Televizyonlarda son zamanlarda en çok izlenen magazin programlarında bitkisel şifa formülleri dağıtılıyor. Öne çıkan birkaç isim neredeyse bütün kanallarda özellikle de gündüz kadın programlarında bilgilerini aktarıyor. Hastalıkların bitkilerle tedavisi veya önlenmesi, doğal ve doğru beslenme gibi birçok konuda her birinin kendine göre farklı formülleri var.
Katıldıkları kanalların telefonları kilitleniyor, internet sitelerini her gün binlerce kişi ziyaret ediyor, kitapları çok satan listelerinin en üst sıralarını işgal ediyor ve satışa sundukları şifa kürleri kapışılıyor. Halk arasında doğal ve organik beslenme akımının giderek yayılması ve sentetik ilaçlar yerine bitkilerle doğal tedavi yollarının aranması, bu kişilere ilgiyi daha da artırıyor. Ancak tedavi önerilerinin hastayı bire bir tanımadan sadece hastalığa neyin iyi geleceğini söyleyerek, ekranlardan verilmesi tıp doktorları tarafından eleştiriliyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz, ekranlardan şifa reçeteleri verilmesini doğru bulmuyor. Prof. Dr. Erkan Topuz, Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve RTÜK'ün olaya müdahale etmesini istiyor. Programlarda halk sağlığıyla oynandığını iddia eden Topuz, "Halkımız bu kişileri ciddiye alarak bazı şeyler yapıyor. Gelişigüzel bilgilerle hastaların zamanını kaybettirmiş oluyorlar. Onkoloji ile yüzde 95 iyi olabileceği bir kanser türü olan kişi, bitkilerle tedavi olacağım diye hastaneye gitmiyor. Boşu boşuna ölüyor. Herkes bitki ile ilgili yazı yazıyor, konuşuyor. Bunların kontrol altında olması lazım. Kontrolsüz olması çok ciddi zararlar getiriyor." diyor. Kendisi de zaman zaman ekranlardan özellikle kanserojen maddelere karşı uyarılarda bulunan Topuz, programlardan sonra hastaların, doktorlara beslenme ile ilgili soru sorma oranlarının arttığını tespit etmiş. 4 sene önce Onkoloji Enstitüsü'nde yapılan istatistiki çalışmada hastaların doktorlara beslenme konusunu yüzde 5 oranında sorduğu görülmüş.
Prof. Dr. Topuz'un geçen sene yoğun olarak katıldığı TV programlarından sonra yapılan yeni araştırma bu oranın yüzde 50'ye çıktığını göstermiş. Prof. Dr. Topuz'a göre, halkın yüzde 70'i zararlı olduğunu söylediği ürünleri almaktan vazgeçti. Yüzde 40 oranında beslenme düzeni değiştirildi. Bu tespitler ile branşını çok iyi bilen, ihtisasını yapmış klinik deneyimleri olan doktorların düzenli olarak program yapmalarının faydalı olduğunu anladıklarını ifade eden Prof. Dr. Erkan Topuz şöyle konuşuyor: "Bitkisel tıbbı reddetmiyorum. Tesirleri bilimsel olarak ispatlanan bitkiler, kanserden korunmak için tedavi sırasında ve sonrasında yardımcı olarak zaten öneriliyor. Ama bunlar tek başına kanseri tedavi etmiyor. Ana tedavide cerrahi müdahale, kemoterapi ve radyoterapi yapılması gerekiyor. Örneğin, ceviz beyin tümörlerine iyi gelir deniyor. Ceviz faydalıdır, immün sistemini güçlendirir, omega 3 bakımından, selenyumdan zengindir ama beyin tümörünü tedavi etmez. Kemoterapi alan hastaya greyfurt verirsen tedaviyi bloke eder, hastayı zehirler. Bunları işletmeciler, kimyacılar bilmez. İspat edilmiş tamamlayıcı tıbba karşı değilim. Bunun içinde meditasyon, dua, şarkı, gülmek, dans etmek, bitkiler gibi her şey var. Biz zaten hastaya bunları anlatıyoruz. Hangi bitkinin, nerede, ne kadar faydalı olduğunu, miktarlarını doktor olmayan bilemez."
Prof. Dr. Erkan Topuz, bir de özeleştiri yaparak, tıp doktorlarının halkı yeterince bilgilendirmediği için insanların daha kolay ulaşılan başka kaynaklara yönlendiğini söylüyor. Topuz, "Türkiye'de 150 kadar medikal onkolog var. Bu, çok yetersiz bir rakam. En az 2 bin olması lazım. Mevcut uzmanlar hasta yoğunluğundan diyeti ikinci planda tutmak zorunda kalıyor. Vakti yok çünkü." diye konuşuyor.
Şemsinur Özdemir
kaynak: zaman |