Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Kasım 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Pankobirlik Dergisi

PANKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk Başyazısı


Seçimin Tarımı ve Tarımın Beklentisi
 
Haziran ayında Türkiye bir demokrasi sınavından daha geçti ve bu seçimden de
1950’den beri her seçimde olduğu gibi milletimiz demokratik olgunluğunu ve rüştünü
ıspat ederek çıktı.
 
Demokrasilerde siyasetin tartıya çıktığı ve milletin kendi kaderine
kendi oyuyla hükmettiği, çağdaş demokrasilerin şöleni olan seçim dönemlerinde
siyasetle millet, milletle siyaset hemhal olur. Milletle siyasetin bütünleştiği bu
dönemlerde, hem geçmişin muhasebesi birlikte yapılır hem de milletin arzu ve
beklentileri çerçevesinde daha iyi bir gelecek birlikte planlanır. Milletin seçim
dönemlerinde sergilediği tavır, tazelenen iradesi ve tercihleri ise siyasetin tek yol
göstericisi, yegâne kılavuzudur. Seçimler milletin tercihlerinin sorgulandığı bir
sürecin başlangıcı değildir. Seçimler siyasetçilerin milletin sesine ne kadar kulak
verdiklerinin, milletin kullandığı dili ne kadar kullanabildiklerinin, milletin gündemi ile
kendi gündemleri arasında ne kadar paralellik kurabildiklerinin, milletin beklentilerine
programlarında ne kadar yer verdiklerinin millet eliyle karara bağlandığı bir süreçtir.
Seçimleri önde bitirenler kadar hizmet yarışında geride kalanlar için de seçimlerden
sonraki süreç yeni bir hizmet döneminin başlangıcıdır.
 
Her seçim ayından sonra siyaset tecrübelileriyle birlikte hizmet yarışına dâhil
olan dinamik yeni yüzleri, milletten aldığı taze güç ve millet huzurunda taahhüt
ettikleriyle yeni bir hizmet dönemine kondisyonu ve nefesi güçlü olarak başlar.
Milletin seçimlerden sonra siyasetten beklentisi ise seçim meydanlarında verilen
taahhütlerin hayata geçirilmesidir. Millet bu çerçevede iktidar muhalefet ayrımı
yapmaz. Verilen söz sözdür ve siyasetçinin görevi verdiği sözün suya yazılmış yazı
olmadığını ıspatlamasıdır. Millet seçimde kullandığı oyun takipçisidir ve milletin gözü
siyasetin üzerindedir. Milletin iktidar görevini verdiği siyasetçiden de muhalefette
görevlendirdiği siyasetçiden de hatta kendi sinesinde muhafaza ederek Meclis dışında
bıraktığı siyasetçiden de beklediği erdem, meydanlarda kurdukları cümleler farklı olsa
da aynı şeyleri söyledikleri hususlarda, asgari müştereklerinde birleştikleri konularda
iktidarı ile muhalefeti ile uzlaşma ve mutabakat sağlayabilmeleridir.
 
Bu seçim döneminde siyasetin tartışmalı alanları vardı. Siyasetin ortak bir dil
kuramadığı konular oldu. O konularda hakemliği milletimiz yaptı. Ancak hepimiz
şahitlik ettik, hepimiz seçim beyannamelerinde gördük; siyaseten birbirine çok uzak
olan partilerimizin bile ortak paydaları, birleştikleri hususlar ve kullandıkları ortak
bir dil var. Sosyal devlet anlayışında var, demokrasimizin geliştirilmesi konusunda
 
var, ekonomide var, gençlerimizin daha nitelikli yetişmesi ve daha müreffeh, dünya
milletler ailesi içinde itibarı daha güçlü bir Türkiye’nin inşası konusunda tercih ettikleri
yol ve yöntemler farklı olsa da partilerimiz arasında bir mutabakat var.
 
Siyasetin en büyük mutabakatı sağladığı konu ise ülkemizin dörtte birinin içinde
yer aldığı ve ekonomik faaliyetini sürdürdüğü bizim sektörümüz, tarım sektörüdür.
Milletin huzurunda ve milletin şahitliğinde hemen hemen her parti ve her siyasetçi
tercih ettiği kelimeler farklı olsa da, kurduğu cümleler birbirine benzemese de aynı
şeyi söylemiş, bu seçim döneminde hiçbir dönemde olmadığı kadar tarım sektörünün
geleceği ve o parlak gelecek için yapılacaklar konusunda bir uzlaşma ve mutabakat
sağlamıştır. Tarım bu dönemin en çok gündem teşkil eden konularından biridir ve her
partiye göre zarf farklı olsa da mazruf aynıdır.
 
Tarımsal milli gelirin 23,7 milyar dolardan sekiz buçuk yılda 61,8 milyar
dolara yükselen seyrini 2023 yılında 150 milyar dolara taşıma hedefi seçim
beyannamelerinden sektöre yansıyan umut ışığıdır. Dünyada tarım ekonomileri içinde
ülke tarımını beşinci sıraya yükseltmek de seçim beyannamelerinde yer alan iddialı
hedeflerden biridir.
 
“Toplam 8,5 milyon hektarlık sulanabilir alanın tamamı 2023 yılına kadar sulamaya
açılacaktır” ifadesi ile “tarımsal altyapı yatırımlarını hızla tamamlayacağız”
ifadesi arasında fark yoktur. “…dünya fiyatlarında yaşanacak dalgalanmalardan
üreticilerimizin olumsuz etkilenmemesi için çiftçilerimizin kullandığı tarımsal girdilerde
destekler artarak devam edecektir” demekle “tarımsal üretimde kullanılan tohum,
gübre, mazot, tarım ilacı, elektrik gibi girdilerin yüksek maliyetini aşağı çekeceğiz”
demek arasında, ya da “küçük çiftçilerin aldıkları mazot, gübre, ilaç, tohum ve
fideden ÖTV ve KDV alınmayacak. … tarımsal girdiler üzerindeki ÖTV ve KDV
düşürülecek” taahhütleri arasında fark yoktur. Yara aynı yaradır, hastalık aynı
 
hastalıktır; teşhis ise hepsinde doğrudur ve tedavi farklı cümle ve kelimelerle ifade
edilmektedir.
 
“Çiftçimizin ürününün yerinde değerlendirilmesi ve katma değerinin arttırılarak
gelirinin yükseltilmesi amacıyla kurulan tarımsal sanayi tesislerine %50 hibe ödenerek
3.000’in üzerinde KOBİ faaliyete başladı. 2011-2015 döneminde 3.000 yeni tarımsal
tesis daha açılacaktır” taahhüdü de, “sözleşmeli üretim modeli ile çiftçilerimizin
ürünlerinin gerçek değeri”ne kavuşturulması taahhüdü de, “üretileni işleyecek
sanayi tesislerini hammaddeye yakın yerlerde oluşturacağız. Tarıma dayalı sanayileri
geliştirecek, Küçük Ölçekli Tarımsal Sanayi Siteleri, Organize Tarım Bölgeleri ve
Organize Tarımsal Sanayi Bölgeleri kuracağız” taahhüdü de aynı şeyi söylemektedir:
 
Tarım sanayi entegrasyonu ile oluşacak katma değerden üreticinin daha fazla pay
almasını sağlamak. Yani hedef ortaktır ve o hedef sanayileşmedir.
 
“Hayvancılık yatırımlarına imkan tanıyacak … düzenlemeler gerçekleştirilecektir” sözü
ile “hayvancılık projelerini destekleyeceğiz”, “…. besi hayvancılığı desteklenecek.
Hayvancılığı geliştirmek amacıyla bütçeden yapılacak destek ödemeleri arttırılacak”
 
sözleri aynı kapıya çıkan sözlerdir.
 
“Genetik kaynaklarımızı biyoteknoloji ile bütünleştirilerek ülkemizin bölgesinde lider
bir tarımsal teknoloji transfer merkezi haline getirilmesi hedefimizdir” ifadeleri ile
“Tohum Üretim ve Genetik Araştırmalar Merkezi Kurulacak. Bitki ve hayvan varlığını
korumak için gen Bankası etkin hale getirilecek” veya “tarım teknolojilerinde dışa
bağımlı olmaktan kurtulmak için özel tarım tekno-merkezleri kurulacak” ifadeleri aynı
 
meramın ve ihtiyacın değişik cümlelerle ifadesinden başka bir şey değildir.
 
Bu ortak beyan ve taahhütleri uzatabiliriz. Hepsinde hedef aynıdır, tamamlanmış
bir altyapı, daha çok destek, daha çok üretim ve o artan üretimin ekonomik
değerini arttıracak tesis ve pazarlama kabiliyetlerinin geliştirilmesi, bilim tarım
entegrasyonunun tamamlanması. Bunlar ve bunlar gibi sektörün duymak istediği pek
çok söz seçim meydanlarında verildi, partilerin seçim beyannamelerinde yer aldı. O
ortak taahhütlerde yer alan bir husus ise bir kooperatif kuruluşu olarak bizi doğrudan
ilgilendiriyor. Kooperatifleri ve üretici birliklerini önümüzdeki dönem için önemli bir
tarım politikası uygulayıcısı kabul eden siyaset kurumu farklı cümlelerle de olsa şunu
diyor;
 
“Önümüzdeki dönemde üretici birlikleri ve diğer çiftçi kuruluşlarının daha etkin
çalışmasını sağlayacağız. Böylece, çiftçilerimizin ürünlerinin pazarlanmasında ve
tarımsal destekleme işlemlerinin yürütülmesinde etkin rol alarak ihtisaslaşmaları
sağlanacaktır.”
 
“Örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal altyapıyı oluşturacağız.”
 
“Üretici Birlikleri etkin hale getirilecek. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri, pazarlama
konusunda aktif olarak faaliyet gösterecek.”
 
“Kooperatifleşme esas alınacak, … tarım ürünleri piyasalarının düzenlenmesinde etkin
olabilmeleri için tedbirler alınarak, …. tarımsal kalkınmada, kooperatiflere belirleyici
düzeyde rol biçilecektir.”
 
Bu ifadeler ve bu yazı çerçevesinde bazılarına değinebildiğimiz sektöre yönelik
sözler bize göre tersinden de düzünden de aynıdır. Okunan yere, bakış açısına, taraf
olunan siyasete göre de değişmemektedir. Ve aynı meramı anlatmakta, aynı mesajı
vermekte, aynı vaatte bulunmakta ve siyaset tarım sektörü için taahhüt ortaklığında
 
buluşmakta, tarımın geleceği ile ülke geleceğini birleştirmektedir. Biz tarım sektörü
için siyasetin beyan ortaklığı yaptığı o ahdin altına seçim döneminde ve mührümüz
olan oylarımızla sandıkta oy birliği ile imza attık. Hangi partiye verilmiş olursa olsun
çiftçi oyları aynı ortak sözler için verilmiştir. Şimdi siyasetten beklentimiz ortaklık
tesis ettiği ahdine sadık kalmasıdır. Bu beklentimiz iktidar ile sınırlı değildir. O ahdin
altında sadece seçim yarışında önde çıkanların imzası yoktur, o ahdin altında siyaset
sahnesinde yer alan, milletin huzuruna çıkan tüm siyasetçilerin imzası vardır. Bizim
siyasetten beklentimiz meydanlarda sergilenen uzlaşmanın Meclis Salonunda da
tezahür etmesidir.
 
Tarım, seçim meydanlarında siyasete bir ortak dil kullanma imkânı sunmuştur.
Meydanlarda siyasetin ender müştereklerinden biri tarım olmuştur. Şimdi bu
müşterek tavrı meclis çatısı altına taşımanın tam zamanıdır. Şimdi sıra, tarımın ülke
geleceği açısından önemini deklare etmiş siyasetin bu ortak paydada buluşarak
meclis çatısı altında oy birliğini tesis etmesindedir.
 
Recep KONUK

PANKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı

Ekleme Tarihi
21.07.2011
Ekleyen Kişi
şahin yaylacı

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız