Prostat ve Beslenme konusunda Hattat Hastanesi Erkek Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat’a sorduk.
Prostat Kanseri ile Beslenme Arasında Bir İlişki Var mı?
Prostat hastalıkları orta yaş ve üzeri erkeklerin en sık karşılaştığı sağlık problemlerindendir. İyi huylu prostat büyümesi, prostat kanseri ya da prostat iltihaplanmaları; idrar problemlerine yol açarak sadece fiziksel yakınmalara neden olmaz, erkekleri psikolojik ve sosyal yönden de etkiler. Yaşam stili prostat kanseri ile yakından ilişkili.
Prostat kanserinin doğal beslenme ajanlarıyla korunmasında yeşil çay, vitamin E, vitamin A ve selenyum umut verici sonuçlar veriyor. Bu ajanlar hücre büyümesini engeller. Dolayısıyla diyetsel alışkanlıkların değiştirilmesi prostat kanseri riskini etkilemektedir. Yapılan araştırmalarda diğer risk faktörlerinin yanı sıra, örneğin Japonya gibi beslenmelerinde yağ oranı düşük, soya zengini yiyecekleri tercih eden ülkelerde prostat kanserinin daha az görüldüğü tespit edilmiş.
Bu çalışmalarda doymuş yağların, trans yağ asitlerinin, omega-6 yağ asitlerinin, et ve yağlı süt ve süt ürünlerinin ve kalsiyumun prostat kanseri riskini arttırdığı, omega-9 yağ asitleri, omega-3 yağ asitleri, meyve ve sebzeler, likopen, selenyum, E ve D vitaminleri, soya, nar suyu ve yeşil çayın prostat kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. Özellikle domates, karpuz, kırmızı greyfurt, soya ürünleri, yeşil çay, brokoli, brüksel lahanası, lahana, karnıbahar, şalgam, sarımsak gibi besinler ise içerdikleri vitamin ve mineraller bakımından prostat kanserinden koruyor.
Prostat Kanseri Riskini Azaltan Beslenme
Prostat kanseri riskini azaltmak için et, trans yağ asitleri (margarin, yağda kızartılmış gıdalar), yağlı süt ürünleri (yağlı süt, peynir, yoğurt) tüketimi azaltılmalı ve aşırı kalsiyum alımından kaçınılmalıdır. Prostat kanserini önlemek için sebzeler (brokoli, karnabahar, kabak, karalahana, bürüksel lahanası ve kırmızı turp), likopen içeren besinler (domates ve ürünleri), yeterli selenyum (deniz ürünleri, tahıllar), E vitamini (bitkisel yağ, buğday tohumu, kabuklu kuruyemişler, soya fasulyesi, tatlı patates ve avakado), yeşil çay, soya (soya fasulyesi, tofu, soya peyniri, soya sütü) ve nar suyu tüketilmelidir.
Neden Nar Suyu?
Nar suyunun kalbe faydalı olduğu birçok araştırma ile gösterildi. İçindeki “tanin” ve “antosiyanidin”lerle yüksek bir antioksidan güce sahip olan nar suyu kan akımını olumlu yönde etkilediği, kötü kolesterol LDL seviyelerini azalttığı biliniyor. Nar suyunun çok bilinmeyen bir başka faydası da son dönemde konuşulmaya başlandı.
Nar suyu prostat kanserinin ilerlemesini yavaşlatmada yararlı gibi görünüyor. Bu konuda daha çok araştırmaya ihtiyaç olsa da bugüne kadar yapılan çalışmalar umut vaat ediyor. Sizde yarattığı bir rahatsızlık yoksa günde 1-2 bardak nar suyu içmenizde bu nedenle bir zarar yok, yararlı da olabilir.
Önerilerimiz: Özetle, az yağlı besinleri tercih ederek, daha az kırmızı et daha çok tahıl, sebze, baklagiller ve meyve tüketimi, ayrıca alkolü ve tatlıyı kısıtlamak, vitamin ve mineral alımını artırmak, günlük hareket ve egzersiz kültürü oluşturmak prostat kanserinde yüksek risk faktörünü aza indirmenin yolları.
Biz mutlaka 50 yaşından itibaren her erkeğin her yıl bir kez doktora muayene olmasını öneriyoruz, bu şekilde henüz belirti vermemiş, hastada şikâyete yol açmamış erken evredeki prostat kanseri, erken teşhis edilebiliyor.
http://www.memurlar.net/ |