Geçen nisandan bu yana çalışan sayısında 1 milyon 803 bin artış var. Çalışan sayısındaki bu artışa tarımda çalışanların katkısı 664 bin, sokak satıcılarının katkısı 213 bin oldu.
Sanayide çalışanların sayısı 450 bin, inşaatta çalışanların sayısı 213 bin arttı.
Bir yılda çalışan sayısında 1 milyon 803 bin artış var, ama kayıtlı işçi sayısındaki artış sadece 898 bin. Geri kalan 905 bin kişinin kayıtsız işçiler grubuna eklendiği varsayılıyor.
Son dönemde köye gidenler ile sokak satıcıları işsizliğin azalmasını sağlıyor. Bunu anlatmak için iki olaydan söz edeceğim.
1) Geçenlerde 2010 yılı Ocak-Mart dönemine ait milli gelir rakamları yayımlandı. Milli gelir belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin (katma) değerini gösterir.
Açıklamalara göre tarım sektöründe milli gelir (yaratılan katma değer) 2010 yılının ilk 3 aylık döneminde geçen yılın (2009’un) aynı dönemine (o dönemde yaratılan katma değere/üretime) göre yüzde 3.8 küçülmüş.
Halbuki istihdam göstergeleri mart ayı sonunda bir yıl önceye göre tarımda çalışan sayısında yüzde 14 oranında bir artışa işaret ediyordu.
Açık anlatım ile tarımda çalışan artıyor. Bu sayede işsizlik azalıyor... Ama tarımda iş bulanların ne yaptıkları belli değil. Çünkü çalışan sayısı artarken üretim geriliyor.
İşsizlik başa bela
2) Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır polisinin, sokaklarda polise taş atan çocuklara yeni uğraşı alanları bulmak için yaptıklarını anlatan bir TV programını izledim. Polis çocuklar için “çim hokeyi” kursu açmış. TV programcısı kursa devam eden çocuklarla söyleşi yapıyor. Soruyor: “Okula gidiyor musun? -Hayır... Ben çalışıyorum. Nerede çalışıyorsun? -Bazen babam ile bazen ağabeylerim ile çalışıyorum. Baban ve ağabeylerin ne iş yapıyorlar? -El arabaları var. Sokaklarda sebze satıyorlar...”
Tabii ki genelleme yapmaya imkân yok. Fakat şunu bilelim ki, tarımda çalışanların tamamı üretime katkıda bulunmuyor. Kriz nedeniyle, işsizlik nedeniyle köye dönenler çok büyük olasılıkla ailelerine yardımcı oluyor. Şunu bilelim ki hizmetler sektöründe çalışanların tamamı ücret karşılığı çalışan kayıtlı işçi değil. Kendi hesabına sokaklarda işportacılık yapanlar ile aile işlerine yardım edenler istihdam rakamını şişiriyor.
Üretim artmadan işsizlik azalmaz
Bizim için önemli olan, ücretli, kayıtlı, üretime katkı yapan işçi sayısının artması.
Kriz döneminde ayakta kalmak için yeniden yapılanma arayışına giren işletmeler işçi sayılarını azaltmaya gittiler. Özellikle büyük sanayi işletmeleri verimliliği böyle artırıyor. Ucuz dövizin rekabette yarattığı baskıyı ve kârlılıktaki azalmayı işçilik faturasını küçülterek karşılamaya çalışıyorlar.
Yılbaşından bu yana istihdamdaki gelişmeleri anlayabilmek için kendime bir tablo hazırladım. Gördüm ki, 2010 Ocak ayından bu yana (1) Toplam çalışan sayısındaki artış 1 milyon 339 bin. (2) Ocaktan bu yana sanayideki çalışan sayısı sadece 100 bin artmış. (3) Tarımda 580 bin kişinin iş bulduğu belirtiliyor. (4) İş bulabilenlerin 562 bini kendi hesabına çalışanlarla ücretsiz aile işçileri.
Bütün bunları neyin ne olduğunu anlatmak için yazıyorum. Çünkü neyin ne olduğu bilinmez ise “Ohhh... Oh... İşsizlik sorunu çözülüyor” diye düşünenler gereken tedbirleri almaz.