Genleriniz diyabet, yüksek tansiyon, osteoporoz gibi hastalıklara hatta kansere yatkın olabilir. Ancak bu durum mutlaka hasta olacağınız anlamına gelmez.
Genetik uzmanı Dr. Nurhayat Gül'e göre doğru beslenerek genetik yatkınlığımız olan birçok hastalığı önleyebilirsiniz.
KANSER, diyabet, yüksek tansiyon... Aslında bu hastalıkların hepsi genetik haritamızda kodlu... Kimimizin genleri kansere kimimizinki şekere, diyabete ya da osteoporoza daha yatkın. Doğru beslenmeyle bu yatkınlığı baskılamak yani bir anlamda aza indirmek mümkün. Ancak bunun için önce genlerimizin hangi hastalığa yatkın olduğunu bilmemiz gerek. İşte tam bu noktada bilim adamlarının 21'inci yüzyılda sağlık alanında kurtarıcı olacağını iddia ettiği nutrigenetik tıp yani beslenme genetiği devreye giriyor. Besinler ve genler arasındaki ilişkiyi inceleyen nutrigenetik tıbbın kişilere özel olarak uygulanmasına ise nutrigenomik yani genetik beslenme deniyor.
Nutrigenomik için DNA testiyle kişinin gen haritası çıkarılıyor, ardından genetik yatkınlığınıza göre bir beslenme planı oluşturuluyor. Örneğin test sonucunda genleriniz diyabete yatkınsa sizin için şekerli gıdalardan uzak, sebze ve bakliyat ağırlıklı bir beslenme planı oluşturuluyor. Böylece hem hastalık riskiniz aza indirgeniyor hem de ihtiyacınıza göre yani sağlıklı beslendiğiniz için zayıflamanız kolaylaşıyor.
Nutrigenomik ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde yaygın ama Türkiye'de yeni yeni gelişmeye başladı. Bu alandaki uzman doktorlardan biri de Dr. Nurhayat Gül. Yeditepe Üniversitesi Biyomühendislik ve Genetik Bölümü’nde Moleküler Genetik alanında uzmanlaşan Gül, beslenme ve genler arasındaki ilişkiyi inceliyor. Çoğumuz zayıflamak istediğimiz zaman sağlıklı beslenmeye yöneliyoruz. Oysa Gül'e göre sadece zayıflamak için değil sağlıklı yaşamak ve hastalıklardan korunmak için de doğru beslenmemiz gerekiyor. Çünkü yanlış beslenme vücudumuzda hastalığa neden olan pek çok geni aktif hale getirebilir. Genlerinize uygun gıdalar tüketmediğiniz için diyabet ya da yüksek tansiyon hastası hatta kanser bile olabilirsiniz.
Kalori hesabına son
Pek çok insan günlük beslenme planında kalori hesabı yapar. Ancak nutrigenomik bilimine göre kalori hesabı yerine yediklerimizin besin değerini bilmek daha önemli. Geleneksel beslenme yöntemimizde çoğunlukla makro besinlerle yani protein, karbonhidrat ve yağlar açısından zengin gıdalarla beslendiğimizi hatırlatan Gül, nutrigenomik'in mikro besinlere önem verdiğini anlatıyor: "Mikro besinler antioksidanlar, vitaminler, fitokimyasallar ve mineraller yönünden zengin gıdalardan oluşur. Vücudumuzda hastalık taşıyan genleri bastırmak için en çok ıspanak, marul, roka, tere, maydanoz, yeşil soğan gibi sebzeler tüketilmeye özen gösterilmeli. Bakliyatlar, tahıllar ve kuruyemişler de önemli. Esmer çavdar ekmeği tüketilmeli. Milletçe laktoz intoleransımız yoğun olduğu için kalsiyumu sütten değil yoğurttan almalıyız. Kansere yatkınlığınız varsa antioksidan yönünden zengin beslenmelisiniz."
Tükürük örneği yeterli
GEN haritası nasıl çıkarılıyor? Dr. Nurhayat Gül, DNA analizi için biraz tükürüğün yeterli olduğunu söylüyor: "Tükürük örneği sayesinde genetik miras olarak taşınan hastalıklar hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Gen haritanızda hangi hastalığa daha yatkınsanız o hastalığın oluşmasını baskılayan besinler açısından zengin beslenmeniz gerekiyor. Bu da kişiye özel beslenme sistemini beraberinde getiriyor. Kısacası genetik şifrenizi çözerek sizin için hangi yiyeceklerin iyi ya da kötü olduğuna karar verebiliyoruz. Birçoğumuz besinlerin kalorisini önemseriz, oysa kalori yerine besin değerini bilmeliyiz. Çünkü doğru ve yeterli beslenmezsek kansere, kalp hastalıklarına, diyabete karşı savaşı kazanamayız.”
Her gün bir kilo sebze
DR. Nurhayat Gül nutrigenomik alanında araştırma yaparken insanların doğru sanarak pek çok yanlış yaptığını fark etmiş: "Örneğin sebzeleri ve yeşillikleri bıçakla doğramamanız, mümkünse elinizle büyük halde bölmeniz gerektiği söylenir. Oysa sebzeleri ne kadar çok öğütürseniz o kadar kolay emilir. Böylece vücut yararını daha çabuk görür. O yüzden sebzeleri küçük küçük doğramalısınız hatta blendırdan geçirerek de tüketebilirsiniz. Yağı kuruyemiş, avokado ya da zeytinden alabilirsiniz. Tuzu ise unutun! Pek çok uzman 'Az az, sık sık yiyin' der. Bu da yanlış. Hiç ara öğün tüketmemeli, vücuda sindirim için zaman tanımalısınız. Sabahları aç değilseniz kahvaltı yapmanıza da gerek yok. Acıktıkça yemeli, doyunca bırakmalısınız. Ama her gün mutlaka bir kilo sebze, farklı renklerden yarım kilo meyve, doyacağınız kadar bakliyat ve tam tahıllı gıdalar tüketmelisiniz.