İZMİR - Zeytin İskelesi Genel Müdürü Fatih Cenikli, yurtiçinde ulusal zincir mağazaların tamamında bulunan markalarının bu yıl içinde yerel zincir mağazalarına gireceğini açıkladı.
Cenikli, “Ayrıca distribütörlükler oluşturmak için çalışmalara başladık. İstanbul ve Ankara’da yerel marketlerle anlaştık. Distribütörlük konusunda İstanbul ile görüşmelerimiz sürüyor. Bu yıl içinde Ankara, Antalya ve Adana’da da distribütörlük kurmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Türkiye zeytinyağı sektörü için farklı olabilecek bir pazarlama stratejisini benimsediklerinin altını çizen Cenikli, sektörde yeni olmalarına rağmen önceliği iç pazara verdiklerini vurguladı.
Firmalarının 2008 yılında üretime başladığı dönemde dünya pazarlarını hedeflemesine rağmen önceliği iç pazara verdiğine vurgu yapan Cenikli, “Sektörde yer almak isteyen firmalar genellikle Çin, ABD, Japonya gibi pazarlara yağ satarak işe başlamak istiyor. Biz, dünya standartlarında üretim yapıp, bunu önce kendi insanımıza sunarak, iç pazardaki yerimizi sağlamlaştırma stratejisiyle yola çıktık” değerlendirmesini yaptı. İç pazarda çok sayıda marka bulunduğuna da dikkat çeken Cenikli, “Bunların arasında nasıl yer buluruz düşüncesiyle bir yıl hazırlık planı yaptık. Daha sonra pazara Ege’den, sadece natürel zeytinyağı sunmaya karar verdik. Şu an natürel sızma, natürel birinci ve natürel organik olmak üzere üç çeşit ürünümüz pazarda satılıyor” dedi.
“ABD’ye ihracata başladık”
Zeytin İskelesi’nin iç pazarın yanı sıra bu yıl ihracat çalışmalarına da ağırlık verdiğine işaret eden Cenikli, bu yıl ABD’ye ihracata başladıklarını açıkladı. İç piyasada elde ettikleri başarıyı ihracat ile taçlandırmak istediklerini söyleyen Cenikli, “En büyük zeytinyağı ithalatçısı olduğu için yurtdışı açılımına ABD ile start verdik. İhracatımızı da kendi markamız olan Olive Pier ile yapıyoruz. ABD pazarında tutunduktan sonra Rusya, Çin, Japonya gibi pazarları gündemimize alacağız” ifadesini kullandı.
Firmalarının 40 yıldır tekstil sektöründe faaliyet gösteren Kuloğlu Ailesi tarafından, kurulduğunu anımsatan Cenikli, şöyle devam etti: “Ailenin tekstil ve zeytinyağı işine girerken temel hareket noktaları aynıydı. 40 yıl önce tekstil hammaddesi Türkiye’de üretilen bir üründü. Dünyanın en kaliteli pamukları Ege’de üretiliyordu. Zamanla Türkiye pamuk ithalatçısı konumuna düştü. Fakat zeytinyağında böylesi bir durum mümkün değil. Çünkü bu ürün Akdeniz çanağında üretilebiliyor. Üretim bölgesel ama tüketim evrensel. Dolayısıyla Türkiye’nin şanslı olduğu bir alan. Eğer bu alanda marka çıkarmaya başlarsak, ülke imajına da katkımız olur. Şu anda ne yazık ki pazara İtalyan, İspanyol ve Yunan markaları hakim.”
Firmalarının kuruluştan itibaren sektörü bazı yeniliklerle tanıştırmaya başladığını iddia eden Cenikli, “Zeytinyağının kalitesi hava, ısı ve ışıkla temas ettiği sürece zamanla düşer. Biz bu yüzden hem depolama tanklarımızda hem de ambalajlarımızda azotla yastıklama sistemini kullanıyoruz. Tanktan zeytinyağı alındığında otomatik olarak alınan miktar kadar azot gazı tanka dolarak, yağın hava ile temas etmesini engelliyor. Ambalajların üstündeki boş kısımda da azot bulunuyor. Böylelikle şişe açılana kadar zeytinyağı tazeliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Sistem otomatik olduğu için insan hatasına geçit vermiyor” diye konuştu.
Sektöre ilişkin yaptığı değerlendirmelerde bu sezon natürel sızma zeytinyağında fiyatların yükseldiğine dikkat çeken Cenikli, “Bunun temel nedeni verimdeki düşüş. Fakat üreticilerin maliyet artışlarını da unutmamak lazım. Maliyetler bir önceki yıla göre yükselirken, aynı fiyatları beklemek haksızlık” dedi. Bu ürünün yurtiçi ve yurtdışında pazarlanması gerektiğini dile getiren Cenikli, şunları kaydetti: “İspanya’da 2 bin- 2 bin 200 Euro olan fiyatlar, Türkiye’de 3 bin 500 Euro civarında. Bu fiyatlarla ihracatçının rekabet şansı kalmıyor. AB ülkelerinde üretici 1.3 Euro prim alıyor. Türkiye’de de prim en az 1 TL olmalı. Eğer prim yükselirse hem ihracatçı rekabet edebilecek fiyatlarla ürün alır, hem iç tüketim artar. Ayrıca sektör kayıtaltına girmiş olur. Zeytinyağında iç tüketimin artması uzun vadede sağlıklı nesiller yetişmesi anlamına gelir. Bunun formülü de primden geçiyor. KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesi de iç tüketime olumlu yansır.”
http://www.kobiden.com/ | 
