyuna açıklanan tek önemli karar, Merkez Bankası’nın faiz indirimi. Tekrarda yarar var: Keşke hükümet IMF ile masaya oturmasaydı... Ama oturdu. Şimdi masadan anlaşamadan kalkmak imkânı yok... IMF ilişkilerindeki gecikmenin ve beceriksizliğin büyük faturası var. Bu faturayı bu ekonomi, bu halk ödemeye başladı, ödemeye devam edecek.
Millennium Bank A.Ş. ile ilgili açıklama Portekiz Bankası Millenium’un Türkiye’deki iştiraki Millenium Bank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Yaramancı şu açıklamayı yaptı: “Bankanın büyük sermayedarı, küresel yatırım stratejisi çerçevesinde değişik ülkelerdeki bu arada Türkiye’deki iştirakinin geleceği ile ilgili olarak satış dahil bazı opsiyonların değerlendirilmektedir. Satış kararının ekonomik krizle ilgisi yoktur. Bankanın yapısı güçlüdür. Bankayı satın almak isteyen gruplar vardır. Fakat kesinleşen bir durum, alınmış bir karar yoktur.”
Güngör Uras
milliyet.com.tr
|