Uzmanlar adına "3F" diyorlar: Fuel+Food+Financial. Yani akaryakıt, gıda ürünleri ve finans. Olumsuz sonuçları birbirine eklenince, en fakir insanları daha da fakirleştiren üç etken. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) aylardır uyarıyor: Akaryakıt ve gıda ürünleri fiyatlarındaki patlama sebebiyle, ekonomik kriz, zaten yetersiz beslenme tehdidi altında olan insanları açlığa mahkum ediyor.
Trajedinin adını koyan yine FAO: 2009’da açlar ordusuna 100 milyon kişi daha katılacak.
Ve böylece, aç insan sayısı 1 milyar sınırını ilk kez aşmış olacak.
Bu rakam çok değil 4 yıl önce 870 milyon civarındaydı.
FAO’nun açıklamasına göre, dünyada aç insan sayısının hızla artışı, tarım ürünleri hasatındaki düşüşün değil (zaten 2009’da dünya hububat rekoltesi rekor düzeydeydi) krizin sonucu. Kriz, işsizlik ve gelir kaybına sebep olarak, en düşük gelirli kategorilerin gıdaya ulaşımını imkansız hale getiriyor. Krizin, üst üste gelerek en fakirleri açlığa mahkum eden etkileri çeşitli:
İhracatın azalmasıyla artan işsizlik ve gelir kaybı
Madencilik ve turizm gibi yoğun işçi çalıştıran sektörlerde işten çıkarmalar
Yabancı ülkelere çalışmaya giden işçilerin ailelerine, ülkelerine gönderdikleri paranın (transfer) azalması
Güney ve güneydoğu Asya’da gözlendiği gibi, şehre veya sınır ötesi çalışmaya giden vasıfsız işçilerin, iş bulamadıkları için köye dönmesi...
Bu arada, işsizlik ve gelir kaybına eklenen, krizle beraber temel gıda ürünleri fiyatlarındaki hızlı artış, en fakir kesimi kıskaça alıyor.
Yukarıda söylendiği gibi, hububat fiyatları (rekor rekolteler sayesinde) 2009’da düşse de, hálá, 2006 fiyatlarının yüzde 24 üzerinde.
"Gelir kaybı + yüksek gıda fiyatları" fakirler için ölümcül bir birleşim.
FAO’dan Kostas Stamoulis "En fakir aileler, bu krizde, kötü günler için sakladıkları son imkanlarını da tükettiler" diyor.
En fakirler değil, yeni açlar
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın (WFP) 5 ülkede (Bangladeş, Ermenistan, Gana, Nikaragua ve Zambiya) yaptığı araştırmalara göre, günde 2 dolarla geçinmek zorunda olan en fakir ailelerin krize karşı önlemleri dünyanın her yerinde birbirine benziyor:
Öğün atlamak, öğün sayısını azaltmak
Daha ucuz ama gıda değeri düşük yiyeceklere yönelmek (mesela et yerine mercimek, bulgur yemek)
Etinden, sütünden, yumurtasından faydalanılan hayvanlarını satmak
Çocukları okuldan almak
Çocukları çalıştırmak
Borçlanmak
WPF raporuna göre "Krizden en olumsuz etkilenenler her zaman en fakir aileler değil. Birdenbire sefaletle tanışan yeni açlar..."
Dünya Bankası, ekonomik krizin açlıkla mücadelede 7 yıl geri gidilmesine sebep olduğunu, 44 milyon çocuğun daha, açlık ve kötü beslenme sebebiyle fizik ve mental açıdan sakat kalacağını açıkladı.
Bu arada, Action contre La Faim (Action Against Hunger) adlı uluslararası sivil toplum örgütünün teknik müdürü Ludovic’in Le Monde’da yer alan açıklamasında söylediği gibi "Finansal kriz sebebiyle zenginler fakir ülkelere yaptıkları yardımı kısıtladı. Halbuki fakirlerin yardıma hiç bu kadar ihtiyacı olmamıştı."
Gerçekten de, haziran 2008’de Roma’da, 42 devlet ve hükümet başkanının katılımıyla yapılan FAO toplantısından, tarım ve gıda üretimini artırmaları için kalkınmakta olan ülkelere acil 22 milyar dolar yardım kararı çıkmıştı. Aradan geçen bir senede yapılan yardım 2,5 milyar dolarda kaldı.
Kim bu 1 milyar aç?
Yüzde 50: Küçük köylüler
Yüzde 10: Fakir hayvancılar
Yüzde 20: Topraksız köylüler
Yazde 20: Şehirde yaşayan fakirler
Nerede yaşıyorlar?
Asya-Pasifik bölgesi: 642 milyon
Sahra güneyi Afrika : 265 milyon
G.Amerika ve Karayip: 53 milyon
Yakın doğu ve K.Afrika: 42 milyon
Gelişmiş ülkeler: 15 milyon
http://www.kenthaber.com/ |