Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Ocak 2025 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Fosil yakıtlara göre çok daha temiz, üretimi düzenli olarak sürdürülebilir, ülkenin kullanılamaz hale gelen topraklarında tarıma dayalı enerji yatırımları yapılarak, yeni iş imkânları da yaratılabilir.

Genel kanı ekonomide yavaş da olsa bir düzelme var. Ancak işsizlik öyle mi? Her ay açıklanan resmi işsizlik oranları söyleye söyleye kanıksandı. Kim bilir, belki de önümüzdeki ayların açıklamaları ‘geleneksel işsizliğimiz' gibi bir tanımlama ile haberleştirilecek. Karar vericiler, politika olarak her ne kadar tarımda çalışan nüfusu azaltmaya çalışsa da bu davranış günün şartlarında pek akılcı gözükmüyor. Kırsal kesimlerde, Doğu'da, Güneydoğu'da tarımda, hayvancılıkta çalışmak bugün için işsizliğe çare yaratmada en kısa, en akılcı yol olarak gözüküyor.

Biyoenerji, yani tarıma dayalı enerjinin, bu gelişmede rolü çok büyük olacak. Ancak ülkemizde biyoenerji bilinçli politikalar ile engelleniyor. Öyle engelleniyor ki büyük bir emek ile toplu tüketim yerlerinden ve evlerden toplanarak dizel yakıtına ilave edilen, çevre kirliliğini önlemenin yanı sıra ufak da olsa enerji giderlerinden tasarruf sağlayan ve yeni iş imkânları yaratan yanık yağlardan elde edilen ‘biyodizel'e bile yüksek Özel Tüketim Vergisi uygulanarak satış imkânı ortadan kaldırılıyor. Halbuki enerji tekellerinin esiri olmamış, güçlü ve akıllı toplumlar bu tür üretimde sıfır vergi uygulayarak yanık yağları değerlendiriyor ve insanlarına yeni iş imkânları sağlıyorlar.

Petrol tekelleri etkili

Konumuz yanık yağ değil, bir bütün halinde tarıma dayalı enerji. Bu konuda dünyada çok etkili gelişmeler var ve pek bir sevdiğimiz AB'nin hedefi sürdürülebilir enerji ile tüketiminin %20'sini sağlayabilmek.

Biz anlatıldığına göre hem genciz hem işsiziz ve hem de yeni iş yaratmada çok kısıtlı imkânlara sahibiz. Ülkenin fosil yakıt denen petrol ve doğalgaza bağımlılığı had safhada. Gelecekte bu tür enerji kaynaklarının artacak fiyatı da ülke ekonomisini daha büyük çıkmazlara sokacak. Söz dinleyip üç çocuk da yaptığımızda hem genç hem işsiz halimiz artarak sürecek.

Halimiz böyle iken fosil yakıtlara göre çok daha temiz, üretimi düzenli olarak sürdürülebilir, ülkenin yönetilemeyen, terk edilmiş veya hızla kullanılamaz hale gelen topraklarında neden tarıma dayalı enerji yatırımları gündeme getirilmez, bu topraklar kazanılmaya çalışılarak insanlarımıza yeni iş imkânları sağlanmaz?

Biz bu konuda sanırım petrol tekellerinden, her nedense, pek bir çekiniyor, her ne kadar yetim hakkı yedirmeyiz desek de bizim yetimlerin hakkı petro-dolar olup bu tekellere akıyor.

Tarım Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Maliye Bakanlığı bir araya gelseler, mallarımızı geçmişte aslanlar gibi satan meslektaşlarının politikalarından vazgeçseler, bir de Çevre Bakanlığı "Benim daha çevreci enerji kaynaklarına ihtiyacım var" diyerek onları yüreklendirse hiç değilse kırsal kesimdeki işsiz insanlarımızı bu tür tarıma yönlendirsek, oradan elde edilir yağlarla çok da büyük yatırım maliyeti ve teknoloji gerektirmeyen ‘biyoenerji' üretimi tesisleri kursak ne olur?

Bakanlıklar uzlaşı oluştursun

Bu ‘ne olur'un cevabını yine bu işe gönül vermiş Batılı dostlar veriyor, diyorlar ki "Türkiye'nin enerji arzını bugünden çeşitlendirerek ekonomik kalkınmasını güvenceye alması, bunun için de biyoenerji projelerini hızla başlatması gerekir. Bu tür enerjiyi üretebilmeli, enerjinin ağaları ‘ne der' endişesi taşımadan elektrik üretiminde, sanayide, taşıtlarda, ısınmada kullanmayı hedeflemelidir."

Bu insanlar üşenmemişler bizim için bazı ön hesaplamalar da yapmışlar; Türkiye'nin bugün için yıllık biyoenerji potansiyeli 32 milyon ton petrol eşdeğeri imiş. Bu gücün kullanılması endüstride 160.000 insana yeni iş sahası açıyor ve biyoelektrik üretimine beş milyar dolara yakın katkı sağlıyormuş. Kırsal kalkınmaya katkısı, yüz binlerce haneye, kırsal kesim insanına, geçim imkânı yaratması da ayrı bir hesap. Devlete 100.000 memur almak daha kolay diyenleriniz olabilir ama devlet dairesinde hademe sayısını artırarak sanırım pek kalkınan ülke olmadı.

Biyoenerji konusunda bu yıl eylül ayında Türkiye'de ‘Bioenergy Markets Turkey' adı altında bir konferans hazırlanıyor. İlgi duyanlar www.greenpowerconferences.com sitesinden detaylı bilgiyi alabilirler.

İlgili bakanlıklar, başta Tarım Bakanlığı, hadi, bir araya gelip biyoenerji için bir uzlaşı oluşturun. Çekinmeyin, çokuluslu enerji tekelleri de işin farkında ve bu tür konferansların en sadık takipçisi onlar. İnsanlarımızın işe, politikacılarımızın oya ihtiyacı var. Haydi, bugün ülkeniz için iyi bir şey yapın.

Kalın sağlıcakla. Haftaya: Bizim ineklere ne oldu?

 

Bülent Ünal

http://www.referansgazetesi.com/

Ekleme Tarihi
03.05.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız