Sağlıklı ve hesaplı beslenme konusunda “ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisiz” durumu var! Son yıllarda, ‘dumansız hava sahası’ gibi pek çok konuda başardığımız konuya yoğunlaşarak çözüm başarısını bu konuda da göstermemiz mümkün.
Bu nedenle acilen “mutabakat ve eylem planları” çıkarılmalı...
SAĞLIKLI, ucuz ve lezzetli bir beslenme zannedildiği kadar zor bir şey değil. Ama ne bir çözüm çalışması ne de “ulusal bir beslenme planımız” var! Çocuklarımızı hangi besinlerle büyüteceğiz, beslenme konusunda nasıl yönlendireceğiz gibi konular bile hâlâ sisli, belirsiz... Okullarda beslenme eğitimi verilmiyor. Okul yemeklerini durumu hepimizi endişelendiriyor. Kimi pizza dilimlerinin arasında boğuluyor, kimi cipslerle, meşrubatlarla beslenmeye değil, karın doyurmaya çalışıyor.
İlgililer bilgisiz
Yetişkinlerimiz ve yaşlılarımız için de durum farklı değil. Gıda kontrolünün yetersiz olduğunu, besinlerin üretimden satışa kadar birçok suiistimallerle karşı karşıya kaldığını çoğumuz bilmiyoruz.
Bilenlerimiz de ya susuyor, bildiklerini, önerilerini söylemiyor ya da dedikodu yapıyor! Kısacası tam bir “ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisiz” durumu var! Gıdadan sorumlu bakanımız Sn. Mehdi Eker büyük bir gayretle çalışıyor ama ya yetkiler yetersiz ya da teşkilatı ilgisiz! Sağlık Bakanlığı “sağlıklı beslenme” konusunda yeni yeni bir şeyler yapma çabasına girdi. İyi, olumlu mesafeler de aldı. Yeterli mi? değil!
Konuya yoğunlaşalım
Son yılarda pek çok konuda başardığımız “konuya yoğunlaşarak çözüm” başarısını bu konuda da göstermemiz mümkün. Mesela sigara sorununu böyle çözmedik mi? Bu nedenle herkesin fikirlerini söylemesi, ilgililerin bu fikirlerin paylaşıldığı platformlar oluşturması, çözüm önerilerinden “mutabakat ve eylem planları” çıkarması gerekiyor. Ben Akdeniz mutfağı ağırlıklı bir “Anadolu füzyonu”nun bizim için en uygun beslenme planı olacağını düşünüyorum. Deniz börülcesi, kabak çiçeği sarması dolması, roka salatası, balık buğulama kesinlikle “sağlıklı lezzetler” ama bu durum sofralarımızdan zeytinyağlı yaprak ya da lahana sarmasının, köy unundan yapılmış eriştenin, kuskusun, mantının hatta dozunda kalmak koşuluyla işkembe çorbasının, şiş kebabın, İnegöl köftesinin veya karnıyarığın eksik olması anlamına da gelmiyor. Beslenme uzmanları, onları yetiştiren çok değerli hocalar ve saygıdeğer gurmelerimizin, mutfak önderi aşçılar ve yemek yazarı hanımlarımızın sağlıklı beslenmenin önemine inanan doktor, eğitimci meslektaşlarımızın bu konuya acilen bir el atmalarında fayda var.
Ucuz ama sağlıklı gıdalar: İlk 15
BAZI gıdalar özellikle bazı dönemlerde çok ucuz, iyi fiyatlarla satın alınabiliyor. Bunların içinde sağlık bakımından çok güçlü besin öğeleri içerenler var. İşte bu listeye giren besinlerin ilk 15’i:
1. Hamsi: Çok güçlü bir omega-3 ve protein kaynağı. Kılçıklarıyla beraber yendiğinde önemli bir kalsiyum deposu.
2. Kuru fasulye: Güçlü bir bitkisel protein, bitkisel sterol ve posa kaynağı. Özellikle kırmızı fasulye çok güçlü bir antioksidan deposu.
3. Turp: Antioksidandan ve anti kanserojenlerden çok zengin.
4. Pırasa: Posa ve antioksidan deposu.
5. Lahana/karnabahar: Posa vitamin ve kanserden koruyucu sülforafandan çok zengin.
6. Yeşilbiber: Güçlü bir antioksidan ve vitamin kaynağı.
7. Domates: Mükemmel bir besin. Likopen isimli antioksidanın en çok bulunduğu yiyecek.
8. Marul: Vitamin mineral ve lif zengini bir besin.
9. Yumurta: Bilinen en değerli hayvansal protein kaynaklarından biri belki de birincisi, vitamin ve mineralden çok zengin.
10. Yoğurt: Protein zengini probiyolotik bakteriler bakımından çok güçlü kalsiyum ve vitamin deposu.
11. Bulgur: B vitaminleri E vitamini ve posa deposu.
12. Mercimek: Tıka basa bitkisel protein yüklü.
13. Çay: Kateşin (antioksidan) deposu.
14. Elma: Antioksidan posa vitamin ve minerallerden çok zengin.
15. Kabak: Vitamin mineral ve posadan zengin kalorisi düşük bir besin.
BİR SORU/BİR CEVAP
Anadolu füzyonu nasıl olmalı
ŞİMDİYE kadar konuştuğum beslenme uzmanları ve gurmelerin de görüşü aynı: Dünyanın en güzel lezzetlerinin çoğu bizim mutfağımızda. Şanslıyız hem en renkli, en keyifli hem de en sağlıklı mutfaklardan birine sahibiz. Bu mutfakta bizden önce bulunan yemekler de var, bizim kattıklarımız, geliştirdiklerimiz, komşularımızdan alıp değiştirdiklerimiz de... Neticede Anadolu mutfağı biraz Akdeniz, biraz Kafkas, biraz Arap, biraz Balkan, biraz Bizans biraz da Hitit-Sümer mutfağıdır. Yapmamız gereken onun farklı lezzetlerini korumak, içindeki sağlıksız unsurları azaltıp lezzet unsurlarını ön plana çıkarmak olmalı. Kilis/Gaziantep mutfağı olmadan (mesela Ali Nazik kebabı), Erzurum’un et yemeklerine, Urfa’nın kebaplarına, Van’ın peynirlerine, Hatay’ın o çok özel tatlarına yer verilmeden, Karadeniz’in pazısı, lahanası, mıhlaması gözetilmeden mükemmel bir Anadolu füzyonu asla oluşturulamaz.
http://www.hurriyet.com.tr/