Türkiye’de yargının en büyük zaaflarından biri yargıçların benzer davalarda değişik hüküm vermeleridir.
Örneğin birisi Çorum’da bisiklet çalar, altı yıl hapse mahkûm olur, diğeri aynı suçtan İstanbul’da altı ay alır, bir diğeri ise “bir defa daha yapma” denilerek evine yollanır. Türkiye’de bu tür yargılar salgın denecek kadar çoktur.
Dün bu köşede Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun tekzibi yayımlandı; bu salgının bir örneğidir.
Eroğlu bir yazımda ona “çevre düşmanı” dediğim için alındı. İstanbul’da savcıya başvurarak hakkımda hakaret davası açmasını talep etti. Ankara’da ise mahkemeden yazının tekzibinin onaylanmasını istedi.
İstanbul’da savcı yazıda herhangi bir hakaret emaresi bulmadığı için dava açmaya gerek görmedi, takipsizlik kararı verdi. Ankara’da Eroğlu’nun yolladığı tekzibe karşı itirazımı inceleyen mahkeme ise takipsizlik kararını yok saydı.
Eroğlu’nun yazımı tekzip etmesi ne onu doğa dostu yapar, ne de yazdıklarımın yanlış olduğunu gösterir. Onun doğa dostu olmadığı objektif kıstaslara göre kanıtlanabilir ama tersi mümkün değildir.
Endemik bitkide en zengin ülke
Türkiye endemik bitki açısından Avrupa’nın en zengin ülkesidir. Dünyada da ilk on ülke arasındadır. Endemik sadece bir ülkede çıkan, başka hiçbir yerde bulunmayan bitkilere verilen isimdir.
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bitki zenginliğinin en yoğun ve bakir olduğu yerler akarsu havzalarıdır. Bu nedenle en sıkı biçimde korunması gereken alanlar da bunlardır.
Dünyanın hemen hemen her ülkesinde faaliyette bulunan ve baraj yapımında belki de dünyanın en deneyimli kuruluşu olan Dünya Bankası, bu gerçeği kabul ederek baraj yapımında uyulması gereken bir dizi kural koydu.
Dünyanın büyük bankaları bu kurallara uymayan projelere finansman vermez.
Bu kuralların en önemli hedeflerinden biri barajların ve hidroelektrik santrallarının çevreye asgari zarar verecek şekilde inşa edilmesidir. Birkaç geri kalmış Afrika ülkesi dışında her ülke bu kurallara uymaktadır.
Eroğlu ne bu kuralları uyguluyor ne de TC mevzuatına dahil etti veya etmek için bir gayrette bulundu.
1500 akarsuda santral inşası
Türkiye’nin irili ufaklı bütün akarsularını özel sektörün kullanımına açtı ve 1500 akarsuda santral inşa edilmesi için lisans verdi. Hiçbir döküm çalışması, havza planlaması yapmadan, çevreye gelebilecek geri döndürülmez zararı hesaplamadan...
Denebilir ki “Ama Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var! Doğal kaynaklarını kullanması lazım. Doğa kusura bakmasın.”
Bu sav inandırıcı değil.
Uzmanların hesaplarına göre Türkiye’deki bütün akarsuların üzerine baraj veya santral kurulsa elde edilecek elektrik ülkenin ihtiyacının yüzde beşini ancak karşılar. Çünkü mahvedilen doğa, yok edilen ve yenilenmesi mümkün olmayan doğal değerler, üretilen elektriğe değmez. Eroğlu kazara bir ormana ayağını atsa ağaçlar yapraklarını döker, kuşlar susar, yabani hayvanlar inlerine saklanıp birbirine sokularak titremeye başlar.
Eroğlu’na doğa dostu diyemeyiz. O halde aksini söylemek hakaret değil bir tespittir.
Metin Münir
http://www.milliyet.com.tr/