Sakarya'da incelemeleri sürdürürken bir süt işleme tesisini de görme fırsatı bulduk.
Süt üreticileri ile bir araya geldiğimizde, damızlık hayvan bulmaktan yem fiyatlarına, süt fiyatlarının istikrarsızlığından örgütlenme sığlıına bir dizi sorunu okuyucu ile paylaşabiliyoruz…
Süt işleyicisinin hiç mi derdi yok? Ya da "…bir dokun bir ah dinle" gerçeği mi daha geçerli?
Ortada bir sır yok
Süt işinin çilesini çeken Trakya'dan Urfa'ya süt toplayan insanların gözlemlerini, verilerin hiç güvenilir olmadığı bir ülkede, önümüzü görmenin ışığı sayarım. Bugüne kadar kurumlardan aldığım rakamların çok önemli bir bölümü beni yanılttı; eli taşı altında olan insanlardan derlediğim çok kaba kestirmelere dayalı bilgiler ise işimi kolaylaştırdı.
Ülkemizde "süt" dediğimiz zaman aklımıza örgütsüzlük, dağınıklık, disiplinsizlik, haksız rekabet gelmeli… Sakarya'da süt işleyenlerden öğreniyoruz ki, 100 baş süt hayvanından fazlasını besleyen çiftlik sayısı 200'u bile geçmiyor.
Örgütsüzlüğün en büyük belası düzenli arz yaratmaması…
Planlama yapma imkanı vermemesi.
Fiyat istikrarı sağlayarak işleri düzgün geliştirmenin önünü tıkaması.
Kayıt dışı uygulamaların yaygınlığı ve haksız rekabeti nedeniyle süt işlemenin özlenen düzeylere gelememesi.
Anladığımız kadarıyla, binlerce yılın alışkanlığı olan "mera hayvancılığı" dönemi bitti… Bir zamanlar İsparta'da hali vardı. Sonra iki üretim tesisi yapılınca hali oradan kaçtı.. Önde gelen bir iş adamı daha 1980'lı yıllarda "…paranın girdiği yerden hali çıkar" demişti… Şimdi o sözü bir adım daha ileri götürüp, "…orta gelirli ülkelerde mera hayvancılığı kimsenin karnını doyurmaz" demek doğru olacak.
Olup bitenler gözlerimizin önünde, saklı ve sır olan bir yanı yok.
Süt yatırımı ciddi iş
Bugünlerde süt hayvancılığına yatırım yapmak isteyenlerin sayısı artıyor… Yatırıma heveslenenlere işi bilenlerin tavsiyeleri var:
Birincisi, kaba yem sorununu baştan çözün. Büyük baş hayvan başına kaba yem üretimini, ister tarla satın alın, ister kiralayın, isterse tarla sahibi ile uzun soluklu ortaklıklar kurarak daha baştan sağlama bağlayın. Bu araziler de rakiplerinize eş düzey kaba yem üretecek nitelikte olsun.
Arazilerinizde ve ahir yapacağınız yerlerde iklimi, rüzgar yönünü, doğal koşullardaki değişmeyi analiz edin; işinizi nasıl etkileyeceğini mutlaka önceden belirleyin; konuyu bilenlerle tartışın.
Çevrenizdeki su kalitesini analiz ettirmeden sakın işe başlamayın…
Toprağın kalitesini analiz ettirmeden yola çıkarsanız, bir kayaya çarpa olasılığınız yüksektir.
Kaba yem tohumunun kalitesini bilin, süt verimi üzerindeki etkisi konusunda bir fikre sahip olun.
Hayvancılıkta boğa ve yapay dölleme konularında açık ve net bilgilere sahip olmadan yollara düşmeyin.
En az 100 baş sağılır hayvanınız olsun… Bu zaten 170 hayvan beslemek anlamına gelir…
Sağlık hizmetlerini neden, nasıl ve hangi maliyetlerle çözeceğinizi bilerek yola koyulun…
Şeytan ayrıntıda saklıdır
Her işte olduğu gibi, tarım ve hayvancılıkta da şeytan ayrıntıda saklıdır... Babalarımızın,dedelerimizin, onların da babaları ve dedelerinin bildiği hayvancılık bugün artık geçerli değil…
Yaşadığımız dünya bizi yakınlaştırıyor; alabildiğine yarıştırıyor.
Beş kuşak bilgisi olan işletmecilerle aynı kulvarda yarışacağımızı hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor…
"Ölü bekler, süt beklemez" atalar sözü her an zihnimizde canlı ve diri durmalı…
Sütü 18 saatte işlemek gerektiğini, en geç 36 saat dayanabildiğini bilerek yatırıma kalkışalım…
Size bir formül vereyim: O işi yapıp da batan en az beş kişiyle mutlaka görüşün… Başarılı olan birkaç tesisi gezin… Sonra da sütünüzü nasıl değerlendireceğinize daha başından karar vererek yatırım yapın… Sizin paranız, hepimizin parası… Siz yitirirseniz, ülke yitirir… Hep birlikte dikkatli olalım…
Rüştü Bozkurt
http://www.kobiden.com/