Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 24 Kasım 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

 
 Ahmet Rasim Küçükusta   
 
Sütün mikroplusunu, elmanın kurtlusunu istiyoruz


Beslenme uzmanları ‘Kutu süt ölü süttür’ dediğim için üzerime yürüyorlar. Kendileri diyorlar oysa biz sütümüzü ısıl işlemlerle mikroplardan arındırırız, sütümüzde kesinlikle mikrop bulunmaz diye.
 
Ben de zaten tam da bunu diyorum: İçinde mikrop olmayan süt ölü süttür. Süt de yoğurt da içinde bulunan faydalı mikroplar yüzünden değerlidir. Sütü, yoğurdu mikroplardan arındırırsanız onları öldürmüş olursunuz.

Gıda endüstrisinin temel stratejisi de amcaoğlu ilaç endüstrisi gibi ‘korkutma’ ve ‘bahane üretme’ üzerine kurulu; marifet sanki!

Neymiş, açık süt mikropluymuş; bunları içersek hasta olur, hatta ölürmüşüz bile. ‘Ay, çok korktum; tövbe olsun bir daha açık süt içersem’ dememizi bekliyorlarsa daha çok beklerler. Kusurumuza bakmasınlar ‘Paketli yiyecek, kutuda içecek’ diye tutturan endüstrinin beslenme uzmanlarına biz endüstrinin besleme uzmanları gözüyle bakıyoruz. Sütün mikroplusunu, elmanın kurtlusunu istiyoruz.

Sonra güvenilir de olsa açık sütün tüketiciye ulaştırılması da o kadar zor, o kadar zormuş ki süt bu sırada mutlaka bozulurmuş. Tövbe, tövbe! Süt sanki Kaf Dağı’nın ardından ya da okyanusların ötesinden veya ne bileyim Venüs’ ten Mars’tan geliyor.

Yapılması gereken basittir ve şudur: Tüm mandıralar bir kere mutlaka Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kontrolü altında olmalıdır. Buralardan toplanan sütler soğuk zincir ile bir ’süt merkezinde’ toplanmalı ve burada gerekli denetimler yapıldıktan sonra ‘çiğ’ olarak vatandaşa sunulmalıdır. İsteyen süt olarak içer, isteyen yoğurt çalar, isteyen muhallebi yapar.

Uzaya uydu gönderiyoruz da mandıranın sütünü mü isteyenlere ulaştıramayacağız?

Sağlıklı gıdalar hayat veriyor

Araştırmaların tümü de obezite, diyabet, kalp-damar, kanserler, astım ve alerjiler gibi modern zaman hastalıklarının, hayat tarzımızla ve özellikle de beslenmemizle doğrudan ilgili olduğunu gösteriyor.

Modern tıbbın ilaçlarla engellemeye çalıştığı hastalıkların birçoğunu ’sağlıklı gıdalarla’ ve doğru beslenme ile önlemek mümkün. Tüm dünya sağlıklı gıda peşinde. Bu da büyük ölçüde taze ve işlenmemiş; paketlere kutulara girmemiş; içinde GDO, katkı maddesi, tarım ilacı, antibiyotik bulunmayan yiyecek ve içecekler demek.

Türkiye’de yaşıyoruz. Her mevsimin kendine has sebzesi meyvesi var. Üç tarafımız içinde balıkların cirit attıkları denizlerle çevrili. Dağlarımız tepelerimiz çayırlarımız meralarımız otlayacak inek, koyun, keçi bekliyor.

Vatandaş istemeli ki alabilsin

Ağlamayan çocuğa mama vermezler. Biz vatandaşlar sağlıklı, işlenmemiş yiyeceklere ulaşmak istediğimizi haykırmazsak sesimizi duyan olmaz. Hükümet ve belediyelerin vatandaşların sağlığını korumak nasıl temel vazifelerinden ise onlara talep ettikleri sağlıklı yiyecekleri de sağlamak zorundadırlar.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, bakanları ve belediye başkanları, bürokratları, ileri gelenleri, ileri gidenleri lütfen çıkıp konuşsunlar. Kendileri ve çocukları kutu sütüyle mi açık sütle mi, market yoğurduyla mı ev yoğurduyla mı büyümüşler anlatsınlar; portakal suyunu ilk defa kaç yaşında içmişler söylesinler.
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
26.03.2012
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ,Sütün mikroplusunu, elmanın kurtlusunu istiyoruz
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız