Sağlığınızı götürebilir Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Can, piyasada "zayıflama ilacı" olarak bilinen ürünlerin analizleri yapıldığında içinden çok farklı maddeler çıkabildiğini, bunların içinde iştah kesici ve uyarıcıların bulunduğunu bildirdi.
Can, bitkilerle tedavinin tıpta asla göz ardı edilemeyeceğini ancak araştırılmadan kullanılan her ürünün sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu.
Bu konuda en önemli noktanın toplumun bilinçlenmesi olduğuna işaret eden Can, insanların bitkileri "doğal" diye önemsemeden kullandığına, halbuki bazı bitkisel ürünlerin özellikle belli gruplar için çok riskli olabileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Çocuklar, hamileler ve yaşlılar bu risk grubu içinde yer alır. Yaşlılarda başka bir ilaç kullanmaları durumunda bitkisel ürünlerle o ilaçların etkileşimi söz konusu olabilir. Tüm dünyada yaygın olarak kullanılan ginseng, gingkgo biloba, hatta sarımsak gibi bitkisel ürünler ilaç etkileşimi oluşturarak kanama bozukluklarına neden olabiliyor ve birlikte kullanıldığında pıhtılaşma önleyici ilaçların etkisini arttırarak beklenmedik kanamalara sebep oluyor. Daha önemlisi birçok hasta bu ürünleri zararsız kabul ettiğinden kullanırken doktorunu bilgilendirmiyor. Kanama bozukluğu olanlar çok dikkatli olmalı. Cerrahi operasyonlardan 2 hafta önce kullanılan bitkisel ürünün beklenmedik kanamalara karşı bırakılması gerekir."
Bitkisel ürünlerle tedavinin her zaman sanıldığını gibi etkili olmadığına değinen Can, "Bu tür bitkisel ürünlerde plasebo etkisi dediğimiz, etkisiz bir ürünün, işe yarar, faydalı olur düşüncesi ile ortaya çıkan bir etkisi olabilir. Hasta buna inandığı zaman belli bir yere kadar tedavisini ilerletebilir" ifadelerini kullandı.
"AKTARLAR ECZANE DEĞİL"
Can, alternatif tıp olarak bitkisel tedavide kullanılan ürünlerin birkaç yıl öncesine kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca ruhsatlandırıldığını ve bu dönemde "bitkisel" diye adlandırılan ürünlerin çok basit prosedürlerle piyasaya girebildiğini hatırlattı.
Aktarların sağlık bakanlığı'nın ilgili yönetmeliğiyle ruhsat alarak sadece gıda takviyesi kapsamına giren ürünler ile geleneksel olarak uzun yıllardır kullanılan ve bazı durumlarda etkinliği kanıtlanmış bitkileri satabileceklerine işaret eder Can, şunları söyledi:
"Bu kapsamda satılan ürünlerin çoğu güvenli değil ve bazı sakıncaları var. Aktarlar yeni yönetmeliğe göre, kuru ya da taze halde bitki ve bitki parçaları, yani o bitkinin içinde etken maddesinin içeren, meyveleri, kökü, yaprakları gibi ürünleri satabilir. Aktarlar asla işlemden geçirilmiş, içinde bir takım kimyasal yöntemler uygulanmış, ilaç görüntüsü verilmiş ürünleri satamaz. Ayrıca aktarlar, bitki ya da bitki parçasının satarlarken o ürünün hangi hastalığın tedavisinde kullanıldığını gösteren endikasyonu belirtemez. Buna uymayanlara Sağlık Bakanlığının konu hakkındaki yönetmeliğine göre para cezalarından hapis cezalarına kadar varan yaptırımları uygulanabilir." "ZAYIFLAMA TİCARETİNE DÖNÜŞTÜ" Bitkisel ürünler içerisinde en çok "zayıflatıcı" ve "saç dökülmesini önleyici" ürünlerin ilgi gördüğüne değinen Can, şunları kaydetti:
"Piyasada zayıflama ilacı diye bilinen ürünlerin analizleri yapıldığında içinden çok farklı maddeler çıkabiliyor. Bunların içinde iştah kesici ve uyarıcı ilaçlar bile var. Bu yüzden beyin kanaması ya da kalp krizi geçirip hayatını kaybeden birçok kişi var. Zayıflama amacıyla bu ürünler çok suistimal ediliyor. İlaç yoluyla zayıflama tıpta özel koşullar dışında asla kabul edilmeyen bir durumdur. Günümüzde dünyada en çok para harcanan sektörlerden biri de ilaç sektörüdür. Bu ilaçlarla 'zayıflama ticareti' yapılıyor denilebilir." |