Büyük bir hızla ve maalesef genellikle bilinçsiz bir çizgide büyüyen gıda sektörü, medyanın yanlış yönlendirmeleri, okullardaki yanlış beslenme stratejileri vb. çocuklarımızı tehdit ediyor.
Çocuklarda abur cubur tüketimi nasıl önlenir?
Fastfood restorantların ve gıda şirketlerinin çocukların dikkatlerini çekmek için hiç durmadan ürettikleri çizgi film karakterleri ve Oyuncaklar arasında çocukların doğru tercihler yapması zaten beklenemez.
Medya çocukların en temel bilgi edinme kaynaklarındandır. Doğruyanlış bilgi bombardımanına tutulduğumuz günümüzde iyi ile kötüyü ayırt edecek bir bilgi birikimine ihtiyaç duyarız. Bunun için muhakeme yetisi tam gelişmemiş çocuklar tehdit altında olabilir, yanlış alışkanlıklar edinebilir. Çünkü onlar hangi besinlerin onlar için uygun ve hangilerinin uygun olmadığını bilemeyeceklerinden tercihleri hoşlarına giden karakterler veya Oyuncaklara göre olacaktır.
Reklamlar, televizyon şovları, filmler, kutlamalar, spor programları vb. programların çocukların besin seçimleri üzerinde büyük etkisi olabilmektedir. Bu yüzden çocukların yaş grubuna yönelik programları izlemeleri gerekmektedir, İşte bu nedenlerle oldukça kararlı olmalı ve bu gibi durumlarda çocukların bitmek bilmeyen isteklerine karşı koymayı -onların iyiliği için yaptığımızı aklımızdan çıkarmadan-başarabilmeliyiz.
Neler Yapabiliriz?
Peki durmadan abur cubur yemek isteyen, bu yönde istekleri hiç bitmeyen, reklamlarda gördüğü her şeyi isteyen, fastfood restoranlara gitmek için yolda sürekli kolunuzu çekiştiren, ısrarcı ve kural tanımaz çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz? Bu durumda, sürekli bir şeyler isteyen çocuğu yatıştırabilmek için yiyecekleri bir pazarlık aracı olarak ya da anlaşmazlıklarda rüşvet olarak kullanmamamız gerekir. Ayrıca anne ve babalar olarak bazı durumlarda çocuğumuzu mutlu etmek için onu ödüllendirme yöntemi olarak yiyecekleri kullanmamalıyız.
Bunun sonucu olarak çocuklarımız ihtiyaç duydukları besinler yerine her zaman için veya sıklıkla fazla miktarda şeker içeren besinleri, kolalı içecekleri, hamur işi veya bol miktarda çikolata, cips türünde yiyecekleri tercih ederler.
Bunlar gibi yararı olmayan besinleri ödül olarak verdiğimizde, sağlıklı tercihler sunulduğunda kendilerini cezalandırılıyor gibi hissetmeye başlayabilirler. Bu nedenlerle öncelikle çocuklarımızı besinlerle ödüllendirmeye ya da besinleri bir rüşvet olarak kullanmaya son vermeliyiz ki daha en başından hataya düşmeyelim.
Bu konuda alabileceğiniz bir diğer önemli önlem ise çocuğun bakımından sorumlu kişiye de durumun ciddiyeti konusunda vereceğimiz eğitim olabilir. Aksi halde anne babalar olarak tüm çabalarımız boşa çıkabilir.
Küçük çocuklarda yeme sorunları büyük ölçüde psikolojik nedenlerle ortaya çıkar. Çünkü beslenme bu dönemde, çocuk ve ailesi arasındaki duygu alışverişini belirtmenin en iyi yoludur. Bazı çocuklar dikkat çekmek için beslenmeyi reddedebilirler. Bu durumda yemekten önce çocuğun hoşlanacağı bir şeyler yapmak, örneğin Oyun oynamak yararlı olabilir. Çocuk tarafından yiyeceğin reddedilmesi, annebabaya karşı kullanılan güçlü bir silahtır. Yemeği reddeden çocuk daha sonra abur cubura başvurmakta çok geç kalmayacaktır.
Onlara Nasıl İyi Bir Model Olabiliriz?
Çocuklar anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle çocuklara iyi bir model olmak için anne baba ve çocuğun bakımından sorumlu diğer kişilerin olumlu yeme davranışı içinde olmaları gerekir. Tüm aile bireylerinin bir arada sofrada oturarak beslenmesi de alışkanlık haline getirilmelidir. Gazlı içeceklerin zararını, içilmemesi gerektiğini savunan bir ebeveynin gazlı içecek tüketmesi, savunduğu gerçeği çocuğuna uygulatma adına doğru bir yol değildir.
Şekerli ve gazlı içecekler yerine su, ayran, süt tercih edilmeli.
Grup halinde, yaşıtlarıyla yemek yemek ya da arkadaşlarının evinde, restoranda, piknikte yemek, çocuklarda, özellikle seçici çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcı olur.
Yemek ceza veya pazarlık aracı olmamalıdır. Yemeğin gelişimi için önemli olduğu çocuğa anlatılmalıdır.
Oyun oynarken, televizyon izlerken beslenmek çocuğun farkında olmadan fazla besin tüketmesine ya da iştahsız çocuklarda doygunluk hissinin çabuk oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle televizyon ve bilgisayar başında geçirilen süre kısıtlanmalıdır.
Uzun süren açlık sonrası kan şekeri seviyelerinin düşmesine bağlı olarak çocukların daha çok şeker içeriği yüksek olan besinlere yönelmesini önlemek için ana öğün aralarına ara öğünler ilave edilmesi doğru olacaktır. Ara öğünlerinde kurabiye, çikolata, kek yerine süt, ayran, meyve veya meyveli yoğurt gibi besinleri tüketmesine özen gösterilmelidir.
Çocuklara örnek olan öğretmenlerin de beslenme konusunda bilgili olması, doğru örnek olması gerekir. Okul saatlerinde karşılanacak olan öğünlerin doğru besinlerden seçilmesi, hijyenik olması, taze sebze ve meyvelerden oluşan ara öğünlerin eklenmesi en temel önerilerdendir.
Eve mümkün olduğunca abur cubur niteliğinde besinleri almayın ve çocuğunuzun yanında bu tür besinler tüketmeyin.
Çocuklarınızı reklamlar hakkında ve kullanılan satış stratejileri hakkında eğitmeye başlayın. Yaşı küçük olsa bile sizin karşıt görüşlerinizi örnek alacaktır.
Çocuklarınıza besinler ve sağlıklı beslenme konusunda eğitimler vermeye çalışın. Bu konuda zorlanıyorsanız bilginizi arttırmak için bir diyetisyenden yardım alın.
Yaşıtların özellikle de 10 yaşa kadar çocukların birbirine etkileri çok fazladır. Bu yaş grubu birbirlerine kendilerini kabul ettirip sevdirmek isterken aynı zamanda birbirlerini taklit etmektedirler.
Özellikle yedikleri besinler konusunda hepsi aynı şeyleri tüketmek isterler. Bu anlamda ailelerin çocuklarını takip etmeleri, gelişen davranışları zamanında tespit edip doğru yönde değiştirmeleri çok önemlidir.