Göğe doğru yükselen apartmanların arasında yere düşmeye meyilli kirazları, kayısıları, üzüm salkımlarını düşünün. Ya da düşlemeyi bırakın, gidin bu güzel manzarayı yerinde görün. 700 binden fazla nüfusuyla İstanbul'un en büyük ilçesi Bağcılar'da hayata geçen 'Nostalji Bahçeleri' projesi şehrin debdebesi içinde nefes almayı vaat ediyor. Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan 'Kirazlı Mahallesi'ndeki Kiraz Bahçesi, 84 adet bodur ağaçtan ve bir kafeteryadan oluşuyor. Yoğun ilgi sonucu bu senenin meyve hasadı bitmiş durumda. Fakat öğleden sonraları piknik sepetini koluna takan, örgüsünü, çekirdeğini kapıp gelenler bahçeyi boş bırakmıyor.
Marmara Belediyeler Birliği'nden ödüllü Nostalji Bahçeleri projesinin mimarı Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı. 33 yıldır Bağcılar'da yaşayan Başkan, eskiden kiraz bahçeleriyle ve bağlarıyla meşhur ilçede çocukluğunda dalından üzüm yediğini anlatıyor. Yunanistan'dan, Bulgaristan'dan, Bosna-Hersek'ten ve ülkenin her yöresinden göç alan Bağcılar'ın bir Türkiye fotoğrafı olduğunu ifade ediyor. Projeyle memleketinde, köyünde yeşili bırakıp İstanbul'un çarpık yapılaşmış beton semtlerine gelen insanlara doğup büyüdükleri yerleri hatırlatmak, bunu hiç görmeyen şehirde doğan küçüklere ise bu güzellikleri öğretmek amaçlanıyor.
İlçedeki 22 mahallenin hepsi teker teker bahçelenmeyi bekliyor. Kiraz, kayısı bahçesi ve üzüm bağı çoktan kuruldu. Kestane, elma, ceviz ise yolda. Ağaç seçimleri Bağcılar hangi illerden daha çok göç almışsa ona göre yapılıyor. Örneğin Malatyalılara kayısı, Kastamonu, Sinop yöresinden gelenlere kestane... Şehir kültürüne adapte olmakta zorlanan, taşradan gelen vatandaş bu sayede aitlik duygusu edinip şehirlilik kimliği kazanabilecek. Başkan Çağırıcı proje için çok heyecanlı. Kiraz bahçesinin açılışında vatandaşlarla birlikte meyve toplayıp yemiş. Kayısı bahçesini teftişe geldiğinde ise, dalları yere eğen meyveleri gördüğünde naralar atıyor, mutluluğunu dile getiriyor. 3,5 dönümlük kayısı bahçesinde çocuk oyun alanı, bisiklet/yürüyüş yolu ve spor aletleri ve ihtişamlı bir Malatya Konağı var. Üzüm bağına ahşap bir bağevi, kestane bahçesine de bir Safranbolu evi inşa ediliyor. Malatya'nın Beşevler Konakları'ndan örnek alınarak yapılan konak mimarisiyle dikkat çekiyor. İçerisinde davetlerin de verilebileceği mekanda Malatya mutfağından lezzetler İstanbullularla buluşacak.
'İstanbul'da nasıl kayısı, üzüm yetişir?' diye soracaksınız. Bağcılar Belediyesi Parklar ve Bahçeler Müdürü Hakan Özipek, toprak analizlerinden sonra ağacın ihtiyaç duyduğu şartların azami ölçüde oluşturulmaya çalışıldığından bahsediyor. Hatta özel karışımlı topraklar gövde diplerine taşınıyor. Ayrıca her bahçede döllenmeyi kolaylaştırmak için arı kovanları var. Zira beton binaların, fabrika dumanlarının arasında doğal yeşil ortamı oluşturmak çok güç. Aynı zamanda bilimsel bir proje yürüttüklerini ifade eden Özipek, her ağacın numaralandırılarak gözlemlendiğini söylüyor, İstanbul'un göbeğinde bahçecilik yapmaya çalıştıklarını anlatıyor. Tüm bahçeler meyvelerini çabuk vermesi ve yemişlerin kolayca koparılması için bodur olarak seçiliyor. 2-2,5 metreye kadar yükselen bu ağaçların yetiştirilmesi de daha az maliyetli.
Bahçelerin sürekli bakımını ve güvenliğini sağlayan bir bekçi ve bahçıvan var. Dalında pembeleşmiş kayısılara gözü gibi bakıyor. Açılış gününe kadar yemişlerin koparılmasına izin verilmiyor. Bir mesire alanı gibi kullanılan bahçelere giriş ücretsiz. Belediye görevlileri pikniğe gelen vatandaşın mangalını yakıp veriyor, çayını demliyor. Kayısı bahçesinin açılışı temmuzun ilk haftası gerçekleşecek. Ardından eylül ayında ise üzüm bağı görücüye çıkacak.
ZAMAN