Artun Ünsal [email protected]
Zalatta Tesadüfen önünden geçiyordum, salatayı çağrıştıran adına takıldım, içeri girdim. Yönetici Yiğit Taşpınar’dan kibar bir karşılama. Mutfak, girişte solda ve her şey gözler önünde, Çin tavası vok ya da ızgarada pişen garnitürlü yemekler, İtalyan tarzı makarnalar, çorbalar ve değişik salatalar. Tavuk ağırlıklı, ama kırmızı et de var. Dileyene kahvaltılık çeşitleri... Üstelik, fiyatlar çok makul. Müşteriler genellikle öğrenci gençler. Genç aşçımız Ali Doğan’ın siparişim üzerine hazırladığı barbekü soslu tavuk uzun bir tabakta geliyor, salata ve erişte garnitürüyle.
Hem bol kepçe, hem lezzetli, hem de hesaplı (9.25 TL). ‘Antrikot Zalatta’ ise kocaman yuvarlak tabakta. Dilimlenmiş dana eti, yeşillik, soya filizleri, soğan halkaları ve minik domatesiyle. ‘Penne arrabiata’, acılı sosu ve üzerine rende parmesanıyla (8.25 TL). Söz gelimi Nişantaşı’nda sıradan bir lokantada yeseydim, buradakinin en azından iki misli bir fiyat ödeyecektim... Her neyse, listede sahanda sucuklu yumurta da var, günün çorbası ya da frambuazlı ‘cheese cake’ de. Yeşil beyaz ağırlıklı modern bir dekor, pırıl pırıl. Üstelik, orta direk dostu bir mekan. BKM karşısı, Akmazçeşme Sokak No:3 Beşiktaş-İstanbul Tel:(0212) 259 12 58.
Saf nar suyundan fıstıklı lokum
Adana’nın köklü şekercilerinden Yeni Uğur’un İstanbul Ortaköy çarşışında açtığı şubesine yıllardır özellikle cezerye tatlısı için uğrarım. Mersin’deki ünlü Dondurmacı Halil’in cezeryesi ayarındadır. Son uğradığımda kancalara asılmış cevizli, susamlı, haşhaşlı meyve sucuklarıyla gözüm, damağım şenlendi.
Ama, babasının izinden giden genç patron Kemal Özdoğru’nun tezgahında kıpkırmızı saf nar suyundan ve hiç şeker katmadan yaptıkları fındıklı ya da Antep fıstıklı (kilosu 35 TL) yeni bir lokum çeşidi var ki, gerçekten denemeye değer. Cezerye gibi, enine ince kesilip rende Hindistan cevizine batırılıyor. Nefis bir şey! Cevizli balı da mükemmel (30 TL). Yeni Uğur’un özel imalatı fıstıklı, kakaolu veya sade tahin helvasını da unutmamalı. Dereboyu Cad. Eskibahçe Sokak No:2 Ortaköyİstanbul Tel:(0212) 260 39 89.
Halil İbrahim Sofrası
Titiz araştırmacı Ali Abbas Çınar’ın kaleme aldığı ‘Halil İbrahim Sofrası’ yemek, yiyecek ve içecek üzerine geçmişten günümüze halk şiirlerinden nefis bir deste sunuyor. Belki gözünüzden kaçmıştır diye, bir hatırlatayım dedim. Hem edebiyat ve folklor araştırmacılarının hem de yemek düşkünlerinin başucu kitaplarından biri olabilir.
Söz gelimi, 14. yüzyılın sonunda ve 15. yüzyılın başlarında yaşamış ünlü halk şairi Kaygusuz Abdal’dan birkaç dize: ‘İki bişmiş koyun sofrada yahnı/Erişse bize nagah mihman olsa/Şu kaygana ki bişer bal katarlar/Ya bari yedi kersen andan olsa...’
Peki ya, pancar için destan yazan Aşık Kara Feyzi’nin (1741-1833) şu deyişi: ‘Anı ben pirinç pilavına değişmem/Hem nohut ile beraber var yahnisi pancarın/Sarımsak olsa da hem yoğurt ile cem eylesem/Ziyade olur bal helvasından hasleti pancarın...’ |