Yemeğe önce bir “başlangıç” almadan başlamaz, bir bardak meşrubat veya meyve suyu yapamayız. Bu sofraların ana yemekleri daha ağır oluyor, yemekler tatlısız asla bitmiyor!
Ev dışında yenen yemekler sıklaştıkça, kilo kontrolü güçleşiyor. ış insanlarının, sık seyahat edenlerin, sosyal yaşamı yoğun olanların kilolarını korumaları zorlaşıyor. Kısacası dışarıda çok sayıda kalori sabotajcısı var. Eğer bu sabotajcıları bilir ve birazcık dikkatli olabilirseniz işiniz kolaylaşır.
Sık sık dışarıda yemek zorunda kalanlar için şu öneriler faydalı olabilir.
Yemek yiyeceğiniz yeri iyi seçin: Yemek çeşidi bol olan bir restoran seçerseniz, istediğiniz bir yemeği yeme şansınız daha yüksek olur. Diğer durumda istemeseniz de sağlıksız bir yemek yemek zorunda kalabilirsiniz.
Açlığınızı kontrol altında tutun: Dışarıda yiyeceğiniz gün bir önceki öğünü sakın atlamayın. En iyisi yemekten bir saat önce hafif bir şeyler atıştırın. Bu sizin restoranda aşırı yemenizi engeller.
Mönüyü dikkatle inceleyin: Et dolu bir tabak yerine, yağsız veya çok az yağlı et, tercihen tavuk içeren, bol sebzeli bir yemek isteyin ve biraz ekmekle birlikte tüketin.
Doğru siparişler verin: “A la carte” sipariş vermek daha pahalı olsa da, size seçim özgürlüğü tanır. Yemekleri az miktarda ama çeşitli sipariş verin. Kremalı çorbalar yerine, sebze çorbalarını tercih edin. Ara sıcakları kızarmışlardan değil, haşlanmış, füme veya fırınlanmışlardan seçin.
İsteklerinizi çekinmeden belirtin: Büyük porsiyonlar yerine, yarım veya küçük porsiyonlar sipariş edin. Bu mümkün değilse, tabağa yarım porsiyon koymalarını (artanını paket yapmalarını) isteyin. Bu tedbir doyduğunuz halde, sadece tadı güzel olduğu için yemek yemenizi engeller. Yemeğin yanında garnitür olarak kızarmış patates veya pilav, makarna yerine haşlanmış sebze isteyin. Tavuk sipariş ettiyseniz, derisini soyarak pişirmelerini rica edin. Sebze ve yemeklerin üzerine sos koymamalarını söyleyin.
Yemekte yemek dışı şeylerle ilgilenin: Dikkatinizi sadece yemeğe vermeyin. Lokmalar arasında çatalınızı bırakın. Yemeğe biriyle gitmeye çalışın. Arkadaşınızla konuşun. Tavuk kanadı gibi, ayıklaması zor olan yemekleri seçin. Yemeğin birazını paket yaptırın. Bu tip önlemlerle yediğiniz yemek miktarını azaltmaya çalışın.
Sos eklemekten kaçının: Sos eklerseniz hem daha çok yer hem de ek kalori alırsınız. Birçok insan daha yemeği tatmadan tuz, karabiber, sos ekler. Bundan kaçının. ıyi pişirilmiş bir yemeğe bu tür eklemeler yapmak genellikle gerekmez. Önce yemeği tadın. Eğer sos yemek istiyorsanız, sosu yemeğin üstüne değil, kenarına koydurun. Çatalınızı önce sosa, sonra yemeğe batırarak yiyin. Bu şekilde sosun tadını alır ama daha az miktarda tüketirsiniz.
Açık büfelere dikkat: Açık büfeler, insanın tabağını gereğinden fazla doldurma isteğini kamçılar. Önce bütün masayı dolaşın ve yemek istediklerini tespit edin ve sadece bunları alın. Salataları önce yiyin. Böylece iştahınızı kontrol altına almış olursunuz.
Tabağınızdaki her şeyi bitirmek zorunda değilsiniz: Sadece açlığınızı giderinceye kadar yiyin. Tabağınızda bir miktar yemek bırakmaktan korkmayın.
Yemeğiniz tamamen bitene kadar tatlı siparişi yapmayın: Belki de çok doymuş ve yiyemeyecek durumda olacağınızdan, yemekten sonra hiç sipariş vermezsiniz. Tatlı alsanız da, bir arkadaşınızla bölüşerek yiyin. Tatlı yerine, daha az yağ içeren taze meyve ve jöleyi tercih edin.
Alkolden uzak durun: Çok zorunlu değilse alkol almayın. Alırsanız 1-2 bardak şarap veya 1 bardak light bira ile yetinin. Uzun kalınan yemeklerde light içecekler kullanın.
Meşrubatlara dikkat: Su ve soda en iyi, en sağlıklı içeceklerdir. Taze sıkılmış bir bardak meyve suyu ile bir kutu kolalı ya da gazlı içecekle kalorisi aşığı yukarı aynıdır. Kolalı-gazlı içecekler yerine soda-su veya taze meyve suyu ya da light ayran isteyin.
Diyabet, bağırsağı da etkileyebiliyor
Diyabetik hastalarda, özellikle ileri dönem hastalıkta, ishal görülebilir. ıshal, su gibi ve ağrısızdır. ıshal gece olabilir. Hastalar dışkı kaçırabilir. ıshal, kabızlık ile dönüşümlü olabilir.
Diyabetik hastalarda ishale sebep olabilecek farklı mekanizmalar vardır. Bunlar arasında bağırsak hareket bozukluğu, aşırı bakteri üremesi, anorektal bozukluklar yer alır. Böyle hastalarda dışkı tahlili yapılmalı, gerekirse bağırsak filmi çekilmeli veya kolonoskopi yapılmalıdır.
Tedavide öncelikli olarak sıvı ve tuz ihtiyacı karşılanmalıdır. Ayrıca kan şeker kontrolü yapılmalıdır. Loperamid gibi ishal önleyici ilaçlar bu hastalarda kullanılabilir.
Probiyotikler kanserden koruyabilir mi?
Yoğurt ve kefir başta gelmek üzere doğal birçok besinde bulunan probiyotik bakterilerin bağışıklık sistemini güçlendirdikleri için kanserden korunmada da önemli faydaları var.
Sindirim sistemimizde 1,5 kilo civarında faydalı bakteri bulunuyor. Sayıları ne kadar fazlalaşırsa bağışıklık sistemi o kadar güçleniyor, bağırsakta vitamin üretimi artıyor, zararlı maddelerin kan dolaşımına geçme ihtimali azalıyor.
Çalışmalar, probiyotik bakterilerle güçlenmiş bağırsak florasına sahip olmanın kanserden korunmada önemli bir avantaj olduğunu gösteriyor. Mesela yoğurdun yoğurt ve kefirin meme kanserine yakalanma sıklığını azaltabileceğini gösteren küçük çalışmalar var. Probiyotiklerin kalın bağırsak kanserini önlemeye yardımcı olabileceği de bazı çalışmalarda gösterilmiş.
Özetle, probiyotikten zengin beslenme sadece kronik bağırsak hastalıklarından, alerjiden korunmaya, kolesterol, kan şekeri dengesini sağlamayı kolaylaştırmaya yaramıyor, düzenli tüketildiklerinde kanserden korunmada da yardımcı olabiliyor.
Daha çok probiyotik güç kazanmak istiyorsanız yoğurt, kefir, peynir, boza turşu gibi fermantasyon ürünleri ihtiva eden besinleri daha sık kullanın.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
http://www.hurriyet.com.tr/