Yok olma tehlikesi yaşayan Padişah balığı "lüfer"in gelecek kuşaklara kalması ve yetkililerin sorunun çözümü için ciddi adımlar atması için kampanya başlatıldı.
Aşırı avlanma ve bilinçsiz tüketim nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan İstanbul'un mavi sularının sultanı, padişah balığı "lüferi" korumak için bilim adamları, lüfer severler, işletme sahipleri, ünlü gurme ve aşçılar "İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın" kampanyası başlattı. Bu amaçla yarın Beyoğlu Cezayir Restoran'da İstanbul İl Tarım Müdürlüğü, TÜDAV, Greenpeace, İstanbul Su Ürünleri Kooperatifler Birliği'nden birçok isim bir araya gelecek ve "Aranıyor!" yazılı afişin önünde, "Lüfer'in yavrusuna çinakop denir, sarıkanat denir. Avlarsan lüferi yavrulayamadan, yakında tüm ailenin soyu tükenir" diye haykıracak.
60-80 BİN YUMURTA Fikir Sahibi Damaklar grubunun kurucusu, aşçı ve besin aktivisti Defne Koryürek, "Lüferin üremesine müsaade etmiyoruz. Yumurtasını bırakmamış, küçücük lüferler avlanıyor ve bunları yiyoruz. Biz balık lokantaları 24 santimetrenin altında lüfer satmasın, 24 santimetrelik lüferlere yönelsin istiyoruz. Gelecek nesillere lüfer bırakmak istiyoruz" dedi. Lüfer balığı, mayıs ayında Marmara ve boğazlardan beslenmek, üremek ve yazı geçirmek üzere kanalı takiben Karadeniz'e çıkıyor. Çıkarken Marmara ve boğazlarda muhtelif yerlerde dişi lüferler, 60 bin ila 80 bin arası yumurta dökebiliyor. Yazı Karadeniz'de beslenerek geçiren lüferler, havaların soğuması ile ağustos ayının ortaları itibarı ile yine Boğaz'ı takip ederek (ama bu defa akıntıya karşı) iniyor. Tam boy lüferin ise eylül ayında Boğaz'a girdiği belirtiliyor.
http://www.sabah.com.tr/ |