Dış ticaret açığında yıllık bazda Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmaya az kaldı.
TÜİK tarafından dün açıklanan verilere göre, ocak sonunda yıllık ticaret açığı 75.1 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişmiş durumda. Bu rakamı, kimileri çok karşı çıksa da, illa aynı dönem diye geçen yılın ocak ayı sonundaki tabloyla karşılaştırmak pek de anlamlı değil. Bu tür bir kıyaslama, ancak istatistiki açıdan bir anlam ifade edebilir; ekonomik gidişat yönünden anlam taşımaz.
Geçen yılın ocak ayında oluşan son bir yıldaki duruma ilişkin büyüklük, on bir ayı 2009'daki krizin tortusunu taşıyan, yalnızca bir ayı 2010'dan oluşan bir büyüklüktü. Bu yılın ocak ayındaki ise, on bir ayı 2010'a, bir ayı da bu yılın ocak ayına ait bir rakam. Yani 2011'in ocak ayındaki yıllık rakamla 2010'un ocak ayındaki yıllık rakamlar aslında büyük ölçüde 2010 ve 2009'un kıyaslaması gibi. Krizin büyük ölçüde geride kaldığı 2010 ile krizin en yoğun biçimde hissedildiği 2009'u karşılaştırmanın sağlıklı bir kıyaslama olmadığı da ortada. İşte bu yüzden biz 2011'in ocak ayında oluşan yıllık rakamı, aynı dönemler olmasa da rakamsal benzerlik bulunan diğer dönemlerle kıyaslamayı tercih ediyoruz.
Ocak ayında hem ihracat, hem de ithalatta artış yaşanmış ve yıllık bazdaki rakamlar giderek artış göstermiş olsa bile hala 2008'deki rekor düzeylerin çok uzağındayız. Ama ticaret açığında fazla beklemez, şubat sonunda çok büyük olasılıkla Cumhuriyet tarihinin rekorunu görürüz…
Rekorlar 2008'de…
Gerek ihracat, gerekse ithalatta ve dış ticaret açığında yıllık bazdaki rekorlar 2008 yılında kırıldı. İhracat, şimdiye kadar yıllık bazda en yüksek düzeye 136.1 milyar dolarla 2008'in eylül ayında ulaştı.
Yıllık ithalat rekoru da yine 2008'in eylül ayında kırıldı. Söz konusu ay itibariyle yıllık ithalat 211.9 milyar dolar oldu.
Yıllık ticaret açığında rekoru ise 76.1 milyar dolarla 2008 yılının ağustos ayında kırılmış durumda.
Bir yıl sonra, bu kez 2009'un aynı aylarında ihracat 100 milyara, ithalat 136 milyara, açık 36 milyara kadar geriledi.
Ve geldik bu yılın ocak sonundaki rakamlara… Yıllık ihracat ancak 116 milyar dolara yaklaşmış durumda. Yıllık ithalat ise 191 milyarı buldu. Yani dış ticaret açığı 75 milyar dolar düzeyinde. Bir başka ifadeyle şimdiye kadarki rekor düzey olan ağustos 2008'deki 76 milyar doları aşmaya pek bir şey kalmadı. Öyle anlaşılıyor ki, şubat sonunda yıllık dış ticaret açığında yeni bir rekor göreceğiz.
Fren etkisini gösterdi mi?
Yüzer-gezer sıcak para için Türkiye'yi cazip olmaktan çıkarmak için alınan önlemlerle 10 milyar dolar civarında bir paranın çıktığı açıklandı. Sıcak paraya karşı alınan önlemlerle TL bir miktar değer yitirdi yitirmesine ama, geçen yılın ocak ayıyla yapılan kıyaslamada TL euroya karşı hala daha değerli.
2010 yılının ocak ayı ortalamasında 1.4663 olan dolar kuru, bu yıl 1.5538'e çıktı. Geçen yıl ocakta 2.0973 olan euro ortalaması ise bu yıl 2.0738 düzeyinde. Dolar ve euronun farklı değer değişimi göstermesinde paritenin etkisi de var kuşkusuz.
Ama bize yansıyan olumsuz yön, ihracatımızda hala euro bölgesinin önemli bir payının bulunması. Büyük ölçüde bunun da etkisiyle ocaktaki ihracat geçen yıla göre yüzde 22 artarken, ithalattaki artış yüzde 44'ü buldu; ticaret açığındaki artış da yüzde 89'a ulaştı.
Kurdaki bu rakamlar ocak ayı ortalaması. Biliyoruz ki şimdi TL biraz daha değer yitirmiş durumda; dolar 1.60'larda, euro 2.20'lerde salınıyor. Ocak ayı ortalamasına göre oluşan bu fark, ihracat ve ithalat artışı arasındaki makası kapatır mı; doğrusu kimse umutlu değil. Hem artan enerji faturasının yükü de cabası! En azından şubat da bu şekilde geçti. Çok daha dikkatle izlenecek ve önümüzdeki dönemin politikalarının şekillenmesini sağlayacak olan ay, mart…