Sanırım ben de Genel Yayın Yönetmenimiz Eyüp Can'ın cuma günkü yazısından etkilendim! Eyüp o günkü yazısında, 12 Eylül sonrası TBMM'de çekilen ve TÜSİAD dergisinde yayımlanan (fotomontaj) iki fotoğraf arasındaki görünmez ilişkiyi anlatıyordu.
Şimdi size başka bir fotoğraf anlatacağım. Bu fotoğraf gazetelerde yayımlandı (Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm ve Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı toplantısı). Başbakanımız Tayyip Bey ve altı bakan önde oturuyor; arkada da esnaf ve sanatkâr örgütleri temsilcisi olduğunu düşündüğüm yirmi kişi ayakta duruyor. İlk gariplik yedi bakanın oturuyor ve yirmi temsilcinin de ayakta olmasıdır. Tamam, devlet erkanına (makamları icabı) saygı duyalım. Ama arkada ayakta duran zevat da kendi kurumları içindeki seçimle işbaşına gelmiş kişiler değil mi? En azından nezaket gereği ‘halktan' da birkaç kişinin bakanlarımızın yanına oturması ya da bakanlarımızın birkaçının da ayağa kalkması gerekmez miydi? İkinci gariplik, bu yirmi yedi kişilik grupta hiç kadın olmamasıdır! Yani ne hükümetten (zaten kabinede sadece iki kadın bakanımız var) ne de esnaf ve sanatkâr temsilcilerinden hiçbiri kadın değildir. Kişi olarak kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanmasını pek benimsemiyorum; ancak bu kadar abes bir görüntünün ortaya çıkmasını da çok ama çok yadırgıyorum. İş yaşamında ve bürokraside, özellikle orta düzeyde, çalışan birçok kadınımız varken, Türk kadınlarının yönetimlerde üst düzeye çıkamamalarının ciddi bir ‘yapısal sorun' olduğunu düşünüyorum. ‘Yapısal sorun' sözünü özellikle kullandım. Çünkü yukarıda adı geçen fotoğrafın çekildiği toplantıda, Başbakanımız bu sözü içeren bir soruya kızmış. Katılımcılardan biri, Türkiye'deki işsizlik sorununun yapısal bir sorun olduğunu söyleyince Tayyip Bey şu yanıtı vermiş: "İşsizlik bana göre yapısal bir sorun değil, sanal bir sorun, insani bir sorun. Anadolu'da bazıları, ‘Ben nasıl daha fazla kazanırım' derken, emek sömürüsü yapıyorlar. Özellikle bunu tekstil sektöründe, özellikle bayanların istihdam edildiği yerlerde çok acımasızca görüyoruz." Tayyip Bey ayrıca, hiçbir ekonomik mantığa uymayan; yaşamında hiç işletme sahibi olmamış (ve dolayısıyla da aybaşında nasıl maaş ödeyeceğini de hiç düşünmemiş) birisinin ancak söyleyebileceği kuramını da yinelemiş: "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyelerinin her biri birer kişiyi işe alırsa, o işyerleri batmaz; ama işsizlikte 3 puana yakın düşüş olur, 10 puanın altına düşeriz." Devleti idare eden birinin bu sözü söylemesi çok kolaydır. Eh, güzel Türkçemizin özlü sözlerinden biri değil midir "Devlet malı deniz, yemeyen domuz" tümcesi! Tayyip Bey üzülecek, ama Türkiye'de de diğer birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi işsizlik sorununun bir kısmı yapısaldır. Yapısallık içine giren işsizlik sorunu kısaca şöyle özetlenebilir: - Gelişen teknolojiler nedeni ile bazı işlere gerek kalmaması; örneğin otomatik telefon santralları nedeniyle telefon operatörlerine; OGS nedeni ile gişe memurlarına iş kalmamıştır... - Uluslararası rekabetin zorunlu kıldığı verimlilik artışı ve makineleşme nedeniyle aynı iş (ya da çıktı) çok daha az kişiyle yapılmaya/elde edilmeye başlanmıştır. Örneğin on yıl önce 100 adam/saatte üretilen bir otomobil, bugün 20 adam/saatte üretilmektedir. - Dünyanın ve üretimin küreselleşmesi, üretimin sadece Türkiye için değil, bütün dünya pazarlarına yapılması, donanımı ve uzmanlaşması az, örneğin yabancı dil bilmeyen teknik elemanların çalışmasını zorlaştırmıştır. - Lojistik ağının güçlenmesi ve organize perakende, özellikle tarım sektöründe küçük imalatçıların rekabet gücünü tamamen ortadan kaldırmıştır. Bütün bu nedenler, yapısal nedenlerdir. Sanallıkla ve insaniyetle hiç ilgisi yoktur. Sanırım Kasımpaşa'da da söylenen özlü bir söz "Kıyakçılığın sonu ayakçılık" demektedir. Yani bugün ekonomik gerçeklerle hareket etmeyerek ‘kıyakçılık' yapan bir işveren, yarın mutlaka ‘ayakçılık' yapmaya mahkûmdur. Ama Sayın Başbakanımız ekonomi konuşmak yerine politika yapmayı yeğlediği ve o toplantıya katılanlar da "Acaba avanta bir teşvik alır mıyız" diye eyyamcılığı seçtikleri için ortaya bu garip resimler ve sözler çıkmaktadır...
Ertuğ Yaşar
http://www.referansgazetesi.com/ |