Geçtiğimiz hafta TARİŞ'in dört birliğinden üçünün olağan mali genel kurulu vardı. Bunlardan TARİŞ Pamuk Birliği ile Üzüm Birliği'nin genel kurullarına katıldım ve üreticinin görüşlerini dinledim, kendi görüşlerimi bildirdim. TARİŞ genel kurullarına her yıl arz-ı endam eden bazı iktidar partisi milletvekillerinin bu yıl bu kongrelere katılacak cesareti kendilerinde bulamaması, ilginç bir not olarak kaydedilmeli.
IMF/DB güdümündeki "tarım reformunun" önemli bir veçhesinin birlikleri tasfiyeye yönelik olduğu birlik yönetimlerince şimdi daha iyi anlaşılmaktaydı. Durumun vahameti ortadaydı: 16 Tarım Satış Kooperatifi Birliği'nin (TSKB) dördünü bünyesinde barındıran TARİŞ, belki birlikler içinde hâlâ durumu en iyi olandı; ama onun hali bile kötüydü. Birliklerden 17'ncisinin, Kayısı Birliği'nin kapısına zaten kilit vurulmuştu. Sanayi ve Ticaret Bakanı bu birliğin tasfiyesini TBMM'de sıradan bir olay gibi savunuyordu: "Eğer bir işletmede toplamış olduğunuz parayla giderlerinizi karşılayamıyorsanız dükkânınız kapanır" (TBMM Genel Kurul Tutanağı, 7 Ocak 2009). TSKB'lerin içine sokuldukları tasfiye sürecinin hesapsız veya rastlantısal bir sonuç olmadığı, belki de bu kayıtsız bakış açısından daha iyi anlatılamazdı. Eğer TSKB'lerin tarımsal desteklemede oynadığı ekonomik ve sosyal rol kavranamazsa, salt kooperatif ortaklarının değil, dolaylı olarak tüm çiftçilerin piyasanın ağır sömürü mekanizmalarına karşı direnmesini sağlayan işlevleri görülemezse, işte ancak o zaman böylesine sığ (ve şimdilerde iyice anakronik kaçan) bir saf piyasacı mantığa teslim olunabilirdi. Bu bağlamda, son taslak aşamasına geldiği anlaşılan DB patentli 2000 tarihli 4572 sayılı TSKB Kanunu'nu değiştirecek hazırlıklar ise, iktidardan makam beklemeyen kooperatifçilerce, bugünkü durumu daha da geriye götürecek düzenlemeler olarak görülüyordu.
TARİŞ birlik yöneticilerine göre, bugünkü iktidarın 2006'da kendi çıkardığı 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun çiftçi lehine hükümleri uygulamaya sokulmalıydı. Hiç olmazsa bu kanunun 21. maddesi yani "Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde 1'inden az olamaz" hükmü gerçekten işletilmeliydi. Bütçeden ayrılan kaynak GSMH'nin yüzde 1'i kadar olsa, 2009 bütçesine en az 11 milyar lira ödenek konulmalıydı; oysa hükümet 2009 bütçesine 5,6 milyar lira teklif etmiş, ancak IMF'nin son dakika müdahalesiyle 4,9 milyar liraya, yani GSMH'nin yüzde yarımının bile altına indirilmesine razı olmuştu! Tarım Bakanı ise, 5488'in 21. maddesini çarpık yorumlamakla meşguldü (TBMM Genel Kurul Tutanağı, 13 Ocak 2009). Tek teselli, kooperatiflerin bilinçli ortaklarının şimdi bunun farkında olmaları.
Kuşkusuz her tarımsal ürünün farklı koşulları var; dolayısıyla her TSKB'nin kendi özelinde farklı talepleri de var. Pamuk ve çekirdeksiz kuru üzüm birbirlerine zıt örnekleri oluşturuyorlar. Birincisinde arz açığı var, ikincisinde arz fazlası. Pamuk, ithalatta gümrük vergisi uygulamadığımız tek istisna. Bunun tekstil sektörünü ucuz hammaddeyle kollamak gibi bir yanı olabilir, ama aynı uygulamayı Gümrük Birliği zorlamalarıyla düşük gümrüklü pamuk ipliğinde de uygulayınca bu defa Türkiye'deki iplik fabrikalarının yarıdan fazlasının kapanması veya üretime ara vermesi gibi sonuçlara razı olmak gerekiyor. Bu kaderi paylaşanlardan biri de TARİŞ'in dev iplik fabrikası.
Türkiye pamukta yanlış ve yetersiz teşviklerden dolayı sürekli alan kaybediyor ve ithalat bağımlılığı artıyor. İşte bu nedenle TARİŞ Pamuk Birliği, Tarım Kanunu'nun 19. maddesinde tanımlanan destekleme araçlarından "fark ödemesi" sisteminin yürürlüğe girmesini talep ediyor. Bugünkü keyfi prim desteği üreticinin maliyetlerinin bile karşılanmasına izin vermiyor; böylece çiftçi pamuktan kopuyor.
Her iki birliğin hatta tüm birliklerin ve çiftçilerin ortak talepleri ise, DFİF borçlarının faizlerinin sıfırlanarak ertelenmesi, ürün alım dönemlerinde faizsiz kredi olanaklarının yaratılması, gübre ve ilaçta KDV'nin yüzde 1'e indirilmesi, çiftçinin kullandığı mazotun ÖTV'sinin düşürülmesi, çiftçinin bankalara olan borçlarının ve elektrik borçlarının gecikme zamları düşürülerek yeniden yapılandırılması. Bütün bunlar için anlayışların değişmesi ve bize göre destek ödeneğinin GSMH'nin yüzde 2'sine çıkarılması öngörülmelidir.
Ama Tarım Bakanı aynı kanıda gözükmüyor. Herhalde yüzde yarım destekle büyük işler başarılacağını düşünüyor olmalı ki, 15 Aralık 2008 tarihinde DÜNYA Gazetesi'ne verdiği özel demeçte, "2012'de dünya tarım devi oluruz" diyebiliyordu. 6 yıllık icraatlarının 4 yılında ülkeyi net tarım ithalatçısı yapan bir hükümetin tarım bakanının sözleri herhalde ancak mizah yazınına konu olabilir.
Oğuz Oyan
dunyagazetesi.com.tr |