Beslenme Notunuz İyi Mi, Pekiyi Mi?
Nasıl beslendiğiniz kadar 'neyle' beslendiğiniz de önemli... Yirmibirinci yüzyıl adeta değişimler yüzyılı! Dünya belki aynı hızda dönmeye devam ediyor ama içinde gelişen olaylar için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz.
Aslında çoğumuz farkındayız, bu 'son durağı' olmayan hızlı yolculuğun. Ara duraklarda inecek ya da binecek birileri var mı demeden, son hızla ilerleyen bir otobüsün içerisindeyiz.
Aynen Keanu Reeves ve Sandra Bullock'un başrollerini paylaştığı 1994 yapımı 'Speed' filminde olduğu gibi, sanki belli bir hız limitinin altına inersek otobüs patlayacakmışcasına... Bu sürekli kabuk değiştiren dünyada toplumsal olarak yediklerimizin, içtiklerimizin de değiştiğinin farkında mısınız? Beslenmemize dikkat edelim derken nasıl oldu da işlenmiş gıdaların ve sektörde kullanılan kimyasalların 'tamamen doğal gıdaların' yerini tutabileceğine inanır olduk?
Sağlıksız besinlere geçiş yaptık
Bundan 100 yıl önce, besinlerimizin tamamı organik, taze, yerinde ve mevsiminde tüketilen gıdalardan oluşuyor, babadan kalma fakat 'doğal yöntemlerle' korunabiliyor ve muhafaza edilebiliyordu. Günümüzde beslenmemizin neredeyse % 80'lik kısmı olan sebze ve meyvelerin yetiştirilmesi için ayrılan tarım arazisinin toplam tarım arazisine oranı giderek azalıyor! Böyle giderse, önümüzdeki yüzyılda sağlıklı beslenmek adına vücudumuzun ihtiyacı olan sebze ve meyveleri 'üretemez' hale geliyor olacağız.
Tükettiklerinize dikkat edin!
Bizlere pakette, konservede, kutuda, şişede sunulan endüstriyel gıdalara daha fazla yer vererek sağlığımız yerine neye katkıda bulunuyoruz acaba? Patates kızartmasında patates harici 20'ye yakın malzeme ve bir fast-food hamburgerinde aslında ufacık bir et parçası olduğu düşünülürse, 10'lu yaşlardaki bir ergenin günde ortalama 34 çay kaşığı şeker tüketiyor olduğunu duymak, aslında pek de şaşırtıcı olmasa gerek!
Sağlıklı kelimesi ne zaman kullanılmalı?
Her yetişkin bireyin hem kendisi hem de gelecek nesiller için bir durup düşünmesi gerekiyor! Örneğin; düşük yağ oranına sahip bir gıdanın sağlıklı olduğunu düşünüyoruz. Bir şişe gazlı meşrubatta yağ yok belki ama bu onu tamamen sağlıklı bir içecek yapar mı? Şu sıralar bizlere 'tam tahıllı gıdalardan' tüketmemiz öneriliyor. Tam tahıllılar evet sağlıklı ama tanelerini bir kase şekerli kahvaltılık gevreğinin üzerine serpiştirmek, o kahvaltının 'çok daha sağlıklı' olacağı anlamına gelmeyebilir.
Bağımlılık yapıyorsa dikkat!
Gıdaların endüstriyel olarak işleniyor olması, kişide bağımlılık yaratabiliyor ve metabolizmanın çalışma rutinini aksatabiliyor. Kullanılan katkı maddeleri; aspartam, trans yağ, yüksek fruktozlu mısır şurubu MSG ( Mono sodyum glutamat ) basında yer alan 'sağlığa zararlı mı, değil mi?' haberleri ile kamuoyunu sürekli meşgul eden, kulağımıza hiç de yabancı gelmeyen kelimeler değil mi? ABD nüfusunun % 68'inin fazla kilolu olması, 1960 yılında Amerikan toplumunun sadece % 13'ünün obezite sınırını aştığı fakat günümüzde bu oranın % 36 olması, en kötüsü de bu yüzdelerin 21. Yüzyılla birlikte hızla artmaya devam etmesi, sizce de biraz tuhaf değil mi? İşin bir başka korkutucu boyutu da hafif diyabet ya da diyabet hastası olan gençlerin oranı da son 50 yılda % 9'dan % 23'e çıkmış.
Bahçe kültürüne dönmek gerekiyor
Obezite, çağımızın en büyük problemlerinden. Bunun için devlet politikaları bile oluşturulmaya başlandı. Kötü beslenme ve hareketsizlik ister istemez kilo alımına neden oluyor. Tükettiğimiz bol kalorili ve işlenmiş gıdalar kadar hormon bozucu özelliği olan obezojen yani obeziteye sebebiyet veren kimyasal maddelerin de şişmanlatıcı etkiye sahip olduğunu da unutmayın... Ayrıca, dünyanın pek çok kentinde, milyonlarca insan mutfaklarındaki sebze-meyve ihtiyacının bir bölümünü, hazırladıkları kent bahçelerinden sağlıyor. Bizde de böyle bir proje var aslında.
Endüstriyel gıdaları hayatınızdan çıkarın
Sonuç olarak, endüstriyel gıdaları tabii ki hayatınızdan bir anda söküp atmanız gerektiğini söyleyemeyiz. Fakat işlenmemiş, doğal ve hatta organik gıdalara biraz daha fazla yer vermeye çalışabilirsiniz. Sağlıklı ve lezzetli olmalarının yanında hormon, antibiyotik, koruyucu ve renklendirici içermeyen organik ürünleri tercih ettiğinizde aslında sürdürülebilir yaşama da ister istemez destek oluyorsunuz. İşte organik alışveriş için yararlanabileceğiniz 'organik pazarlar' ve 'organik marketlerden' yararlanabileceğinizi de unutmayın... |