Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Kasım 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 Dünyanın birçok ülkesinden derlenen haberler, birçok ülkenin tarım ürünlerinde ve gıda da gelişen sorunlar karşısında önlemler aldıklarını gösteriyor.

Gıda enflasyonuyla savaşa yol açan sorunlar sıralamasında küresel ısınmanın yarattığı kuraklık ve sel baskınları, Çin ve Hindistan orta sınıflarının refah artışı nedeniyle daha fazla et-süt tüketmeleri, petrol fiyatlarındaki artışın mısırdan bioetonol, yağlı tohumlardan biodizel üretimini artırması, son dönemlerde yayılan tarımsal hastalıklar ve finans alanında yeterli karlılığı bulamayan spekülatörlerin karlılığı gıda spekülasyonunda aramaları olarak karşımıza çıkıyor. Bu birçok ülkede olduğu gibi bizim de gıdada kendimize yeterliği ilk sıralara alıp, strateji hazırlamamızı zorunlu kılıyor.

Cezayir, Tunus, Mısır'daki ayaklanmalara diktatoryel yönetimler kadar, gıda fiyatlarında artışların da  neden olduğu üzerine yorumlar yapılıyor. Dış haberler servisimizin derlediği gıda enflasyonu karşısında ülkelerin almaya çalıştığı önlemler de "gıda sorununun" bir çok ülkede telaşa neden olduğunu gösteriyor. Dünyadaki tablo enflasyon sepetinde gıda ve alkolsüz içeceklerin yüzde 27 oranında yer aldığı ülkemizde de bu konunun ciddiyetle ele alınması gerektiği ortaya çıkıyor.

Öncelikle dünyada telaş yaratan gıda fiyatları artışındaki nedenler üzerinde duralım, sonra konuyu ülkemize yansıması açısından değerlendirelim:

ÖNCE KURAKLIK VE SEL SORUNU: Küresel ısınma yeni sorunlara yol açıyor. Geçen yıl büyük hububat üreticilerinden Rusya'da bu yıl Çin'de kuraklık yaşanırken, Avustralya'da da sel felaketinin yaşandı. 670 milyon tonluk dünya hububat üretiminin yaklaşık yüzde 25'ini tüketen Çin'in kuraklık nedeniyle talep artırmasına ve dünya dengelerini zorlamasına yol açtı.

ÇİN ve HİNDİSTANIN GELİŞEN ORTA SINIFLARININ TALEBİ: Dünyanın iki dev nüfusa sahip ülkesi orta sınıflarının refahlarını artırarak daha çok süt ve et tüketimine başlamaları, hububat ve mısırın hayvan yemi olarak kullanılması nedeniyle de fiyat artışlarına neden oluyor.

PETROL FİYATINDAKİ YÜKSELİŞ: Petrol fiyatlarındaki yükseliş bioetonol üretiminde kullanılan mısır fiyatlarının, biodizel üretiminde kullanılan yağlı tohum fiyatlarının artmasına neden oluyor. Bunu 2008'de de yaşadık petrol fiyatları artarken yağlı tohum fiyatları paralelinde arttı. 2009'da petrol fiyatları düşünce düşüşe geçti. Şimdi petroldeki artışa paralel fiyatlarda yine artış söz konusu. 

SPEKÜLATÖRLERİN DEVREDE OLMASI: Dünyada faizlerin hızla düşmesi ve kar peşinde koşan spekülatörlerin yeni kar alanları araması, onların emtia ve gıda spekülasyonu yapmaları sonucunu beraberinde getirdi. Bu da dünyada gıda fiyatları artışının bir başka etkeni oldu.

YAYGINLAŞAN HASTALIKLARIN YARATTIĞI REKOLTE DÜŞÜŞÜ: Son yıllarda tarımsal ürünlerin bir çoğunda domateste tuta sineği gibi hastalıkların rekolte düşüşlerine neden olduğuna tanık oluyoruz. Buğdayda, nohutta da benzer rekolte azaltan hastalıklar söz konusu. Bu hastalıkların bir bölümü Latin Amerika'dan İspanya'ya oradan İtalya üzerinden bize ve Asya'ya uzanıyor.

Peki bizde durum ne, yeterliliğimiz ne durumda?

Türkiye hububatta mısır dışında kendine yeterlilik konusunda önemli sorun yaşamıyor. Fakat mercimekte kendine yeterliliği yüzde 50'ler seviyesinde. Sebze meyve de üretim fazlasına sahip. Pirinçte 650 bin ton tüketime karşılık 500 bin ton üretimimiz var. Şimdilik açık ithalatla kapanıyor. Buğday'da 2 milyon ton stok olduğu bu yıl 19-20 milyon ton yeterli üretim beklendiği düşünülüyor. Ancak, dünyadaki gelişmelerin sorun yaratabileceği ve dikkatle izlenmesi öneriliyor. Bunun bir nedeni de Türkiye'nin dünyanın üçüncü un ihracatçısı olması. İhraç yapan firmalar, aynı zamanda buğday  ithalatı yaparak bu ihracatı gerçekleştiriyorlar. O nedenle dünyadaki fiyat artışları onları çok yakından ilgilendiriyor. Yağlı tohumlarda ise ciddi açık olmasına karşın tarımsal desteklerde bu alanda artış yapılmaması hata olarak ortaya çıkıyor. 2.5 milyar dolarlık ithalat yaptığımız bu alanda faturanın yeni dönemde daha da artacağı görülüyor. Dünyada birçok ülke şeker fiyatlarındaki artışa karşı önlemler düşünüyor. Bizim bu konuya da önem vermemiz gerekiyor.

Son dönemlerde dünyada sözünü ettiğim gelişmeler. Gıda konusunda bütün ülkeleri stratejiler oluşturmaya yöneltiyor. Bizim de dünyadaki bu gelişmeleri çok yakından izleyerek, gıdanın her alanında kendimize yeterliliği geliştirici önlemler almamızı, bunun için stratejik planlar hazırlamamızı gerekli kılıyor. Unutmayalım ki, önümüzdeki dönemde su ve gıda en az petrol kadar önemli bir ürün olma özelliğini giderek artıracak.

http://www.dunya.com/kapiyi-calan-sorun-gida-enflasyonuyla-savas-osman-arolat_17_0_yazar.html

Ekleme Tarihi
17.02.2011
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız