Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 11 Ocak 2025 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Her şey bizim yıllardır kapılarımızı ardına kadar açtığımız ama bize iki, üç gün vizesiz ülkesine girme hakkı verecek diye sevindiğimiz komşumuz Yunanistan’da işlerin ters gitmesi ile başladı. 

Ekonomi basınımızın şık olabilir “kriz deneyimlerimizi paylaşacağız” yaklaşımı yerine, “Yunanistan’a kriz dersi vereceğiz” başlığı ile haberleştirdiği gelişmeler öncesi, İstanbul şehrinden daha az nüfusu olan komşunun 300 milyar dolar olduğu ifade edilen dış kamu borcu büyük sıkıntı yaratmış, sonunda 105 milyar dolarlık “AB” ve “IMF” yardımı ile iş tatlıya bağlanmıştı. 

Ödemelerin vadesi geldiği için saklanacak hiçbir tarafı kalmayan bu gerçeğin ortaya çıkması ile birlikte AB’nin incileri de dökülmeye başladı.  İspanya, Portekiz, İtalya peş peşe gerçekleri dile getirmeye başladılar.  Daha sırada mahallenin garibanları da var.   

Anlaşıldı  ki sadece Yunanlı dostlara para vermek derde çare olmayacak.  “Bana da, bana da” diyenlerin sayısı hızla artıyor.  Bize zamanında “iç çamaşırınız dahil her şeyinizi satın borcunuzu ödeyin” diyen arkadaşlar, bugünlerde yine pek kayda değer müşterisi olmayan IMF’yi de yanlarına alarak bir trilyon dolarlık bir yardım paketi oluşturdular.  Aslında IMF’yi günahı kadar sevmeyen AB bizim eski politikacılarımızın, “bir defa delsek bir şey olmaz” mantığından hareket ile sıkıntıdaki üyeleri için 250 milyar dolarlık IMF desteğine pek bir sevindi.  Ancak bu sevinç karşılıklı.  IMF de bugüne kadar hiçbir şekilde giremediği AB pazarına girmiş oldu.   

AB de kendini toparlayıp 750 milyar dolar pakete koyacak.  IMF’nin işi kolay, ABD alışkın parayı basıp basıp verir de AB’nin pek de başarılı bulunmayan, “Dünya Savaşı’ndan sonra en kötü günleri yaşıyoruz” diyen Merkez Bankası bu 750 milyarı nasıl toparlayacak.  İngilizler bugünden su koyuverdi.  “Biz Euro kullanmıyoruz,  para birliğinde olanlar versin” deyip kendini kenara çekti.  Zaman içinde görüp dersimizi alacağız. 

Bu kadar giriş  lafından sonra gelelim esas meseleye.  Daha para ortada yok iken “bu bir trilyon problemi çözmeye yetmiyor” diyenlerin sesleri yükselmeye başladı ama inanılmaz şeyler de oluyor.  Euro krizi nedeni ile düşen borsalar trilyonluk destek lafını duyunca birden kanlandı, canlandı.  Fransa borsası bir gecede yüzde sekiz buçuk artar iken sıkıntıdaki Macaristan’da %11, “bize de para lazım abiler, vallahi kemerleri biz de sıkacağız” diyen İspanya’da yüzde on üç oranında yükseldi.  Bizim borsa bile gitti gidiyor, cambazlık ta çok oluyor dedikoduları da yükselmiş iken yüzde yedi buçuk arttı.  Birkaç gün geçti, Şansölye Merkel açıkladı, “çıplak açığa satış yasak”, hadi borsalar yine tepe taklak. New York borsası bile bu “açığa satış yasak” lafından etkilendi, düştü. 

Merak edenler için, bu açığa satış, bir de çıplağı nedir sorusunun cevabı da bir hayli etkileyici.    “Sizin elinizde hisse senedi, tahvil hiçbir değer yok.  Bunlara sahip değilsiniz. Ancak varmış gibi satış yapıyorsunuz.  Amaç, değerleri daha da düşer mantığı ile olmayan kağıdı yüksek fiyattan satmak, havadan para kazanmak.  Hissenin değeri yükselir ise işler ters gidiyor.  Kumarın modern zamanlara uygulanışı gibi bir şey.” 

İlginçtir bu açığa satışları, paranın gözü kör olsun, saygın bankalar, sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, büyük fonlar hepsi yapıyormuş.  Yasak nedeni ile bugünlerde herkes Merkel’e karşı.  Çok korkmaya başlamışlar, risk iştahı da tıkanmış, paracıklarımız gidecek korkularını ölçen korku endeksi de %25 yükselmiş.  
 

Bugün için yapılan iş her ne kadar Yunanistan’ın borç krizini engellemek adına başlatılmış gibi gözükse de aslında herkes borçlu.  Örneğin; İngiltere’nin borç toplamı dokuz trilyon dolar.  Almanya’nın 5,2 trilyon, İtalya’nın 2,3 trilyon.  Fransa Almanya kadar borçlu.  İstanbul’un Kadıköy’ü kadar olan İrlanda’nın borcu inanamayacaksınız ama 60 milyonluk İtalya kadar.  Ancak her nasılsa problemi garip Yunanistan’ın 300 milyar doları çıkarttı.  Borçlarını ödeyebilmek için yeniden borçlanıyorlar.  Örneğin, ABD doları basıyor, Yunanistan tahvil çıkartıyor.  Yeni basılmış dolarlar ile Yunan tahvilleri alınıp problemlerin çözümü ileriye taşınıyor. 

AB’yi mangalda kül bırakmadan yönetenler, üretebilmek, yeni katma değerler yaratabilmek gibi kavramlar yerine etrafa para dağıtarak, zahmetsizce üretilebilir çözümlerin başarısını ölümlü dünyada kutlamayı hak görüp, güzel ve pahalı bir şarap eşliğinde başarı günlerinin simgesi olan geyik yiyerek mutlu oluyorlar. 

Olup biteni kavrayabilmek için aşağıdaki anlatımı içimize sindirebilmemiz, belleğimize kazımamız ve köyün akıllısı gibi açıklamasını yapabilmemiz gerek, hadi kolay gelsin. 

“Amerika Merkez Bankası (FED) ile AB Merkez Bankası (ECB) arasında dolar ‘swap’larına başlanarak, piyasalarda derinlik ve likidite sağlamak için müdahalelerde bulunmak sonrası satın alınacak varlıkların sterilize edilerek para arzının yükseltilmesine izin verilmeyecek”. 

Bütün bu olup bitenden sonra ilginçtir Euro iyice değer kaybetti, kaybetmeye de devam edeceği konuşuluyor.  Sabırla bekleyip göreceğiz, gerçekten bir trilyon dolar namusu kurtarmaya yetecek mi? 

Kalın sağlıcakla.  Haftaya “Komünistler Moskova’ya”. 

 

referens.com.tr


 

Ekleme Tarihi
24.05.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız