Ne her ot, ne her hap şifa verir Bitkisel tedavi, Türkiye’de alternatif tıp denince akla ilk gelen yöntemlerden biri. İnsanoğlunun binlerce yıldır nesilden nesle aktardığı şifalı bitkilerle tedavi yöntemi, bütün kültürlerde mevcut. Dünyanın en eski tıbbi tedavi yöntemi olarak bilinir. Bugün anıldığı yaygın adıyla Fitoterapi, sadece bitkilerin kullanılmasıyla uygulanan bir alternatif tedavi yöntemi.
Fitoterapi’de temel prensip hazırlanan ilaçlarda kimyasal madde kullanılmaması. Bu doğal tedavi yönteminde her bitkinin şifalı görülmesi ise, en büyük yanlışlardan biri. Çünkü, insan vücuduna zarar veren ya da alerjik reaksiyonlar gibi yan etkileri olan bitki türleri de mevcut. Bitkilerin insan vücuduna ve özellikle hastalıklara karşı etkileri de bir araştırma konusu. Günümüzde farmoloji ve toksikoloji bilgileriyle desteklenen ve geliştirilen şifalı bitkilerle tedavi yöntemi, Almanya’da oldukça yaygın.
ALMANYA’nın Köln kentinde tıp doktoru ve aynı zamanda homeapati uzmanı olarak hizmet veren Kulem Arslan, Türkiye’deki şifalı bitkiyle tedavi yöntemleri konusunda uyarıyor. Türkiye’de, Almanya’da olduğu gibi sistemli bir fitoterapi yöntemi gelişmediğini belirten Arslan, şu bilgileri veriyor: “Türkiye’de en büyük sorun, maalesef batıdaki gibi doğal ilaçları üreten firmanın az olmaması. Yurt dışından getirilebilmiş toplasanız 100 tane ilaç vardır. Almanya’da ise bu alanda 127 bin ilaç var. Aradaki farkı bu rakamlar da açıkça gösteriyor. Bunun yanında, Türkiye’de yerli firmaların ürettiği ve reklamlarını izlediğimiz ürünler ise kanuni olarak ilaç değil. ‘Gıda takviyesi’ kategorisinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı izniyle satılıyor.”
Türkiye’de alternatif tıp ne düzeyde?
Tıp fakültelerinin gelmesiyle birlikte Türkiye’de doğal yöntemler tamamen bırakıldı. Ama sonradan bunun eksikliği hissedildi. Bazı hastalıklarda modern tıp çaresiz kalınca, eski metotlardan faydalandılar. Bunu da alternatif tıp olarak yorumladılar. Bunu kabul etmiyorum. Doktorların Hipokrat yemini vardır. Hipokrat hangi tıpla tedavi ediyordu ki? Tabii ki, doğal yollarla. Sen onun adına yemin edeceksin, ama onun da kullandığı yöntemlere alternatif diyeceksin. Türkiye’de böyle bir hata yapılıyor. Akupunkturun 3 bin yıllık geçmişi var. Bunu nasıl alternatif olarak görürsün. Doğal tedavi yöntemleri alternatif değil, temeldir.
Modern tıp ile doğal tedavideki ilaçların arasındaki fark nedir?
Burada kimyasal kavramını iyi irdelemek gerekir. Bitkilerin içerisinde de kimyasal var. Biyokimya deniliyor. Normal ilaçlardaki ise sentetik kimya. Bizim tercihimiz doğal olan biyokimyayı kullanmak ve böylece bir hastalığı tedavi ederken, sentetik kimyanın neden olabileceği başka hasarları önleyebilmek. Bunu da doğal ilaçlarla sağlayabiliriz.
Doğal ilaçlar kavramını açar mısınız?
Hayvansal (arı zehiri, karınca asidi gibi), mineral (kalsiyum, magnezyum gibi) ve bitkisel kökenli (bitki kökü, yaprağı, tohumu gibi) ilaçları sayabiliriz. Buradan elde edilen ham maddelerden ilaçlar elde edilebilir.
Türkiye’de hangi doğal tedavi yöntemleri var?
Almanya’dakilere bakarak söylersek, şu anda sadece akupunktur var. Bitkilerle ilgili uygulamalar ise belirli bir eğitim olmadığı için uygun değil.
Bitkisel olan bir maddenin zararı olabilir mi?
Tabii ki olur. Bizim halkımızda, ‘bitkisel zararsızdır’ gibi bir yanılgı var. Bir örnek verelim. Bizde ‘güzelavrat otu’ olarak bilinen bir bitki var. Eskiden kadınlar göz bebeklerini büyütmek için kullanırmış. Adı da buradan gelmiş. Bir çok faydası olduğu söylenir. Ama içindeki bir madde nedeniyle, çok kullanıldığında insanı zehirleyebilir. Bunun gibi bir çok örnek verilebilir. - Tolga GÜRSOY/KÖLN
Türkler alternatif tıbba daha yakın
ŞİFALI bitkilerle, daha doğrusu doğal yollarla tedavi konusunda bir başka Alman uzman da, Berlin’den Sebastian Vigl. Vigl, muayenehanesinde, şifalı bitkilerle tedavi uygulamasının yanısıra, bu alanda ders veriyor, Berlin ve çevresinde yaptığı, şifalı bitkiler konulu doğa turlarıyla tanınıyor. Şifalı bitkilerle tedaviye Türklerin çok yatkın olduğunu belirten Vigl, Almanya’da alternatif tedavilere ilgilinin giderek arttığını da söylüyor. Sorularımız ve Vigl’in yanıtları şöyle:
Bitkisel tedavinin yan etkileri var mı?
Yok denecek kadar az. Gelen hastalarımın hepsine kişisel reçete yazıyorum. Eczaneye gidip bu ilaçları yaptırıyorlar. Berlin’de bitkisel ilaçlar hazırlayan bir çok eczane var. Ben de şifalı bitkilerle yakından ilgilenmeye Kreuzberg’de bir eczanede başlamıştım. Şu anda da o eczaneyle birlikte çalışıyorum. Ellerinde benim de hepsini yakından tanımadığım 500’den fazla bitki var.
Kimyasal ilaca karşı mısınız?
Hayır. Ancak kimyasal tedavinin tek çare olarak görülmesine karşıyım. Örneğin 6 farklı şikayetten doktora giden bir hasta altı farklı ilaç kullanmak durumunda kalıyor. Bu ilaçların her birinin yan etkileri var. İyileşmek isteyen sorumluluk almak zorunda kalıyor. Şifalı bitkiler ise kimyasal tedavinin yan etkilerini engellemeye yönelik yöntemler de sunuyor. İlaçlar tek bir hastalığa yönelik tasarlanırken şifalı bitkiler tüm vücutta dengeleyici bir biçimde etki gösteriyor.
Belki çağımızın en yaygın hastalıklarından olan kanser tedavisinde şifalı bitkilerden faydalanılıyor mu?
Modern tıbbın kanser tedavisinde kullandığı ilaçlar, zaten çok büyük oranda bitkilerden üretiliyor. Benim de bitkilerden hazırladığım haplarla tedavi ettiğim hastalarım var. Kemoterapi gören hastalarımla ise bitkilerden faydalanarak kemoterapinin yan etkilerini en aza indiriyoruz. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar karaciğer ve böbreklere ağır gelebiliyor, şifalı bitkiler yardımıyla bu durumu vücutta dengelemeye çalışıyoruz.
Türk hastalarınız da var mı?
Bir çok Türk hastam var. Türkler’de durum biraz daha farklı. Çoğu alternatif tıpla çocukluklarında tanışmış oldukları için zaten bir çok şifalı bitkiyi tanıyarak geliyorlar. Onlara Türkiye’de yetişen bitkileri kullanarak reçete hazırlamaya gayret ediyorum. Hastalarımın çocukluklarından beri tanıdıkları bitkilerle daha etkili ve hızlı sonuç aldığımıza inanıyorum.
Ne türde tedavi yöntemlerinden faydalanıyorsunuz?
İlaç olarak genelde bitki karışımlarından çaylar hazırlıyorum ve hastalardan çayları günde üç defa olmak üzere düzenli olarak altı hafta boyunca tüketmelerini istiyorum. Kanser tedavisinde ise çoğunlukla bitkisel tabletler hazırlıyoruz. - Seda ADSOY/BERLİN
Sebastian Vigl’den şifalı bitki önerileri
' “Civanperçemi, Türkiye’de de yaygın yetişen harika bir bitki. Kramp ve migren ağrılarına karşı çok etkili. Karaciğer hastalıkları ve astım tedavisinde de civanperçeminden yararlanıyoruz. Depresyon, uyku bozukluğu gibi strese bağlı şikayetlerde de yine bu bitkiye başvuruyoruz.” ' “Yine Türkiye’de de yaygın yetişen hindiba, karaciğer ve böbrek şikayetlerine karşı çok etkili.” ' “Melisa yaprakları ise sinir sistemini dengeliyor, depresyon ve kaygıyla ilgili rahatsızlıkların tedavisinde kullanıyoruz.” ' “Her evde mevcut olan nane ve kekiğin sakinleştirici ve ağrı kesici özellikleri mevcut. Kekik özellikle karaciğer için de oldukça yararlı.”
Çöreotuyla diş tedavisi
BERLİN’de alternatif tıp yöntemleriyle diş tedavisi uygulayan ender diş doktorlarından biri de Dr. İsmail Özkanlı. Humboldt Üniversitesi’nde diş hekimliğini bitirdikten sonra 2002-2005 yılları arasında aynı üniversitede doktorasını veren Özkanlı, New York Üniversitesi’nde İmplantoloji ve Diş Cerrahisi bölümünde 1 yıl ek öğrenimle masterini de tamamladı. Bu sürede alternatif tıp tedaviye ilgi duyan Dr. Özkanlı, Çin’de akupunktur ve şifalı bitkiler üzerine eğitim aldı.
Dişte alternatif tıp ne anlama geliyor?
İnsan dişlerinin her biri vücudumuzdaki bir organımıza bağlıdır. Örneğin20’lik dişimiz kalbimize bağlıdır.Bu dişimizdeki iltihap kalp ritmi bozukluğuna neden olabiliyor. Bel fıtığına neden olan diş hastalıkları da var. Kanal tedavili bir diş yüzünden, vücutta gaz, mide ağrısı, mevcut kanser tümörlerinin büyümesi gibi rahatsızlıklar meydana gelebilir.
Tedavi yönteminiz nedir? Doğal ve tabii bitkileri hem doğrudan, hem de yardımcı ilaç olarak kullanıyorum. Örneğin; bir implant ameliyatından sonra, yanağın şişmemesi için reçeteye ananas tableti yazıyorum. Ayrıca bir ağız yarasını tedavi etmek için tıbbi bal ve çöreotu kullanıyorum. Kemik erimelerinde organik yumurtanın kabuğunu toz haline getirerek yenilmesini öneriyorum. - Süleyman SELÇUK/BERLİN |