Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Kasım 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

MEHMET Gürs’ü tanımayan yok.

İstanbul’da sayıları yediyi bulan lokanta zinciri Num Num’ların ve The Marmara Pera’nın en tepesindeki Mikla’nın hem şefi, hem sahibi.

Yiyecek içecek sektöründe, fast-food’a karşı slow-food’u savunan başarılı bir girişimci.

Aktivist noktasında bir çevreci.

Mehmet Gürs önceki buluşmamızda lacivert renkli üzerinde bir balık iskeletiyle “Seninki kaç cm” sözlerinin yazılı olduğu bir tişört giyiyor.

Bugün Num Num’lardan birine giderseniz aynı tişörtü çalışan personelin üzerinde de göreceksiniz.

Gürs, Greenpeace Akdeniz’in, Türkiye’deki bilinçsiz balık avlanmasına ve tüketimine dikkat çekmek için başlattığı “Sizin balık kaç cm” kampanyasının en büyük destekçisi.

“Bugün dünya denizlerindeki büyük balıkların yüzde 90’ı, toplam balıkların ise yüzde 60’ı tükenmiş durumda. 40 yıl sonra yani 2050 yılında hiç balık kalmayacak. Oğlum benim yaşıma geldiğinde balık bulamayacak” diyor.

Türkiye’de balıkların giderek azaldığını, bazı nesillerin tümden yok olduğunu nicedir biliyoruz.

BALIKLARIN BOYUNA DİKKAT

“Lüferime dokunma”, “Senin balık kaç cm” gibi kampanyalarla farkındalık durumu artmasına arttı ama yeterli değil.

Çarşıya, pazara çıktığınızda balıkçı tezgâhları yasal boyu 9 cm olması gerekirken 6-7 cm olan hamsi ya da 13 cm olması gerekirken 9 cm’ lik istavritlerle dolu.

Lüferinki ise ayrı acıklı bir vaka.

Zira tezgâhlar, lüfer haline gelmesine izin verilmeden sarıkanat, çinakop ve hatta defne adlarıyla satılan “bebek lüferlerle” dolu.

Büyümelerine izin vermiyoruz.

Mehmet Gürs Türkiye’de 15 yıldır yeme-içme sektöründe.

2007 yılından beri balıkla ilgili kampanyaların içersinde.

Sektörün “balıkların boyunu” pek umursamadığını söylüyor.

Kendisi hiçbir lokantasının mönüsünde yasal boyların dışında avlanmış balıklara yer vermiyor.

Örneğin Mikla’nın mönüsünde lagos, hamsi, istavrit, palamut gibi balıkların dışında balık yok gibi.

Lokantacı olarak zor bir seçimle karşı karşıya ama bir çevreci olarak yüreğinin sesini dinliyor.

BALIK STOKUMUZU BİLEN VAR MI?

Şimdi şu “yasal boy” denen şeye geleceğim.

Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası sorumlusu Banu Dökmecibaşı, balıkların avlanması için “yasal boyun” Tarım Bakanlığı’nın 4 yılda bir yayınladığı su ürünleri tebliğlerinde yer aldığını söylüyor.

Yani yukarıdaki sözü geçen 9 cm, 13 cm gibi balık boyları bakanlığın “2008-2012 Su Ürünleri” tebliğinden.

Ama sıkı durun... Tebliğdeki avlanma boyları bilimsel olarak belirlenmiş değil.

Zira bakanlığın su ürünleriyle ilgili bilimsel bir komitesi yok.

Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde Balıkçılık Bakanlığı’nın olmaması bir yana, balıkçılıkla ilgili karar alacak bilimsel bir yapıdan da yoksunuz.

2050 yılında Türkiye’de, bizden sonraki nesillerin balık yemelerini istiyorsak Tarım Bakanlığı bugünden işe girişmek zorunda.

Bakan Mehdi Eker de ünlü şef Mehmet Gürs’ün “avlanma boyları bilimsel verilere dayansın” ve “Türkiye’nin balık stoku belirlensin” çağrısına kulak vermeli.

 

Kum, çakıl taşı yerine gençlerle ilgileniyorum

 

HEP kadınlar hayallerinin peşinden koşacak değil ya.

Aynı gün içersinde peş peşe konuştuğum iki erkek Mehmet Gürs ile Gama’nın Onursal Başkanı Erol Üçer de tam öyle çıktı.

Genç olanı Gürs “sürdürülebilir çevre” peşinde, daha yaşlı olanı 1928 doğumlu Üçer ise eğitimin.

Türkiye’nin önde gelen müteahhitlik şirketi Gama’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan geçtiğimiz ilkbahar aylarında ayrılmış olan Erol Üçer ile İstanbul’da buluştuk.

Beyoğlu’nda, yandıktan sonra yenilenmesini üstlendiği Olgunlaşma Enstitüsü’nün dünkü açılışı için Ankara’dan gelen Üçer “Hayatım renklendi. Taş, çakıl yerine çocuklarla, gençlerle uğraşıyorum” diyor.

Üzerinde en fazla yoğunlaştığı konu “ara elemanı” yetiştirmek.

Kalifiye ara eleman eğitiminin işsizliğe en önemli çare olacağına inanıyor.

Haklı.

Zira araştırmalar başta inşaat, enerji, otomotiv sanayi sektöründe 1.5 milyon kadar kalifiye ara elemana ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.

 

TIBBI CİHAZ ARA ELEMANI

 

Buna turizmi, sağlığı, denizciliği ve diğer sektörleri de eklerseniz “ara eleman” açığının gerçekten de büyük bir sorun olduğu anlaşılıyor.

Erol Üçer’in GAMA Yönetim Kurulu başkanı iken başlamış olduğu çok sayıda “ara eleman” projeleri var.

Ancak vaktinin çoğunu bu eğitim işine ayırmaya başladığından beri projeler katlanmış.

Anlattıkları arasında bir tanesi çok ilginç.

Ankara Üniversitesi bünyesinde kuracağı “Sağlık Teknolojileri Meslek Yüksekokulu”.

Bu yüksekokula gidecek öğrenciler tıbbi cihazları kullanmayı öğrenecek.

Türkiye ’deki acı gerçeklerden bir tanesi de şu:

Hastanelere milyonlarca liraya alınan tıbbi cihazları kullanabilen pek az kişi var.

Kimi zaman elemansızlıktan kullanılamıyor bile.

Erol Üçer, Suna Kıraç’ın kitabından esinlenerek “ömrümden uzun hayallerim var” diyor.

Bu erkekler şahane.

 

 

 

Gila Benmayor

 

http://www.hurriyet.com.tr/

Ekleme Tarihi
24.12.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız