Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Kasım 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Değerli dostlar, bu yazı, Referans gazetesindeki son yazım. Gazete yayın politikası gereği ekim ayından itibaren farklı bir yapıya bürünüyor.

Gelin bu son yazıyı yaşam kaynağı güneşe ayıralım. Biz öyle bir ülkede yaşıyoruz ki yılın iki yüz günü güneşli geçiyor. Özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu bir güneş cenneti. Ancak güneşten faydalanmada tek becerimiz plajda yatıp esmer tenli olabilmek. Güneşi olmayan ülkeler güneş enerjisi için kafa yorarken bizim kılımız kıpırdamıyor. Yarımız kadar güneş alabilen ülkeler dahi güneşten bize göre katbekat fazla faydalanıyorlar ve çok önemli ölçüde elektrik enerjisi üretiyorlar. Bilenler hesaplıyor, anlatıyor; ülkemizin güneş enerjisi potansiyeli yıllık elektrik ihtiyacımızın iki katından fazla. Rüzgâr enerjisi potansiyeli de ayrıca iki katı. Yani doğru kullanmayı becerebilirsek güneş ve rüzgâr, petrol ve doğalgaz için kaptırdığımız emeğimizi, paralarımızı bize geri kazandırabilecek iki büyük bitmeyen kaynak.

Gözü siyasi kavgalardan başka bir şey görmeyen, düşünmekten dahi çekinen, mangalda pişireceği ineği bile ithal eden ülkenin hali, duyarlı olanlarımızı biliyorum ki etkiliyor, endişelendiriyor. Soru: Biz neden böyleyiz, yetişmiş onca insan gücümüz varken hepsini sindirip, pastadan daha büyük pay almaya çalışma politikası akıllı bir davranış mıdır, yarın başkaları da size aynı şekilde davranmaz mı?

Adı yenilenebilir enerji olan bu bitmeyen güneş gücü ile ilgili bir yasa dahi çıkartamıyoruz ama "Gelsin Rusya'dan gazlar, biz onunla elektrik üretelim, komşumuz gelsin bir de nükleer santral kursun" deyip hızla özel yasalar hazırlayabiliyoruz. Komşuya milyarlarca dolar verip, "Bari sen de bizden bir şeyler al" dediğimizde de burun kıvırıyor, gümrüklerinde olmadık eziyetlerle engeller çıkarmayı marifet sayıyor.

Yaz aylarında elektrik ihtiyacı artan ve en uzun süre güneş alan bölgelerimiz için olsun bir güneş enerjisi santralı kurmak aklımıza dahi gelmiyor. Yapalım diyenlere kulak asan yok ama iş lafa geldi mi ithal inekleri pişirdiğimiz mangalda kül bırakmıyoruz. Evet dostlar, biz böyle garip bir milletiz. Elindekinin kıymetini bilmeyen, önüne gelene el-etek-mendil açan, bunu da topluma iyi bir şeymiş gibi anlatan, onların da "Yaşa, yaşa, çok yaşa" desteği ile mutlu oldukları bir garip toplum.

Gelin bu kısa yazıyı güzel bir Anadolu deyişi ile bitirelim: "Güden çoban sürüyü döndürünce tersine, geçmez mi sürüdeki topal koyun en öne". Anadolu'nun bilge insanı böyle özetlemiş olan biteni. Ama biliyorum, toplumdaki bütün inişlere çıkışlara rağmen hiçbir şey geri gitmeyecek. Yazı kısa dedim çünkü artık veda vakti geldi. 2007 yılı aralık ayından bugüne yaklaşık üç yıldır "Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullanıyor" bahanelerine de sığınmadan ve hiçbir beklentim olmadan her hafta yazmaya çalıştım. Hiçbir art niyet olmaksızın düşündüklerimi ve zaman zaman yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak büyük bir mutluluk verdi.

Unutmayın; doğanın bize verdiği en büyük nimet aklımız. Onu ülkemiz için, ailelerimiz için, dostlarımız, birlikte çalışıp aynı kaderi paylaştığımız insanlar için doğru kullanmalıyız. Ben hep öyle yaptım, bundan da hiç şikâyetçi değilim.

Hoşça kalın.

 

Bülent Ünal

http://www.yazarx.com/

Ekleme Tarihi
25.09.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız