Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Kasım 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 
Orfoz nesli tehlikede

Orfoz Akdeniz'de oldukça bol olduğu düşünülen bir tür iken, aşırı avlanma, zıpkınla balık avcılığı, yasa dışı avcılık ve çevre kirliliği nedeniyle tüm Akdeniz genelinde nesli tehlike altına girdi
 
Orfoz (Epinephelus marginatus) tüm denizlerde ekonomik olarak değerli kabul edilen balık türüdür. Kayalık alanların besin zincirinde en üst avcı konumunda olan Epinephelus türleri büyük gövdeleri, uzun yaşam döngüleri ve geç üreme olgunluğuna erişmeleri nedeniyle, tüm dünya denizlerinde risk altında bulunmaktadır. 
 
Bunun yanısıra üreme zamanlarında belirli alanlarda toplanmaları nedeniyle balıkçılar için kolay hedef haline gelmektedir. 
Atlantik Okyanusu’nun batısında Brezilya, Arjantin kıyıları, Doğu Atlantik’te İngiliz Adaları’ndan Güney Afrika kıyılarına, Batı Hint Okyanusu’nda Mozambik ve Madagaskar kıyılarına kadar geniş bir alanda yayılım gösteren orfoz tüm Akdeniz genelinde yaygın bir şekilde görülen en popüler Epinephelus türüdür. 
 
Akdeniz’de yoğun olarak yaşadığı bölgeler Tunus'tan Senegal'e kadar olan kuzey ve kuzeybatı Afrika kıyılarıdır. Ülkemiz sularında Ege ve Akdeniz kıyılarında, çok nadir olarak da Marmara Denizi’nde rastlanır. Genellikle tek başlarına yaşayan ve teritoryal bir tür olan orfoz, saklanabileceği korunaklı kayalık alanları tercih eder. Boyu 150cm’ye, ağırlığı 60 kg’a erişebilir. 50 yıl yaşayabildikleri tespit edilmiştir. 
 
HAYATI TEHLİKEDE 
 
Öte yandan kıyı bölgelerindeki turizm faaliyetlerinde ve buna bağlı olarak da kentleşmede görülen artış, hem kara, hem de deniz ekosistemini olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün Akdeniz'de yaşayan birçok canlı türünün popülasyonları giderek artan insan aktivitelerinin getirdiği baskı sonucunda oldukça azalmış ve bunların birçoğu da uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmıştır. Akdeniz'in batısıyla kıyaslandığında nispeten bozulmamış durumda olan kıyılarımız, gerek barındırdığı bazı ender türlerinin bolluğu, gerekse Süveyş Kanalı vasıtasıyla Akdeniz'e geçen İndo-Pasifik kökenli türler bakımından, Akdeniz ekosistemi içerisinde büyük öneme sahiptir. 
 
Balıkçılık faaliyetlerinin kontrolsüz sürdürüldüğü bölgede tekne ve dalış turizminin de çok faal olması, koruma altındaki canlı türlerinin popülasyonlarının yanısıra, bu türler için gerekli olan habitat üzerinde de tahribata yol açmaktadır. 
 
Ekonomik değeri olan ancak koruma altına alınması gereken balık türleri için genellikle uygulanan koruma stratejisi çiftleşme mevsiminde getirilen zaman sınırlaması ve yavruların avlanmasını engellemek için getirilen boy sınırlaması olmaktadır. Bazı durumlarda türün belirli av araçlarıyla avlanması da yasaklanmaktadır. Popülasyonları hızla azalan Epinepehlinae üyelerini korumak için bu türlerin de avcılığına sınırlamalar getirilmesi gerekir. Bu türlerin olta ile avcılığına yasak getirmek bu türlerin korunması için çözüm değildir. Zira bu türler özel bir yöntem ile değil, standart av takımlarıyla avlanır (ağ, olta, paraketa). Büyük bir ağıza sahip olan Epinephelinae üyeleri kendi vücutlarına oranla büyük sayılabilecek boyutlardaki balık ve omurgasızları yakalayabilirler. Spesifik bir türe yönelmedikleri için, hemen hemen her tür yeme gelebilirler. Bu nedenle denize ağ, olta ya da paraketa atıldığı sürece, bu türlerin avcılığını yasaklamak anlamlı değildir. Çünkü istem dışı olarak bu türleri yakalama riski her zaman vardır. Bu türlerin ağ, olta ya da paraketa ile avcılığını yasaklamak denize açılan her balıkçıyı potansiyel suçlu durumuna düşürmek demektir. 
 
Uluslararası sözleşmeler ve yasalar çerçevesinde koruma altına alınan denizel türlerin nesillerinin devam edebilmesi için, popülasyonların yeterli yoğunlukta farklı boyutlardaki bireylerden oluşması gerekir. Bu ancak koruma altındaki türler için önemli olan bölgelerin de koruma altına alınmasıyla gerçekleşebilir. Sağlıklı bir popülasyonun varlığı deniz koruma alanındaki koruma uygulamalarının başarısını gösterir. Deniz koruma alanlarında yavru gelişimine uygun yapıların bulunması popülasyonun kalıcı olabilmesi için gereklidir. Bu nedenle sadece tür bazında değil, bölgesel koruma sağlanmalı ve öncelikle yavruların bol bulunduğu bölgeler gerektiği gibi koruma altına alınmalıdır. Bu amaçla birçok ülkede koruma altındaki türler için deniz koruma alanları oluşturulmuştur. Fransa, Monako, İspanya, İtalya gibi batı Akdeniz ülkelerinde değişik amaçlara yönelik koruma alanları bulunmaktadır. WWF-Türkiye’nin çabalarıyla zengin denizel biyolojik çeşitliliği nedeniyle Türkiye’de de Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi genişletilerek bu bölgede yaşayan orfozların yaşamı garanti altına alınmıştır. 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
22.10.2011
Ekleyen Kişi
şahin yaylacı

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız