Karacabey denilince ilk akla gelen soğandır.
Tabi ki soğanın yanında başta domates olmak üzere birçok sebze ve meyve de üretiliyor ilçede. Ama Karacabey soğanı ile anıldı yıllar yılı. Şimdi ise durum değişmeye başladı. Soğan üreticileri her ne kadar ilçeleriyle özdeşleşse de para etmediği için duygusallıkla beraber soğanı da bir kenara bırakıp ceplerine para girecek ürünlerin arayışına girişmişler. Ziraat Odası Başkanı Hasan Karahasanoğlu'nun verdiği bilgiye göre 600-650 bin dekar ekilebilir bunun da 400-450 bini sulanabilir durumda arazisi bulunan Karacabey'de ilçe nüfusunun yüzde 80'i tarımla geçiniyor. Yani 100 bin nüfusu bulunan ilçenin 80 bini tarımdan ekmek yiyor. Karacabey soğandan sonra şekerpancarına oradan da umduğunu bulamayınca mısıra yönelmiş. Ticaret Borsası verilerine göre geçen yıl toplam 124 milyon TL'lik hububat işleminin 95 milyonu mısırdan gerçekleşmiş. Mısır son yıllarda yıldızı parlayan bir ürün olarak duruyor karşımızda. Yanında çeltik ekim alanlarının artması da ilçenin bir başka geçim kaynağını oluşturuyor. Karacabey Ticaret Borsası Başkanı Murat Bertan, "İlçeyi mısırın başkenti yapmak istiyoruz" şeklinde iddialı laflar ediyor. Çiçeği burnunda başkanın heyecanını görünce ilçe adına sevindiğimi belirtmek isterim. Karacabey MKP arasındaki TMO'ya ait binaya da talip Murat Bertan. Burasının silo ve mısır kurutma tesisi olarak kullanılabileceğini ve kendilerinin bunu rahatlıkla işletebileceğini belirtiyor. Bertan, "Bölgemizde mısır, çeltik ve son dönemde ayçiçeği üretimi artıyor. Karacabey'de 1 dönümden 1600 kilo mısır alınıyor. Bir yıl içinde bir numaralı ürün mısır olacak. Biz Mustafakemalpaşa ile ortaklık yaparak iki ilçe arasındaki TMO'nun 40 bin tonluk silolarını kiralamaya talibiz. Burada lisanslı depoculuk yapabiliriz. Her iki ilçe de orada buluşsun" diye de ekliyor.
Karacabey deyip geçmemek lazım. Çünkü Türkiye'nin tarımdan geçinen nüfus yoğunluğu ve verimli arazileri bakımından en zengin bölgelerinden birisi. Ama kimi çevrelerin tarım marım umurunda değil. Onlar için varsa yoksa rant ve daha fazla para. Bu güzelim ilçede taş ve kireç ocakları faaliyet gösteriyor. Ovanın üzerine taş tozu bir un gibi seriliyor. İlçe halkı ve köylerde yaşayan çiftçiler mevcut tesislerle mücadelelerini sürdürürken, bölgede maden arama bahanesi ile ruhsat alarak yeni ocaklar açmaya çalışanlar da işin cabası. Bölgeyi tehdit eden bir başka konu da arazilerdeki imar oranlarının yükseltilmesi. Büyükbaş hayvancılığı teşvik amacıyla ovadaki arazilerde çiftlik yapımı için verilen imar oranları artırıldı. Amacına uygun yapılan çalışmalar için eyvallah ama biz biliyoruz ki bu işin çivisi böyle çıkıyor. Önce çiftlik, ardından villa, son nokta konut imarı. Bölge halkının da korkusu bu.
Ömer Faruk Çiftçi
www.kobiden.com |