Pek çoğumuzun her gün tükettiği işlemden geçmiş gıdaların içinde neler olduğunu hiç düşündünüz mü?
Yani bir markete girdiğinizde raflarda gördüğünüz, ağzınızın suyunu akıtan çikolata, şeker, kurabiye, pasta, çörek börek, salam sosis ve daha niceleri... ABD’lilerin yıllık gıda tüketiminin yüzde 75’ini işlemden geçmiş gıdalar oluşturuyor. Bu şekilde her Amerikalı’nın yıllık tükettiği kimyasal miktarı kişi başına 5 -6 kilo civarında. Hala niye kanser bu kadar arttı diyenler bu gerçeği biliyor mu dersiniz?
Peki neden kimyasallar?
Her şeyden önce bunun nedeni toplu üretim. Evde kek kabartırken kekin kalitesini belirleyen hamur kabarcıkları kaybolmuyor değil mi? Ya fabrika üretimi keklerde? Fabrikada üretilen kek hamurunun boyutları ev hamuruna göre devasa olmak zorunda ki; bir seferde binlerce paket üretilebilsin. 15 tonluk kazanlarda yoğurulan iki metre yüksekliğindeki kek hamurunun her tarafında eşit olarak dağılmış kabarcıkların olmasını, ezilmeden kalmasını sağlayan tek şey kimyasallar! Aksi takdirde yapış yapış bir kek çıkıyor ortaya. Sonuçta şık jelatininden çıkardığınız hazır kek dilimi en ala ev kekine taş çıkartacak gözeneklere sahip olabiliyor. Ya faturası?
Sağlığınız ve belki de hayatınız! Bir başka neden ise işlemden geçirilen gıdaların çok uzun süre rafta kalabilmeleri. Aldığınız kekin son kullanma tarihine bir bakın. Gelecek sene mi? Bir de evde doğal yöntemlerle yaptığınız keki bir sene saklamayı deneyin! İşlemden geçen gıdaların uzun raf ömrünü tabii ki zararlı kimyasallara borçluyuz. “Bu kadar zararlı madde her gün tükettiğimiz gıdaları istila etmeye devam ederken bu işi takip eden bir polis yok mu?” derseniz...
ABD’de FDA var. Gıda ve İlaç Birliği! ABD’liler piyasaya çıkan her gıda maddesinin FDA’nın seçici gözlüklerinden geçtiğini düşünüyor. Maalesef gerçek çok farklı. FDA’nın ne fazla parası var ne de yeterli elemanı. Ve daha da önemlisi FDA’nın inceleyip değerlendirme yaptığı araştırmaların çoğu bu kimyasalları üreten firmalardan geliyor. Yani bu firmalara piyasaya sürdükleri kimyasalları aklayabilmek için kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyip, gerekli parayı yatırıp araştırma yaptırıyorlar...
Araştırma sonuçları mı? Bilimsel ahlağın tam olmadığı durumlarda araştırma sonuçların bireylerin veya kurumların çıkarlarına hizmette bulunmak üzere çarpıtılabileceğini ve “Bu kimyasalların sağlığa zararı yoktur!” hükmü verilebileceğini bugün artık biliyoruz. Yapılan bilimsel araştırmalar Hiperaktivite ve Dikkat Bozukluğu teşhisi taşıyan çocukların işlemden geçmiş gıdalarda bulunan boya maddelerini tüketmesiyle hastalığın semptomlarının çok daha şiddetlendiğini gösteriyor. FDA ise bu duruma kayıtsız kalmayı tercih ediyor.
İşte size bu kimyasallardan bazılarının listesi ve yaptıkları:
1. Suni tatlandırıcılar:
Acesulfame potassium (Acesulfame K): Şeker, kurabiye, sakız, konserve meyvalar, jöleli tatlılar, diyet gazozlu içeceklerde bulunan bu madde normal şekerden 200 defa daha tatlı. 1970’de test edilen tatlandırıcı protokole uygun bir testten geçirilmemiş. Modern dönem araştırmaları ise bu tatlandırıcının kanserle ve tiroid problemleriyle yakından alakalı olduğunu gösteriyor.
Aspartam: Kahvaltı hububatlarında, alkolsüz içkilerde, jöleli besinlerde, dondurulmuş tatlılarda, diyet yoğurtta, sakızda ve bütün diyet yiyeceklerde bulunuyor. Araştırmalar aspartamın uzun dönem kullanımını kansere bağlıyor.
Sakarin: Diyet ürünlerin çoğunda kullanılan sakarin normal şekerden 350 defa daha tatlı. Yapılan araştırmalar ise sakarin kullanımının idrar kesesi kanserine, rahim, yumurtalık ve cilt kanserlerine yol açabildiğini gösteriyor. 1977’de FDA akıllıca davranıp sakarin kullanımını yasaklamaya çalışmıştı, fakat bu işten para kazanan endüstrilerin baskısına yenilmişti.
2. Renklendirici boyalar:
Karamel boya: Kolada, fırında pişirilen kurabiye, çörek ve börekte, her türlü hazır pişirilmiş ette, soya sosunda, çikolata tadı verilen gıdalarda, şuruplarda, şarap, bira ve likörlerde bulunuyor. 2011’de uluslararası Kanser Araştırma Ajansı karamel boyanın insanlar üzerinde kanserojen etki yaptığını gösterdi. En fazla kullanılan boya kimyasalı olan karamel boya genellikle şekerin amonyum bileşimleriyle kaynatılmasından elde ediliyor ve kanserojen olarak biliniyor. Uzmanlar içerisinde karamel boya olan bütün içeceklerden uzak durun diyor. Çünkü içeceklerde karamel boya çok büyük miktarlarda kullanılıyor.
Sarı 5: Jöleli tatlılarda, şekerde, kabartılarak pişirilen maddelerde bulunan bu renklendirici bütün renklendiriciler içinde 2. sırada. Aspirine hassasiyeti olanlarda alerjik reaksiyonlar yaratabiliyor. Araştırmalar bu maddenin yetişkin insanlarda kanserojen olduğunu gösterirken çocuklarda da hiperaktiviteyi tetiklediğini gösteriyor.
Sarı 6: İçeceklerde, şekerlerde, fırında pişirilen pasta, kurabiye, börek ve çörek gibi yiyeceklerde bulunuyor. Kullanım yaygınlığı açısından 3. sırada olan bu kimyasal boya, adrenal bezinde ve böbreklerde tümöre yol açabiliyor. Ayrıca sarı 6, pek çok alerjik reaksiyondan sorumlu tutuluyor.
Mavi 2: Bu boya petrolden elde ediliyor ve dünyanın en toksik bölgelerinden biri olarak bilinen, Çin’in Sarı Nehir Delta’sı bölgesinde rafine ediliyor. İçeceklerde ve şekerlerde bulunan bu maddenin zaman içerisinde beyin kanserine yol açtığı iddia ediliyor.
3. Koruyucular ve katkı maddeleri:
Hidrojenat bitki yağı (trans yağlar): Bu madde paketlenen gıdaların uzun süre rafta kalabilmesini sağlarken, bu gıdaları çok daha lezzetli hale de getiriyor. Bisküvi ve krakerlerde, restoran yemeklerinde, paketli satılan patlamış mısırda ve her türlü margarinde bulunan bu madde kolesterol düzeyini arttırıyor ve kalp krizine neden olabiliyor. Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırma trans yağ tüketiminin her sene 50.000 zamansız kalp krizi ölümüne yol açtığını gösteriyor.
Propyl gallate: Bitki yağlarında, mayonezde, etli yiyeceklerde, sakızda, konserve tavuk çorbalarında kullanılan koruyucu bir madde. Astımlılarda ve aspirine hassas kişilerde mide ve cilt rahatsızlıklarına neden oluyor. Araştırmalar bu maddenin kanserojen olduğunu iddia ediyor.
Sodyum nitrit ve sodyum nitrat: Sosis, salam, jambon ve bütün füme gıdalarda bulunuyor. Bu kimyasallar içine girdikleri gıdalara özel bir tat ve renk veriyor. Araştırmalar ise bu maddelerin kanserojen olduğunu gösterirken, uzmanlar özellikle çocukların ve hamile kadınların bu kimyasalları içerin gıdalardan uzak kalmasını öneriyor.
Mono sodyum glutamate (MSG): Hazır etlerde, börek, çörekte ve her türlü fırında pişirilmiş gıdada, konserve ve restoran çorbalarında lezzet verici olarak bulunan bu maddenin, 1960’da yapılan araştırmalarda, beyine zarar verdiği iddia edilmişti. Bebek mamalarından çıkarılmış olmasına rağmen çocukların ve yetişkinlerin tükettiği gıdalarda kullanılmaya devam ediyor. Uzmanlar “Özellikle astımı olanlar MSG içeren gıdalardan uzak dursunlar” diyor.