"Her şeyin hızla değiştiği dünyamızda, yeni trend sağlıklı yaşam. Tarih boyunca en önemli gıda maddelerinden biri olan ekmekte de böyle bir trend söz konusu.
Avrupalı Türklerin büyük bölümü, özellikle genç nesil bu trendi yakalamış. Artık beyaz undan yapılan pide daha az tüketiliyor. O mis gibi pide dönemi kapanıyor." Bunları, Almanya Hamburg'da Rodi Fırın'ın sahibi Salman Mazi söylüyor.
Kahramanmaraşlı Salman, 1985 yılında yüksek öğrenim için Avrupa'ya yola çıkmış. Otostopla Viyana'ya gelmiş. Oradan da ver elini Almanya'nın kömür havzası Ruhr. Ama havası iyi gelmemiş. Hastalanmış. Bir doktor ona, "Sen en iyisi nemli havanın olduğu bir bölgeye taşın" demiş. O da "Deniz havası nemli olur" diye Hamburg'a taşınmış. Üniversiteye kaydolmuş ama devam edememiş. "Türkiye'den getirdiğim para bitmişti. Çalışmam lazımdı" diyor Salman.
Bir gün Altona'da bir Türk marketinde iş aramaya gitmiş. "Bana göre bir iş var mı" derken, o sırada fırından ekmek getiren Türk, Salman'a kulak kabartmış. "Bize çalışacak adam lazım" diye hemen Salman'ı alıp fırına götürmüş. Böylece fırıncılık serüveni başlamış. Kısa sürede işi öğrenmiş. Fırıncı belgesi almış.
Para biriktirmiş. 1995'te kendi fırınını açmış. Bugün günde 2.5 ton un işliyor. 20 bin pide, ekmek ve diğer unlu mamulleri üretiyor. 400'ü aşkın markete servis yapıyor. Salman'ın fırını, Hamburg'un ünlü St. Pauli semtinde, barlar sokağı olarak bilinen Suzanne Sokağı'nın arkasında. O da zaten Suzanne Sokağı'nın ‘Salman Ağabeyi'. Herkes sevip sayıyor. Salman ile Suzanne Sokağı'nda buluştuk. Bu sokak birçok filme plato olmuş. Sokakta sağlı sollu çoğu Türklere ait kafeler, lokantalar var. Salman ile hem sohbet ettik hem de fırına doğru yürüdük.
Ekmeğin artık daha mı az tüketildiği yönündeki soruma yanıtı, "Türkiye'de yılda 44 milyar ekmek (günde 120 milyon adet), sadece İstanbul'da ise günde 12 milyon ekmek üretiliyor. Kişi başına tüketim yılda 100-120 kilogram arasında değişiyor. Türkiye'de ekmek pazarının büyüklüğünün 7 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Almanya'da ise yılda kişi başına tüketimin 86 kilogram olduğu belirtiliyor. Ama 300'den fazla çeşit ekmek var. Türklerin ne kadar tükettiğine dair bir bilgi yok. Biz genellikle pide satıyoruz. Tahminim, Almanya'da günde 300 bin civarında pide imal ediliyor. Ama daha az pide tüketildiği de bir gerçek. Bundan da Türklerin yemek kültürünü değiştirdiklerini, yani daha az ekmek, pide yediklerini anlıyoruz" oluyor.
Konuşa konuşa Salman'ın fırınına geldik. İki katlı, toplam 1000 metrekare üzerine kurulu. Fırın deyip geçmeyip. Burası aynı zamanda bir film platosu gibi. Sinemacılar gelip fırını kiralıyorlar. Ünlü bir sigorta firmasının reklam filmiyle bir sinema filmi çekilmiş. Hamburg'daki sinema okulu öğrencileri gelip ders filmlerini burada çekiyor. Haftada altı gün fırın, hafta sonları film platosu. Salman Bey'e, "Siz fırıncılığın yanı sıra film dünyasına da girmişsiniz. Hem niye hep sizin fırın" diye soruyorum. "Herhalde bizi kendilerine yakın buluyorlar. Kiralama fiyatımız da uygun" diyor. Salman Bey birçok alanda sponsorluk yapıyor. Şimdi St. Pauli'nin çehresini düzeltmek için kurulan komisyonun başında.
Sohbet akıp gidiyor. Salman Bey, "Bir ricam var" diyor. Merakla dinliyorum. "Bizde nedense alışkanlık olmuş. Pideye elleriyle bastırıp bakıyorlar, taze mi diye. Naylon torba içindeki pideye de genelde yüz vermiyorlar. Bu, gıda maddesi. Hijyenik olmalı. Lütfen pideleri kimse ellemesin" diyor. Biz de onun ricasını yerine getiriyoruz. Lütfen pideleri tek tek ellemeyin.
Halit Çelikbudak