Yapılan araştırmalar ve projeler nanoteknolojinin endüstri, savunma, tıp, tarım, elektronik, fizik, kimya gibi birçok alanda etkili olduğunu gösteriyor.
1974 yılında Tokyo Üniversitesi'nde Norio Taniguchi tarafından ortaya atılan nanoteknoloji mevcut teknolojilerin daha ileri düzeyde duyarlılık ve küçültülmesine dayalı olarak hızla ortaya çıkan teknolojilerdir. Gelecekte bu teknoloji muhtemelen Moleküler Nanoteknolojisi (MNT) adıyla nano büyüklüğündeki boyutlarıyla yapı makineleri ve mekanizmalarını da içerecektir.
Nano kelimesi Yunanca'daki nannos "küçük, yaşlı adam" anlamına gelen kelimeden adını alır. Nano, 1 metrelik ölçünün milyarda birlik ölçüsüne denmektedir (1/1.000.000.000). Yaklaşık olarak 3 ila 5 atom arası bir ölçü birimidir. Nanoteknoloji ise, bu ölçü biriminin kullanılarak bulunduğu icatların ticari tanımlamasıdır denilebilir.
Nanoteknolojinin gelişmesiyle, milyarca mhz hızda işlemciler üretilebilir, kendi kendini tamir eden sistemler yapılandırılabilir, vücutla bütünleşebilen giysiler üretilebilir, tıpta virüsü bulup yok eden Nano mikron ölçülerinde robotlar oluşturulabilir, uzayda kullanılmak üzere çeşitli malzemeler imal edilebilir, biyolojik açılımlar yapılarak yeni yaşam formları icat edilebilir.
Nanoteknoloji, bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi, ülkemizde de üzerinde önemle durulan ve Ulusal Nanoteknoloji Merkezi kuruldu. Bu merkez, Bilkent Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
BİRÇOK SEKTÖRÜN İLGİSİNİ ÇEKİYOR
Nanoteknoloji son 10-15 yıldır mikroteknolojiden sonra en çok dikkat çeken bir bilim dalı olarak Türkiye'de de birçok sektörün ilgisini çekmeye başladı. Yapılan araştırmalar ve projeler nanoteknolojinin endüstri, savunma, tıp, tarım, elektronik, fizik, kimya gibi birçok alanda etkili olduğunu gösteriyor.
Nanoteknoloji, genelde 1-100 nanometre boyutlarda yani çok küçük boyutlarda maddelerin anlaşılıp, işlevsel hale getirilmesi olarak tanımlanıyor. Çok küçük maddelerin tanınabilmesi dolayısıyla yaşam alanında birçok kullanım kolaylığı sağlıyor, bunun yanında ülke ekonomisinin kalkınmasının kapılarını açıyor.
TEKSTİL SEKTÖRÜNDE YOĞUN KULLANIM
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyoncular Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Türkiye'de akıllı kumaş üretiminin yüzde 3 oranında bulunduğunu, yakın zamanda bu oranın yüzde 5'e çıkacağını söyledi.
Orakçıoğlu, akıllı kumaştan yapılmış ürünlerin toplam üretimin yüzde 35'ini bulduğunu ifade etti. Bu kumaşlardan yapılan ürünlerin gelişmiş ülkelerde gelir seviyesi yüksek tüketiciler tarafından tercih edildiğini belirten Orakçıoğlu, bu teknolojilerle hem Çin'e hem de diğer ülkelere karşı avantaj sağlanacağını kaydetti.
Damat-Tween ADV`yi üreten Orka Grup, bu kumaşı 3 yıldır bütün ürünlerde kullanırken, yerli üreticiler de akıllı kumaş üretmeye ağırlık veriyor. Akıllı kumaşlar, nanoteknoloji ve özel bir kimyasal işlem sayesinde bir inçin yüz binde biri uzunluğunda milyonlarca lifle donatılarak leke tutmaz hale getiriliyor.
Bu teknolojide kullanılan özellikler şunlar:
Nano-pel, kumaşın dayanıklılığını artırıyor ve sudan koruyor. Nano-care, nano-pel teknolojisi ile birlikte kumaşı lekeden koruyor. Nano-dry, kumaşın nem dengesini sağlarken terlemeyi azaltıyor, rutubeti emip kumaşı kurutuyor. Nano-fresh, vücuttaki kokuyu emiyor, ürün teri kendi içinde kurutuyor. Sadece sentetik ürünlerde kullanılan nano-touch, kumaşa yumuşaklık ve pamuksu bir görünüm veriyor.
GÖZ TEDAVİSİNDE NANOTEKNOLOJİK ÇÖZÜM
Göz tansiyonu olarak bilinen glokomun tanı ve tedavisi için umut nanoteknolojide. ABD'deki Indiana Üniversitesi Tıp Fakültesi Glokom Araştırma ve Tanı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Alon Harris, nanoteknoloji sayesinde göz içi basınç dalgalanmalarının ölçülebileceği müjdesini verdi.
Glokom hastalarının yüzde 20'si kör olma riski taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Harris şunları söyledi:
Türkiye`de nüfusun yüzde 3'ü glokom riski ile karşı karşıya. 24 saatte göz içi basıncı sürekli olarak dalgalanır. Fizik mühendisleriyle çalışıyoruz, nano parçacıklarını gözün içine koyarak verdikleri sinyallerden göz içi basıncı takip edeceğiz. Bu da erken tanı ve erken tedavi anlamına geliyor. Bu ise glokom tedavisi için çok önemlidir
DÜNYADA MİLYAR DOLARLAR HARCANIYOR
Dünyada bu alana ayrılan bütçe oldukça fazla. Bu teknolojinin 2025 yılına kadar gelişmesini tamamlayacağı öngörülse de, Amerika, İsrail gibi ülkeler bu teknolojinin önemini erken kavrayan ülkelerden birkaçı. İsrail 5 yıl için 240 milyon dolarlık bir yatırım açıklarken, Güney Afrika 3 yıl içinde nanoteknoloji araştırmalarına 170 milyon dolar yatırım planı yaptığını açıkladı.
Amerika'da özel sektör hariç sadece devletin nanoteknolojiye ayırdığı kaynak 2006 yılı için 1 milyon dolar. Japonya'da ekonominin temel dinamikleri elektronik sektörüne dayandığı için bu ülke nanoteknoloji çalışmalarına 500 milyon dolar kaynak ayırıyor. Tayvan, 2012´ye kadar 32 milyon dolarlık ürün üretecek. Böylece 350 milyar dolarlık Tayvan ekonomisinin yüzde 10´unu kaplayacak.
TÜRKİYE YARIŞA GEÇ BAŞLADI
Peki, birçok ülke nanoteknoloji fırsatlarını halklarının hizmetine sunarken Türkiye bu teknolojinin neresinde kalıyor? Türkiye bu teknolojiyi kullanmakta bu ülkelerin gerisinde kalsa da, geç kalınmış bir bilinçlenmenin olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Türkiye'de son yıllarda birçok araştırma fırsatını vermeyi amaçlayan ve sadece nanoteknolojiye hizmet eden Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM)'nin kurulması bu alandaki çalışmalar için önemli bir adım niteliğinde. Ülkemizde yeni bir bilim dalı olarak ortaya çıkan bu teknoloji TUBİTAK tarafından da ilgi görüyor.
5 ARAŞTIRMA MERKEZİMİZ VAR AMA YETERSİZ
İsrail her yıl milli gelirinin yüzde 5'ini Ar-Ge'ye ayırıyor. Bu yatırımlar neticesinde 45 nanoteknoloji şirketi kuruldu ve katma değeri yüksek ürünlerle nanoteknoloji pazarında yerlerini almayı başardılar. Ülkemizde, yıllık ortalama 3,5 milyar doları bulan kaçak akaryakıt sorununu çözmek için açılan ihaleyi İsrailli bir firmanın kazandığını söylersek teknolojinin ne kadar çabuk geri dönüşüm sağladığını görebiliriz.
Çok ucuza üretilebilen "moleküler akaryakıt marker"dan şirketin yıllık kazancı 25 milyon TL. Mehmet Bayındır, ülkemizde 2006 yılında faaliyete geçen, ABD Enerji Bakanlığı'nın desteklediği 5 nanoteknoloji araştırma merkezinin her biri için 100 milyon dolar harcandığını belirtiyor. Türkiye'de kullanılan cihazların yetersiz oluşuna vurgu yapan Bayındır, İsrail ve Yunanistan'ın yıllardır nanoteknolojiden birçok kazanç elde ettiğini, en küçük ihtiyacında bile dışa bağımlı hale gelen ülkemiz için bu teknolojinin bir yükselme şansı olabileceğini kaydediyor.
NANOTEKNOLOJİDE ACELE ETMELİYİZ
1990ların başından beri dünyada gelişmekte olan nanoteknoloji politikalarına Türkiye`nin ayak uyduramadığı, ancak yine de 2000li yılların başından itibaren çeşitli adımlar atılmaya başlandığı söylenebilir. Bunların en önemlilerinden biri ise, 2023 yılı Türkiye vizyonu çerçevesinde, nanoteknolojiyi bu vizyona ulaşılmasında gerekli ve öncelikli teknolojik faaliyet alanlarından biri olarak tanımlayan 'Vizyon 2023 Strateji Belgesi'dir. Üniversitelerdeki nanoteknoloji merkezleri, laboratuarları ve yüksek lisans programları gelişmektedir. Son dört yıldır organize edilen NanoTR konferans serisi gibi çalışmalar da devam etmektedir.
TÜRKİYE'YE FAYDASI NEDİR?
Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktörü Prof. Dr. Gündüz Ulusoy, enerji sorununun çözümü nanoteknolojide olduğunu söyledi. Enerji sorununun dünya için en önemli sorunlardan biri olduğunu belirten Ulusoy "Türkiye'de nanoteknoloji araştırmaları yapacak olan kurumsal yapı içinde nanoteknoloji uygulamaları ile enerji sorununa çeşitli çözüm yöntemleri geliştirilecektir" dedi.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Menceloğlu da "Fizik, kimya, kimya, mühendislik bilimleri, moleküler biyoloji, genetik ve malzeme bilimleri ile yoğun ilişkisi olan, hem disiplinler arası ve hem de teknolojiler üstü bir süreç olduğu gözlenmektedir. Sürecin günlük yaşama son derece hızla yansıyacağını düşünmekteyiz" dedi.
Princeton Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Aksay, dünyada nanoteknoloji alanında en büyük yatırımı ABD'nin yaptığnı dile getirdi. ABD'nin 2001 yılından bu yana nanoteknolojiye 5 milyar dolar yatırım yaptığını belirten Prof. Dr. İlhan Aksay, bu ülkeyi Çin'in takip ettiğini sözlerine ekledi. Prof. Dr.Aksay, nanoteknoloji kullanılarak Türkiye'nin coğrafi özellikleri nedeniyle gündeminde olan depreme dayanıklı malzemeler üretebileceğini ifade etti.
NANOTEKNOLOJİNİN GELECEĞİ NEDİR?
Kısa vadede, nanoteknolojiler daha küçük, daha hızlı bilgisayarlar ve daha keskin/net ve verimli elektronik görüntü cihazları (display) yapımına yol açacaktır. Nano parçalar boyaya katıldığında boya ağırlığı azalacak böylece uçaklarda/gemilerde kullanıldığında toplam ağırlık düşecek ve daha az yakıt tüketilecektir. Nano parçacıklar çevreyi temizlemede yardımcı olurlar. Nano parçalar, toprak ve yer altı suyundaki tehlikeli bileşiklerin zararsız bileşenler haline dönüştürülmesine yardımcı olur.
Nano zarlar (membrane) uzun vadede potansiyel olarak su arıtma sürecinde daha enerji etkin olacaktır. Ayrıca yüksek performanslı motorlar uzun ömürlü makine yağları ile sağlanacaktır. Tıp alanında uzun vadede ilaç sektöründe ve takma organ yapımında kullanımı vardır. Nano parçalar vücudun belli kısmına özel ilaç olarak hızlı verilebilmektedir. Hafif ve uzun ömürlü takma organlar (kalp kapakçığı, kalça protezleri vs) yapımında da kullanılabilmektedir. Tansiyonu ve kalp atışını ölçen akıllı elbiseler yapımında ve çevredeki tehlikeli kimyasalları teşhisinde nano malzemeler kullanılabilmektedir.
Karbon nano tüpler yassı karbon atomu yaprakları yuvarlanarak ve çok ince silindir tüpü şeklinde yapılırlar. Karbon nano tüpler çelikten 100 kat güçlüdür fakat 6 kat daha hafiftir ve elektrik iletirler. Elektronik görüntü (display) ve algılayıcı (sensor) yapımı ve hafif inşaat malzemesi yapımında kullanılmaktadır. Farklı yapı, uzunluk ve çaplarda nano tüpler yapılabilmektedir.
KISACA:
• Nano teknoloji tasarruf demektir. • Daha az maliyetle, daha çok üretim sağlarsınız. • Enerji kaynaklarından elde edeceğiniz tasarruf ile enerji maliyetlerini düşürürsünüz. • Üretim süreçlerini kısaltarak zaman ve maliyat kaybını önler, rekabet gücünüzü artırırsınız. • Teknolojik yarışta geri kalmaz, öne geçersiniz. • Nano teknoloji yaşam kalitenizin yükselmesini sağlar.
http://www.dunyabulteni.net/
|