İngiliz The Guardian gazetesi geçen yıl, zeytinyağının en iyi adresi olarak Mehmet Murat’ın elektrikçi dükkânını göstermiş, yenmesi gereken 50 şey listesine bu ürünü de dâhil etmişti. Haberi okuyunca Kıbrıslı Murat’a o zeytinyağını Türkiye’de nerede bulabileceğimi sormuştum. Maalesef burada satılmıyordu, İngiliz basınında çıkan övgülerden dolayı elindekiler de tükenmek üzereydi.
Hikâye, Mehmet Murat’ın İspanya’dan hediye gelen bir zeytinyağını eve götürmesiyle başlıyor. Eşiyle beraber tadına baktıklarında gelen yağın çocukluğundan beri yediği yağlarla karşılaştırılamayacak kadar sıradan olduğunu görünce, babasının tavsiyesine uyup zeytinyağı işine giriyor Murat. 2002’de işe babadan kalan ağaçlarla girişiyor, The New York Magazine dört yıl sonra Kıbrıs’taki zeytinlerinden yaptığı yağları İngiltere’nin en iyi yağı seçince işi büyütmeye karar verip Muğla Köyceğiz’de de 45 dönüm arazi alıyor ve ismini Türkiye’de ürettiği yağlarla da duyurmaya devam ediyor.
Organik standartlarda üretilen Chateau Carman isimli zeytinyağı, 2010’da yağan dolulardan fazlasıyla etkilenip rekoltede büyük düşüşler yaşamış. Benim sipariş ettiğim önceki seneden kalmış ve karanlık, serin bir yerde saklanmış bir şişe zeytinyağıysa elime bu hafta ulaştı. The Observer’ın “Hiçbir şeye katmadan, tek başına dahi içebilirsiniz” diye övdüğü, İspanyolların eksper gönderip numuneler aldırarak kendilerininkinden üstünlüğünü anlamaya çalıştığı Carman’ın kokusu hâlâ yerinde; içimiyse gerçekten de anlatıldığı kadar ipeksi ve lezzetli.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=17134502 |