Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 08 Nisan 2025 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Pepino, pecan cevizi, limon otu, zencefil, kuşkonmaz... Market ve lüks manavların raflarında artık onların da yeri hazır. Üstelik bu sıradışı lezzetlere ait reyonlar gittikçe büyüyor. Peki ama acaba bu ürünler satılıyor mu? Yoksa çoğu çöpe mi gidiyor? Nerelerde kullanılıyor? İşte yanıtları

Dünya mutfaklarına ait tariflerde,  zaman zaman karşınıza adını ilk kez duyduğunuz malzemeler çıkıyordur, öyle değil mi? Belki ismini yeni duyduğunuz, belki de ismine artık aşina olduğunuz ama görmediğiniz malzemeler. Ya da görüp de hiç denemedikleriniz... Malum küresel iklim değişikliğinde ‘yapabileceğimiz’ bir önemli şeyde kendi topraklarımızda yetişen ürünleri tüketmek. Ayrıca dünyanın bir ucundan getirilen sebze ve meyveler uzun yolculukları esnasında su kaybına uğruyor. Bir de üzerine kendi ülkesinde bir liralık şeyler, buraya geldiğinde fahiş fiyatlarla etiketleniyor... Daha da kötüsü kimisi artık burada üretiliyor ve hala fiyatlarında ithal ürün muamelesi görüyor.

ALDIKLARIM BOZUK ÇIKTI

Ben, marketlerde hızla reyonları büyüyen, çeşitleri artan bu ürünlere ne oluyor, merak ediyorum doğrusu. Avokado, blueberry gibi artık birçoğunun burada üretilmesine karşın hala çok pahalı olduğu ortada. Marketlerde reyon sorumluları ile zaman zaman konuşuyorum; “Ne oluyor bu kadar ürün, satılıyor mu?” sorusuna aldığım cevap bozulanların hemen atıldığı oluyor. Birincisi ‘bozulan’ derken görüntüleri bozulanları kast ettiklerini biliyorum. Çünkü şimdiye kadar denemek için aldığım hindistan cevizleri hep bozuk çıktı.

Bence burada yapması gereken birkaç önemli şey var. Öncelikle bu ürünlerin üretim yerleri ve toplanma tarihleri etiketlerinde mutlaka belirtilmeli. Bu ürün nereden gelmiş? Kaç kilometrelik bir yol kat etmiş? Ne zamandır tezgahta bekliyor? tüketici bunu bilmeli. İkinci olarak fiyatlarının alınabilir olması. Ve son olarak ürün tanıtımı yani bu ürünlerle neler yapılabileceğinin farklı yollarla anlatılması. İşte bahsettiğim bu malzemelerden birkaçı...

ZENCEFİL: Tuhaf biçimli bu yumru köke artık çoğumuz aşina, uzun zamandır da birçok markette bulunuyor. Avrupa’da genellikle tatlı ve çöreklerde, Çin’de özellikle tazesi tüm yemekler ve marinatlarda, Hindistan ve Pakistan’da daha çok toz olarak yemeklerde bolca kullanılıyor. Kurutulmuş tozunu kullanmak zor değil. Birçok sosa, yemeğe, kurabiye ve çöreğe bir tutam ekleyip hoş bir tat elde ediyorsunuz. Ancak tazesinin lezzeti inanın, müthiş.

Eğer denemek isterseniz, bu yumru kökün kabuklarını soyup su dolu bir kapta kaynatın. Bir süre sonra bu kaptaki suyu boşaltıp tekrar su doldurun. Bu işlemi dört, beş kez tekrarladıktan sonra bol şeker, arzu ederseniz biraz soya sosu ve sarımsak aromaları ilave edip karamelize edin. Birkaç kez kaynattığınız taze zencefili tekrar yeni suyla kaynattıktan sonra arzu ederseniz bahsettiğim gibi bir sos hazırlayıp etlerin yanında servis edebilir ya da etlerle birlikte de pişirebilirsiniz. Önemli olan zencefile bol şeker, sarımsak ve soya sosunun çok yakıştığını unutmamak.

KUŞKONMAZ:  Avrupa’da kullanımı çok yaygın olan kuşkonmaz, Türkiye’de az bilinen bir lezzet ama bunun ardındaki en büyük neden kuşkusuz yüksek fiyatları. Elbette, lezzeti keşfedilirse talep çok fazla olacaktır. Silivri’deki kuşkonmaz bağları her geçen gün büyüyor yani ithal bir ürün değil artık. Ancak kuşkonmaz yetiştiriciliği cidden zor bir iş o sebeple kanımca her daim fiyatları biraz yüksek olacak. Umarım yakın zamanda fiyatlarında bir denge olur ve sıklıkla tüketilmeye başlanır.

Izgarası, salatası, grateni ve bir çok etle garnitür olarak kullanım alanı olan kuşkonmazı kişlerde de kullanabilirsiniz. Hatta çok körpelerini iyi bir mayonezli sos ile salatalık gibi çiğ olarak ikram edebilirsiniz.

PEPİNO: Kavuniçi renkli ve büyük bir armut boyutundaki bu meyveyi hızlı bir şekilde tanıdık. Hemen hemen tüm manavlarda satılmaya başlandı. Üretimi Adana’da hızla yayılıyor. Ama bu meyvenin lezzeti tam olgunlaşmamış tatsız bir kavunu andırıyor. İleriki günlerde mutfakta onunla neler yapılabilineceğine dair denemeler yapıp sizlerle paylaşacağım.

LİMON OTU: Citronnelle ya da diğer adıyla lemon grass... Birçok çeşidi olan bu ot bizde mide rahatlatıcı olarak aktarlarda yağ halinde satılıyor. Anavatanı Güney Amerika olan limon otu Çin, Malezya ve Tayland mutfağında çok kullanılan bir malzeme. Hatta zaman zaman Avrupa ülkelerine ait tariflerde de görebilirsiniz.  Limonumsu kokusu ama asitsiz yapısı bazı tariflere daha uygun olmasına sebep. Üstelik çok ilginç bir de kullanım şekli var: Sert saplarından kamışlar hazırlanır ve şişe sıralar gibi limon otu sapına etler veya sebzeler sıralanır. Pişerken aromalar malzemeye karışır ve nefis bir lezzet oluşur. Limon otuna lüks marketlerde ara ara rastlamaya başladım.

PECAN CEVİZİ: Pecan (pikan) cevizinin anavatanı Avustralya. Amerika’nın kuzeydoğusunda da bol miktarda yetiştiriliyor. Bir süre önce bizde de yetiştirme denemeleri yapıldı ve Ege, Akdeniz hatta Marmara bölgelerinin iklimiyle uyumlu olduğu görüldü, artık Türkiye’de de üretiliyor. Pecan bildiğimiz cevizin biraz daha uzunu, lezzeti ise benzer. Dış kabuğuna baktığınızda daha küçük gibi görünse de etli kısmı daha fazla. Bu ceviz kurabiye ve tartlara müthiş bir gevreklik ve lezzet veriyor.

Geçen haftaki konumuz Ovalı Konya Lokantası’nı merak edenler “Nasıl buluruz?” diye mail atıyor. İnternet sitelerinde tüm iletişim adreslerini bulabilirsiniz.

,

 

http://www.stargazete.com/

Ekleme Tarihi
18.10.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız