Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 25 Kasım 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Bu topluluk, bir meclise dönüşecek topluluktu aynı zamanda. Bir araya gelenler, Türkiye Su Meclisi'nin üyeleriydi. Türkiye'nin dereleri, gölleri, diğer başka sulak alanlarının korunmasını amaçlayan sivil toplum örgütü. İçinde pek çok bireyin ve sivil toplum örgütünün bulunduğu bir meclis olarak kuruldu. Türkiye'de, dünyada bile örneği pek az olan ilkeleri, manifestosu olan bir meclis kuruldu. İnsanlardan oluşsa da bu meclis, esasında insanın da bir parçası olduğu doğa adına toplanacak, karar alacak, ayağa kalkacak, oturacak, el kaldıracak, yumruk kaldıracak, ses çıkaracak!

Biz Türkiye Su Meclisi'nin kurucuları ve yürürlükteki su politikasının mağdurları olarak aşağıdaki gerçeklerin altını çiziyoruz: · Doğa kendi başına vardır ve insan doğanın sadece bir parçasıdır.                       

· Doğa bir nesne değildir. Kendi kadim kuralları doğrultusunda, değerli bir işleyişe sahiptir. · Doğa ticari bir mal haline getirilemez ve üzerinde ekonomik ırkçılık yürütülemez. · Su, yalnızca doğaya aittir ve onun ayrılmaz bir parçasıdır. · Su, bulunduğu havzaya aittir. Doğal bir varlıktır, kaynak değildir. · Su kendini ancak akarak var edebilir ve doğada tek bir damla su boşa akmaz. · Suyun özelleştirilmesi ve suya efendi atanması kabul edilemez. · Sürdürülebilir kalkınma, koruma kullanma dengesi gibi ilkeler doğanın sömürülmesi için gerekçe gösterilemez. · Yaşamın yegâne kaynağı olan doğanın, "çevre" diye tanımlanarak hayatın dışına çıkarılması kabul edilemez. Kendi var oluşumuza, ait olduğumuz topluma, yaşadığımız gezegene ve gelecek nesillere karşı duyduğumuz vicdani sorumluluğun sonucu olarak, suya ilişkin tüm faaliyetlerde aşağıdaki esasların uygulanması gerektiğini savunuyoruz: · Doğa hakkı ve buna bağlı olarak su hakkı, insan haklarının gerçekleşmesi için bir zorunluluktur. · Su, insan dahil tüm canlılar için aynı derecede değerlidir. Suyla ilgili meseleler, ancak böyle bir adalet anlayışı ile çözülebilir.  · Su, günübirlik değişen yasal düzenlemelerin öznesi olamaz. Kesin düzenlemelere sahip ekolojik temelli bir su yasası, su ihtiyacının doğru ve adil temini için temel bir zorunluluktur. · Su korsanlığı ile buna aracılık eden tüm ulusal ve ulus ötesi örgütlenmeler desteklenemez. · Yeraltı sularından doğal dolum hızından daha fazlası çekilemez. · Suyun havzalar arasındaki veya bulunduğu havza içindeki doğal döngüsünü parçalayan faaliyetler, oluşturdukları ekolojik ve ekonomik zararlar nedeniyle kabul edilemez. Konuşmacılar arasında Ayşen Erdil, şunu söyledi: "Ben aslında buraya bir insan olarak gelmedim. Ben buraya bir ağaç, dağ, orman, kuş, balık olarak geldim. Beni bir hayvan, su, orman olarak görün. Onlar adına konuşacağım. Beni dinleyin, bana saygısızlık etmeyin. Benim hakkımı korumuyorsunuz. İnsan tahtından inmeli artık." Türkiye Su Meclisi'nin kurulması nedeniyle, DSİ'nin kozmik yarasa mağarasıyla ilgili son gelişmeleri yazamadım. Lakin yarın, yani salı günü mahkeme kararıyla kozmik mağaraya girilecek. Onu bildireyim istiyorum. Bakalım, yarasalar orada mı, değil mi?

  http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=127&HBR_KOD=135628

Ekleme Tarihi
18.01.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız