Ozon tabakasını korumak için yeni kimyasallar pazara sürülürken > küresel ısınma üzerindeki bilinen etkileri hiç dikkate alınmamış! > > Böylece Kyoto'dan uzun süre uzak duranların neden zamanında Montreal > Protokolü'nü imzaladığını da anlamış olduk. > > Ozon molekülü üç oksijen atomundan oluşur. Atmosferde çok nadir > bulunan zehirli bir gazdır. Öyle ki atmosferdeki her 10 milyon > molekülün sadece 3'ü ozondur. Yüzde 90'ı 10 ila 50 kilometre > irtifadaki stratosfer tabakasında bulunur. Bu yoğunluğundan dolayı > burası "ozon tabakası" olarak adlandırılır. Ozon tabakası güneşin > zararlı ışınlarına karşı tüm canlıları bir kalkan gibi korur. Onun > zarar görmesi; cilt kanseri, katarakt, bitkilerin zarar görmesi, > tarımsal üretimde düşüş ve bazı okyanus canlılarının azalması gibi > çeşitli biyolojik tehlikelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. > > KLİMA KULLANIMINA ÖZEN GÖSTERİN > > Bu nedenle tüm dünya, ozon tabakasına zarar veren kloroflorokarbon > (CFC) adlı yapay gazların üretimi 1987'de Montreal Protokolü ile 2005 > yılına kadar yüzde 50 azaltmak için anlaştı. Problemin büyümeyi > sürdürmesi üzerine protokol 1990, 92, 95, 97, 99 yıllarında tekrar ele > alındı. Bu gazlara büyük kısıtlamalar getirildi. Böylece kullanımdan > kaldırılan CFC'lerin yerine, hidrokloroflorokarbonlar (HCFC), > hidroflorokarbonlar (HFC), perflorokarbonlar (PFC) ve sülfür > heksaflorid (SF6) adlı F gazları (florokarbonlar) ikame edildi. Ve > şimdi iyice anlaşıldı ki üretilen F gazlarının hem yarısından fazlası > atmosfere sızmış durumda hem de her yarım kilogram F gazının küresel > ısınma potansiyeli bu konudaki en meşhur gaz olan > karbondioksitinkinden de çok daha fazla! > Şimdi dünya başta HFC'ler olmak üzere tüm F gazlarının kullanımını da > durdurarak küresel ısınmayı yavaşlatmak için çözümler arıyor. > Türkiye'de herkesi bu konuda bilgilendirebilecek, küresel çevre > konusunda en kapsamlı, güncel ve erişebilir özetleri içeren, > Worldwatch Enstitüsü tarafından hazırlanan "Dünyanın Durumu 2008" adlı > kitap yakında TEMA Vakfı tarafından Türkçe yayınlanacak. Fakat > havaların ısınmasıyla birlikte üstümüze düşenlere şimdiden dikkat > çekmek istiyorum. > Birey olarak yapabileceğimiz ilk şey bu gazların kullanıldığı araçlara > daha fazla dikkat etmek olmalı. Bu kimyasalların yüzde 80'ni soğutmada > ve havalandırmada (otomobillerdeki klimalar dâhil) kullanılıyor. > Ayrıca çözücü madde, köpüklerde püskürtme ajanı, aerosol ya da itici > gaz, yangın söndürme tüplerindeki katkı maddesi olarak kullanılıyor. > Bu nedenle, önümüzdeki yaz günlerinde klima ihtiyacını en aza indirmek > için önlem almalıyız. Örneğin, aşırı sıcaklarda sadece klimayla değil > daha çok yalıtım yaptırarak serinleme yoluna gitmeliyiz. Özetle, yazın > güneş ve sıcak hava dalgalarından kötü etkilenmek istemiyorsanız > evinizde ısı üretmeyin ve güneş ısısını evinize sokmayın. Böylece hem > ozon tabakasını, hem de iklimi koruyun. > > HFC'DEN UZAK DURUN > > Birey olarak yapabileceğimiz ikinci şey ozona ve iklime dost bir > tüketici olmaktır. Artık bütün evsel ve ticari uygulamalarda F > gazlarının yerini alabilecek, çevre açısından güvenli, verimli ve > teknolojik açıdan etkisi kanıtlanmış doğal alternatifler var. Bu > nedenle tüketicinin çevre duyarlılığını dikkate alan pek çok büyük ve > çokuluslu şirket dondurma ve soğutma teknolojisinde HFC > alternatiflerini kullanmaya başladı. Bilinçli bir tüketici olarak > iklim dostu yani HFC'siz otomatik satış makineleri, dondurucular ve > buzdolaplarını kullanan süpermarketler ve diğer perakende mağazaları > tercih etmek zorundayız. > Unutmayalım lütfen: Şu anda en yaygın F gazı olan HFC'ler, artık > tüketimi katlanarak artan ve en güçlü ve önemli sera gazları arasında > yer alıyor. Kontrol edilmemeleri halinde, küresel iklim değişimiyle > mücadele etmeye yönelik tüm çalışmaları da başarısız kılabilirler.
Mikdat Kadıoğlu |