Biz büyük �ehir insanlar�, domatesin bir kokusu oldu�unu ancak Bal�kesir gibi �ehirlere tren insan� olarak geldi�imizde hat�rl�yoruz. “Aaa domates domates gibi kokuyor” diyoruz �a�k�nl�kla. Önceki gün ö�le yeme�ini yedi�imiz Ayval�k �ehir Kulübü’nde ya da ak�am güne�in bat���n� izlerken inan�lmaz tatlara kavu�tu�umuz Cunda’da oldu�u gibi... O domatesler, rokalar, Ege otlar�, elbette bölgenin en büyük zenginli�i zeytinya�� ile birle�ince daha da ba�kala��yor.
Zeytin ve zeytinya�� bu bölgenin en büyük gurur kayna��. Ancak hak etti�i yerde mi, oras� meçhul.
Varl�k içinde yokluk
Türkiye’de yakla��k 159 milyon zeytin a�ac� var. Bunlar�n yüzde 73’ü meyve veriyor ve hasad� yap�labiliyor. 2009-2010 zeytinya�� rekoltesi 147 bin ton; bu y�l yüzde 10 art�� bekleniyor. Ne güzel de�il mi?
Pek de�il. Zeytinya�l�lar�m�zla o kadar övünürüz, ama ki�i ba�� y�ll�k ne kadar zeytinya�� tüketti�imizi biliyor musunuz? Hepi topu 1,5 litre! Bu oran Avrupa Birli�i ülkelerinde 17 litreye kadar ç�k�yor.
Türkiye’de zeytin a�ac� dikimi son be� y�lda devlet destekleriyle 90 milyondan 160 milyona ç�kar�lm��, yeni dikimlerin mahsül vermesiyle zeytinya�� üretiminin 250 bin tonlara ula�mas� bekleniyor, ya sonra? Öyle görünüyor ki Türkiye bu y�l da ancak 90 bin ton üretimini iç piyasaya gönderecek, onlar�n da ancak yar�s� ambalajlan�p perakendede tüketilecek. Kalan yar�s� kay�td���nda kalacak.
Övündü�ümüz tatlar� dünyayla hak etti�imiz �ekilde payla�abilmemiz için destek �art. Dünya zeytinya�� üretiminin yüzde 75’ini gerçekle�tiren �spanya, �talya, Yunanistan, Fransa gibi AB ülkelerine bakal�m. Destekleme primi, litre ba��na 1.2 ?. Bizde ise 30 kuru�. Türkiye’nin ihracat oran� bu yüzden yüzde 4’lerde seyrediyor. Üreticiler süreklili�i olan, öngörülebilir, daha rekabetçi bir prim sistemine ihtiyaç duyuyor.
Alt�n bitince ne olacak?
Tabii kay�td���n�n önüne geçilmesi, zeytinya��n�n iç piyasada daha iyi tan�t�l�p benimsetilmesi, daha fazla markala�ma ve bu markal� ürünlerin ihracattaki pay�n�n art�r�lmas� da olmas� gerekenler aras�nda... Yani devlete oldu�u kadar, üreticiye, sanayiciye, ihracatç�lara da ciddi görevler dü�üyor.
Bir de son y�llarda Kaz Da�lar�’nda siyanürle alt�n ç�karma giri�imleri üretici, sanayici ve ihracatç�y� tedirgin ediyor. Bu nedenle, dünyan�n en kaliteli zeytinya��n�n üretildi�i Körfez bölgesinde sorulan “Alt�n zeytinden de�erli mi?” sorusunun cevab�n�n do�ru verilmesi gerekiyor. Alt�n, rezervleri önünde sonunda tükenen bir maden. Zeytinin ömrü ise ebediyete kadar. Özellikle siyanürle aranan alt�n, bu topraklardaki zeytin zenginli�ini de öldürüyor. Halbuki o da alt�ndan da de�erli.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17962656.asp?gid=381
|